"Edi burada ne arıyorsun?" tıpkı bir hayalet görmüş gibi duran arkadaşıma sordum. Gözleri sanki kontrolünde değilmiş gibi çılgınca etrafı inceliyordu."Arımı kaybettim." dedi.
"Arını mı?"
"Evet! Onu bulamıyorum."
"Hasta falan mı oldun? Kış mevsimindeyiz? Arılar kış uykusunda?"
"Onu.. onu bulmalıyım."
"Kendine gel!" etrafa kısaca göz atıp tekrar konuştum.
"Seni evine götüreyim." onu kolundan tutarak sürüklemeye çalıştım.
"Hava kararıyor. Ormana çok yakınız gitmemiz lazım!" ormanın derinliklerinden gelen çığlıkla duraksadım. Bedenim kaskatı olurken kafamı ormana çevirdim.
"Beni çağırıyor." coşkuyla konuştu ve kollarını ellerimden kurtararak hızla ormana doğru koşmaya başladı.
"Dur!!" peşinden koşmadım. O ormanın derinliklerine doğru coşkuyla koşarken sadece orada durup onun kaybolmasını izledim.
"AAAĞĞĞĞ!!!" kayboluşu çığlığı da beraberinde getirdi. O gün arkamı dönüp oradan uzaklaştım. Ölüp ölmediğini bile bilmediğim halde... Oradan ayrıldım.
°°°
Büyüklerimiz ormandan uzak durmamızı söyler. Derler ki oraya giren bir daha çıkamazmış. Ama bir istisna var tabi. Her şeyin bir istisnası vardır. Javier Jones. Yaklaşık otuz yıl kadar önce o ormandan canlı çıkmayı başaran ilk insan. Fiziki durumu iyi olsa da...
Akli durumunun iyi olduğu söylenemez. Bugün bile ağzından mantıklı tek bir söz çımaz. Odasından dışarı çıkmaz. Ailesinin yüzüne bile bakmaz. Tüm gün boyunca yalnızca sandalyesine oturur ve pencereden ormanı seyrederek kendi kendine bir şeyler mırıldanırmış. Bu ek bilgileri nasıl bildiğime gelince. Karısı ve teyzem arkadaş, ordan biliyorum. Ama benim hikayem Javier'dan farklı. Ben aklımı kaybetmedim.
°°°
"Beni nerenizle dinliyorsunuz mankafalar!? Size cadı olmadığımı daha kaç defa söylemem gerekiyor haa?" beni tutan kolları ittirmeye çalışırken bağırdım.
"Bir cadı da aynen bu sözleri söylerdi!" bir köylü bağırdı. Tanıdığım biri. Her sabah dükkanının oradan geçer ona selam verirdim.
"Kanıtınız var mı ha? Masum bir insanı öldürüyorsunuz!"
"Bay Caiden Rodriguez sizin cadı olduğunuz doğrulamıştır."
"Hadi ama benim bir yüzüm var. Bu cadı olmadığıma dair en büyük kanıt."
"İddialarınız dikkate alınmamaktadır."
"Onu kazığa bağlayın!"
"K-kazık ne kazığı??" gözlerim dehşetle açıldı ahh o piç alt tarafı beni daha fazla taciz etmeye çalışırsa onu öldüreceğimi söyledim.
"Cadıyı yakın!" iki kelime... Dört bir yanımı sarmış iki kelime. Bir sürü insandan çıkan aynı cümle. "Yakın şu haini!!" dört bir yandan gelen bağrışlar başımı ağrıtırken etrafa bakındım.
"Ben cadı falan değilim! Hadi ama beni uzun süredir tanıyorsunuz. Neden bana bunu yapıyorsunuz! Caiden'ın ne mal olduğunu bilmiyor musunuz? O zengin piç hepinizin aklını çelmiş!" hepsi tanıdığım yüzlerdi hepsi bir zamanlar bana gülümseyen, bana güvenen yüzlerdi. Ama şimdi hepsinin bakışlarını nefret, korku ve kana susamışlık ele geçirmişti. Tüm nefret nedenini bile bilmediğim halde banaydı. Gözlerim teyzemi buldu. Köylülere gerçeği söylemesini, benim cadı olmadığımı söylemesini bekledim. Ama korku onun da içini ele geçirmiş, bunu gözlerine yansıtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet - Ormanın Kalbi
Fantasy"Cadı!" olarak suçlandığım için kazığa bağlanıp yakılacakken ve tüm umutlarım sönmüşken. Birden parlak bir şey gördüm. İlkten kendimi cennete sansam da. Daha ölmediğimi hatırlayarak gözlerimi açtım. Yıllar önce ölen çocukluk arkadaşım beni kurtarmay...