*iyi okumalar 🖤
Büyüdüğüm yetimhanenin harap olmuş versiyonu karşımdaydı. Kurumuş çimenlerin arasından yürürken, hala sallanan kırılmış salıncağa baktım. Bu salıncaktan düştüğüm, itildiğim çok olmuştu. İçerde birinin beni çağırdığını duydum. Adımlarım ıssızlığa doğru ilerlerken cama sertçe vurulan elle irkildim. Gözlerim sesin geldiği yere kaydı. 2.kat, yetimhane odamın olduğu taraftı. Biri cama vurmaya devam ediyordu. Aklıma gelen hatıralarla kalbim sıkıştı. Az önceki yavaşlığıma ters hızla yurda koştum. Merdivenleri de aynı hızla çıkarken, bedenime telaş yayıldı. Eskiden kaldığım odaya geldiğimde kapıyı açmaya çalıştım; kilitliydi. Ellerim titrerken, içerde olan şeyi tahmin ediyordum. Defalarca denememe rağmen kilit açılmıyordu. İçerden çığlık sesleri yükseldi. Ağlamaları duyarken kapıya sertçe vurmaya başladım. Çok acıydı, sesler fazla acılıydı. Yardım çığlıkları gelirken, kapı kendiliğinden açıldı. Hızla ittirip, içeri girdim. 12 tane ranzanın bulunduğu, her yeri dökük olan, hapishaneden farksız odam karşımdaydı.
Yatağın yanına, yere uzatılmış küçük bedeni gördüm. Yetimhane müdürü art arda sırtına kemerle vururken "Ben sana birilerinin yanında ağlamayacaksın demedim mi!" diye bağırıyordu. Sırtı kan ve çiziklerle kaplı olan bedenin yüzü gözükmüyordu. Ama kim olduğunu biliyordum. Kadın çocuğa vurmayı kesip ayağa kalkınca koyu kahverengi saçları, dağılmış sırtında onlarca iz olan çocuğu gördüm. Küçük beden benden başkası değildi. Yetimhanenin müdürü bana döndüğünde her ayrıntısını unutmak istediğim ama hafızama tamamen yer etmiş surat karşımdaydı. Ellerim yumruk olurken, gözlerim doldu.
Kadın telaşla "Sen de kimsin?" dediğinde, gözlerimi kırpıştırdım.
Kabusun içindeydim. 8 yaşında yaşadığım olayın kabusundaydım. Yetimhaneye evlat edinmek için gelenlerden biri beni istemişti. Müdür ise yaralarımdan dolayı, başka birini önermişti. Ben de çocuk aklımla ağlamıştım. O ailenin sıcaklığını gerçekten hissetmiştim. Ben ağlayınca 'mızmız biraz' diyerek onları önümden götürmüştü. Mızmız değil, sevgisizdim.
Arkamdan, belime doğru sarılan kollarla irkildim. Omzuma yaslanan çene, ardından hissettiğim ürpertiyle bir adım geriye çekildim.
Duygusuz bir ses "Bunu haketmiştin" dedi.
Kabusum durmuş gibiydi. Karşımdaki kadın hareketsizce bana bakıyordu.
Dudaklarımdan "Ne?" diye bir şey döküldü. Çenemi tutan parmaklar, kafamı yerdeki bedene çevirdi.
"Bunu haketmiştin öyle değil mi?"
Beni saran kollardan kurtulmaya çalışırken "Hayır!" diye bağırdım. Kabusum devam etti. Müdür benden bakışlarını çevirip, yine yerdeki bedene ilerledi. Ağlayan bedenin saçından tutup, kafasını yere çarparken elimi uzatmaya çalıştım. Bu sefer arkamdaki beden elimi tutup, beni kendine bastırmıştı.
"Şşt sadece izle."
Ağlamalarım durmazken, sesim çıkmamaya başladı. Bedenimin etrafını saran güç o kadar boğucu ve yoğundu ki kurtulamadım. Çocukluğumun acısı gözlerimin önünde defalarca oynadı. Ağlamalarım arttıkça, çocukluğumun göz yaşları da artıyordu. Uyanmak istiyordum. Beni saran kollar arasından kurtulmak için tekrar çabaladım. İleri doğru savrulduğumda sendeleyip, yatağa tutunmuştum. Hızla doğrulup, beni tutan kişi kim diye baktım. Gıcırdayan kapının orda kimse yoktu. Yanımdaki müdür ve çocuk ben de silikleşirken gözlerimi kırpıştırdım. Aşağı doğru çekildiğimi hissettim. Etraf bir an kararıp tekrar aydınlandı. Gittiğim ortaokulun harabe versiyonunu görürken, aklıma o zamanın acı hatıraları geldi. Geriye doğru adımladığım an güçlü bir el beni öne doğru itti. Yere düştüğümde ellerime batan camlarla gözlerimi kırpıştırdım. Kafamı kaldırınca üstündeki yırtık kıyafetlerle, ağlayarak camları toplayan küçük çocuğu gördüm. Etrafındaki çocuklar ona gülerken, parmakları kanamasına rağmen devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Yolculuk (bxb)
FantasyTAMAMLANDI Doğu ekspresinde karşılaşan iki adam. Biri intihar etmek için o trende, diğeri bilinmeyen bir nedenden... KISA KİTAP, ANGST DEĞİL