he had a cigarette with his number on it
he gave it over to me, "do you want it?"
i knew it was wrong but i palmed itsarı saçlı adamın kemikli parmaklarının arasına sıkıştırdığı sigara ortama buğulu bir görüntü yayılmasına sebep oluyordu. duman dudaklarının arasından sızıp sinsice odaya yayılıyordu.
sıkıntıyla beyaz gömleğinin düğmelerini açıp, elmas gibi parlayan esmer teninin gün yüzüne çıkmasını sağladı.
ciğerlerine çektiği derin nefesi verirken yanındaki gencin sesini duydu. "kararınız kesin mi bay han?" jisung kaşlarını çatarak gence baktı. "elbette. yoksa olmamalı mı?"
jisung bunu sorarken sesinde kesinlikle hiçbir artniyet yoktu. eric ise patronuna saygısızlık yaptığını düşünerek karşısında saygıyla eğildi.
"öyle demek istemedim efendim-" sarı saçlı adam bedenini ona doğru çevirip, elini kaldırarak cümlesini yarıda kesti. "fikirlerimi doğru bulmaman seni saygısız yapmaz, eric. düşüncelerini benimle paylaş."
o eric'in düşüncelerine önem veriyordu. çoğu zaman vereceği kararları ona da danışır, en azından fikrini alırdı. bu konu hakkında da onu dinlemenin kendisine bir eksisi olacağını düşünmüyordu. her zaman dışarıdan yapılan yorumun da vereceği kararlarda etkisi olduğuna inanırdı.
o insanların fikrini alır, en sonunda sonuçları tartarak kendi bildiğini yapardı.
"efendim o çocuğu yanınıza almanız ne kadar doğru?" diye sordu genç kararsızca. patronunun zaten birden fazla sorumluluğu varken, bir de deli bir çocuğa bakıcılık yapacak hali yoktu ya. "o biraz sorunlu bir çocuk gibi duruyor."
jisung, geçen günlerde minho'nun yanına bu konuyu konuşmaya gitmişti aslında. kiliseden döndüğü için yorgun olduğunu gördüğünde ise vazgeçmişti. dinlenmesi gerektiğine karar kılarak bu konuyu ertelemişti.
bir süredir minho'nun okul işlerini düşünüyor, kafasında üniversitesi planlarının krokisini kuruyordu. ancak iyice düşündükten sonra mor saçlı çocuğun yanında okumasının daha iyi olacağına karar vermişti. kiliseden geldiği anki mutsuz ifadesi onu olaylara müdahale etmesi için tetiklemişti.
bunu onun babasıyla da konuşmuştu. aslında yaşlı adamın daha çabuk mor saçlıdan vazgeçeciğini düşünüyordu, jisung'u yanıltmıştı. yine de ikna olması zor olmadı. jisung onu beş yüz bin avustralya dolarına ikna edebilmişti.
her ne kadar yaşlı adamın oğlu için pazarlık yapmasını hoş karşılamasa da, minho'ya vereceği mükemmel yaşamı düşünerek sinirinden az da olsa arınmaya çalışmıştı.
minho'ya karşı anlamsız bir şekilde kendisini sorumlu hissediyordu. bunun sebebi tamamen ötekileştirilerek büyümesinden dolayı da olabilirdi. zira ne olursa olsun minho'nun bu fare deliğinden kurtulması gerektiği düşüncesindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you can be the boss daddy • minsung
Fanfiction❝ hayatımın ışığı, Kasıklarımın ateşi, İyi bir bebek ol ve istediklerimi yap.❞ - bazı sahneler "lolita" adlı filmden esinlenilmiştir.