Oy verip yorum yapanla opusuyormusum. Oyle duydum
____
Avustralya
1978" bay han, sizi burada görmek ne büyük şeref böyle" bozuk aksanıyla konuşan, önünde saygıyla eğilen uşağa başıyla selam verdi. Üzerindeki camel rengi kabanı yavaşça kollarından ayırıp adama uzattı.
Özenle yapılmış saçlarını geriye doğru tararken konuştu. "Nasılsınız? İşler yolunda mı?" Yaşlı adam gülümseyerek Jisung'un saygısına biraz daha hayran oldu. "Evet beyefendi, her şey yolunda. Tam istediğiniz gibi."
Jisung onaylarcasına kafasını aşağı yukarı salladı. Buradaki at çiftliğine her sene en az bir kere uğrar, hayvanların durumuna bakardı. Çalışanların bazıları kore kökenli, bazıları yarı Avustralya'lıydı. Tıpkı karşısındaki yaşlı adam gibi, aksanları genelde bozuktu bu yüzden jisung onların dilinde konuşmak zorunda kalıyordu.
Sigarasını dudaklarının arasına koyarken konuştu. "Odamı hazırladınız mı?" Adam cebinden çıkardığı çakmakla jisung'un sigarasını yaktı. "Evet bay han."
Yaşlı adam kafası karışmış gibi sarı saçlı adama baktı. " kaç gün kalacaksınız?" Jisung içine çektiği zehirli nefesi bırakırken gözlerini kısarak adama baktı ve elini gelişigüzel salladı. "Bilmiyorum, kafama eserse belki bir ay."
"Anlıyorum... Vigor sizin için bir ziyafet hazırladı. İsterseniz odanızda dinlenin, yemek hazır olduğunda inin bay han. Yorgun gözüküyorsunuz." Adamın anlayışlı sesine karşılık konuşacağı sırada yabancı bir sesle dudaklarını geri kapattı.
"Baba! Annem seni çağırıyor!" Odanın kapısında durmuş, sıska oğlan çocuğuna baktı jisung. Alışılmışın dışında olan mor saçlarının dibi gelmişti fakat buna rağmen oldukça güzel duruyorlardı.
Kısacık şortunun saklayamadığı bacakları birbirine çapraz duruyor, ellerini önüne bağlamış babasının yanında duran adama bakıyordu. Jisung onun utançtan kızaran yanaklarını olduğu yerden bile görebiliyordu.
Uşak mor saçlı çocuğa sinirle baktı ve bağırırcasına onu uyardı. "Minho bu ne saygısızlık? Gel ve Bay han'a selam ver oğlum." Gözleriyle çocuğu uyarıyordu. Çocuk başını önüne eğip yanlarına doğru adımladı.
Jisung tam karşısında duran çocuğun gerçek olduğunu idrak etmekte zorluk yaşadı. Öylesine güzeldi ki... teni bir porselen gibi parlıyor, gözleri ışığını aydan alıyor gibiydi. Bir bebek gibiydi.
Çocuk önünde saygıyla eğilirken mırıldanırcasına ağzının içinden konuştu. "Hoş geldiniz Bay han" jisung'un duyduğu en güzel ses tonu bu olabilirdi. Öylesine büyüleyici ve naifti ki... bir an için başını eğip onun gözlerine bakmak istedi.
Gözlerini yanlarındaki adama çevirdi. "Oğlun mu?" Adam anlaşılması zor bir gülümsemeyle onayladı. "Evet ismi minho." diyerek oğlunun yumuşak saçlarını okşadı.
Jisung gözlerini tekrar sıska oğlan çocuğuna çevirdi. Başını kaldırıp babasına bakan çocuk, sarı saçlı adam tekrar ona baktığında kafasını hızla önüne eğmişti.
Jisung yüzüklü parmaklarını onun çenesine dayayıp kendisine bakmasını sağladı. "Kaç yaşındasın minho?" Minho şaşkınlıkla ona bakarken, " y-yirmi" heyecanla kekelemişti.
Bir süre sadece birbirlerine baktılar. Minho karşısındaki kendisinden çok büyük olduğu belli olan adamdan gözlerini alamadı.
