Aradan 1 hafta geçmişti. Hoseok Yoongi'ye olabildiğince yakınlaşmaya çalışıyordu. Onunla yemek yiyor, odasına geliyor, -rahat bi' şekilde girebiliyordu çünkü henüz Yoongi'nin odası oştu, oda arkadaşı gelmemişti. Tek kalıyordu.- dans ediyor (Yoongi'yi buna zorluyor.) ve oyun oynamaya çalışıyordu. Bu kadar enerjik bir hayata alışkın değildi Yoongi. Çok üşengeçti, uyumayı çok seviyordu. Bu zamana kadar genelde çalışmak zorunda kaldığı için bu sevgisinden mahrum kalmıştı ve şimdi okul zamanlarındaki boş zamanlarında her zaman uyumak istiyordu ama Hoseok bunu engelleyip ona sürekli bir şeyle yaptırıyordu. Aslında Yoongi bundan rahatsız değildi çünkü 'ilk' defa bir 'arkadaşı' oluyordu. "Arkadaşlar böyle yapıyor demek ki." diye düşünüyordu.
Yine odasının kapısı tıklandığında zorla açtı gözlerini. Ayaklarını yere sürte sürte kapıyı açtı. Karşısında Hoseok'u göreceğini biliyordu ama bir gariplik vardı. Saçları dağınık, üstünde sincaplı bir pijama takımı, sırtında yorganı -sıkıca sarılmış-, ayaklarında tavşanlı terliği ve yanakları kıpkırmızıydı. Burnunu çekiyordu.
"Yoongi-ssi... Odam çok soğuk!"
Hızlı adımlarla içeriğe girdi ve Yoongi'nin yatağına yattı. Uzaktan bir böreği andırıyordu. Yatağın içinde minicik oldu.
"Hey iyi misin?"
Yanına yaklaştı Yoongi. Elini Hoseok'un anlına koydu ve derin bir nefes verdi.
"Ateşin var... Dün gece neredeydin?"
"Şey..."
"Anlaşıldı nerde olduğun."
"Of sadece biraz içtik ama ben yurda ulaşamadan parkta uyuyakalmışım gece 4 gibi uyandım baktım parktayım koşa koşa geldim. Almadılar içeriye, bende pencereden tırmandım. İşte uyuyamadım gece of... Anladın sen."
"Anladım. Aferin ne diyeyim?"
"Özür dilerim."
"Benden niye özür diliyorsun?"
"Bilmem ki..."
"Bekle- sana ilaç falan alayım."
"Gerek yokt-"
Sözünü bitiremeden öksürmeye başladı. Yoongi kafasını sağa sola -olumsuz anlamda- salladı ve üstüne bir polar alıp çıktı. Eczaneye gidip durumu anlattı. Birkaç ilaç ve yiyecek bir şeyler alıp yanına gitti.
"Önce yemek yemelisin."
"İştahım yok."
"Yemekten sonra da ilaç içeceksin."
"İçmek istemiyorum."
"Sana seçim yapabileceğin bir soru sormadım. Hatta sana soru bile sormadım. O yüzden kalk."
Üstüne eğilip kollarını beline doladı ve dikleşmesini sağladı. Hoseok Yoongi'nin nefesini boynunda hissediyordu. Kalbinin hızla atmasına engel olamadı. Yoongi aldığı yemeği açtı ve yavaş yavaş Hoseok'un dudağına götürdü.
"Ah! Sıcak sıcak."
Yoongi göz devirdi ve gülümsedi. Bu sefer kaşığı kendi yüzüne yaklaştırdı ve üfledi. İlik olduğunu düşündükten sonra Hoseok'un dudaklarına değdirdi ve Hoseok'un içmesini bekledi. Böyle böyle çorba bitmişti. Daha sonra zorla da olsa ilacı içirtti.
"Şimdi yat."
Yoongi kalkmak için gittiği sırada parmaklarına dolanan parmaklar ile durdu.
"Gitme..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST || sope
Teen FictionBütün hikayem bana "Bana da piyano çalmayı öğretir misin?" diyen çocuk ile değişti... Her zaman gülümseyen ve umut dolu bakışları bana da umut verebilir mi gerçekten? Gülümsediğinde çıkan minik gamzelerine daha yakından bakmak istesem bana kızar mı...