____
Jisung rahat kıyafetler giymiş, odasındaki yatağında uzanırken aklında yapacağı işler vardı. Bir de o küçük çocuk.
İncecik , kısa, göbeğini ve boynunu açık bırakan tişörtünü, bembeyaz bacaklarını ve pembe yanaklarını düşünmeden duramıyordu.
İlk defa bir şey yaşıyor, kendisinden oldukça küçük birinin hayalini kuruyordu.
O düşüncelerinin biriktiği havuzda saatlerini geçirirken, kapının çalındığını duymadı.
Bir süre sonra içeriye giren yardımcısı Eric'e sinirle baktı. "Kapıyı çalma adetin yok sanırım?" Kumral adam onun dediğine karşılık güldü. "Yarım saattir kapının önündeyim. Kaç kere çaldım lakin duymadınız." Dudaklarını ıslatıp patronuna baktı. " yemek hazırmış, sizi bekliyorlar."
Jisung yattığı yerden kalktı. " bana giyecek bir şeyler ver." Eric biraz dolabı karıştırdıktan sonra çıkardığı ütülü takım elbiseyi jisung'a uzattı.
Jisung ona bakışlarıyla kapıyı işaret etti. "Sen git, birazdan geleceğimi söyle." Eric onun dediğini yapıp dışarı çıktığında takım elbisesini giyindi.
Odada bulunan aynanın karşısında saçlarını taradı, parfümünü sıktı. Özenle hazırlandı ve odasından çıktı.
Yemek odasından içeri girdiğinde bütün çalışanlarının ayakta onu bekliyor olduğunu gördü. Sakin adımlarla masanın başına geçti.
Çiftlikte o hep çalışanlarıyla aynı masada yemek yiyor, aynı yerde kalıyordu. Neredeyse aile gibi oldukları söylenebilirdi.
Sarı saçlı adam ellerini birleştirdiğinde diğer herkes ona uyarak ellerini birleştirdi.
Jisung dudaklarını aralayıp konuşmaya başladığında, masadakiler de hep bir ağızdan onu tekrar ediyordu. "Bize bu yemeği sağladığı için Dünya kutsanmıştır, onun büyümesine yardım ettiği için Güneş kutsanmıştır, suyun sevgi dolu akışı için tohumlar, kuşlar kutsanmıştır."
Mor saçlı çocukla göz göze geldiler. Çocuk ona, binlerce yıldızın öldüğü gözleriyle gülümsedi. Jisung onun iki yana nazikçe kıvrılan dudaklarına bakarken birkaç saniyeliğine durakladı.
Kendine geldiğinde devam etti. "Bu yemeğin hazırlanmasına yardım eden eller ne mutlu olsun, bu eller ve ellerimiz, bedenlerimiz de iyi ve çabuk iyileşsin. Dostlarımız, ailelerimiz ve tüm sevdiklerimiz kutsanmış. Toprak anamız, gök babamız ve güneşimiz kutsanmış." Ve o da mor saçlı oğlan çocuğuna gülümsedi.
" amen. Afiyet olsun" elleriyle sandalyeleri işaret ederek çalışanların oturması için komut verdi ve kendisi de koltuğuna yerleşti.
Çorbasını içerken yardımcısı Eric ile sohbete o kadar çok dalmıştı ki, kendisini kaçamak gözlerle izleyen çocuğu farketmedi bile.
Fakat aşçılarının kulaklarına ulaşan nazik sesiyle başını kaldırıp onlara baktı. "Minho! Yemeğini ye." Sessiz azarını masada bulunan herkes duymuştu.
Jisung ona dikkatle baktığında başını çorbasına çevirdi ve sessizce içmeye başladı çocuk.
' değişik...' düşündü jisung. 'Değişik bir çocuk.'
___
" babacığım biraz kötü biri ama elimi tutuş şeklini inkar edemem."
Nasıl buldunuz bölümü ya??
Eski zamanlarda yapma işine bölümü yazarken karar verdim
Jısung 28 yasında bu arada 😹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you can be the boss daddy • minsung
Fanfiction❝ hayatımın ışığı, Kasıklarımın ateşi, İyi bir bebek ol ve istediklerimi yap.❞ - bazı sahneler "lolita" adlı filmden esinlenilmiştir.