Jisung saymayı bitirince yüzündeki gülümsemeyle diğerlerini aramaya koyuldu.
İlk olarak uzun, karanlık koridorun sonundaki odadan başladı. Karanlık odanın içerisi küf ve çürük tahta kokuyordu.
Odanın içerisindeki her yeri kontrol ettikten sonra odadan çıktı. Evin içerisinde yankılanan çığlık sesiyle koşarak sesin olduğu tarafa gitti.
Hyunjin kucağında kanlar içerisinde duran Seungmin'i tutuyordu. Jisung kocaman açtığı gözlerle arkadaşının yanına koştu.
Dolu gözlerle içeri giren Jisung'a baktı uzun olan. Jisung'un gözleri Hyunjin ve Seungmin arasında gidip gelirken diğerleri çoktan içeri koşmuş, şokla Seungmin'e bakmaya başlamıştı.
"N-nasıl oldu bu?"
Hyunjin hıçkırarak ağlarken arkadaşlarına hiç de yardımcı olmuyordu. En büyükleri küçük olanın yanına gidip kendine gelmesi için yüzüne bir tokat attı.
"Hyunjin ne olduğunu anlat."
"H-hyung, b-biz burada saklanıyorduk s-sonra maskeli bir adam geldi elinde b-balta vardı. Ne olduğunu ben de anlayamadım hyung."
Hıçkırıkları arasında cümleleri toparlayabildiği kadar toparladı ve anlattı her şeyi.
"Hemen, hemen ambulansı arayın."
Hepsi telefonlara sarıldı.
"Hyung.."
"Ne var?"
"Telefonlar burada çekmiyor."
Çocuklar ne yapacaklarını bilemez halde birbirlerine bakarken üst kattan gelen tıkırtı ile korkup Seungminin cansız bedenini arkalarında bırakarak kapıya doğru koşmaya başladılar.
Kapıya yaklaşıp açmaya çalıştılar.
"Hyung, kapı kilitli."
En küçükleri titreyerek konuşuyordu. Büyük olan küçüğü kolları arasına alıp sıkıca sarıldı.
Arkalarından gelen kahkaha sesiyle hepsi oraya döndü ancak orada kimse yoktu. Kocaman, kanla yazılmış yazı dışında.
"Umarım doğum günü eğlenceni seversin Channie~"
Ben- aman bilmiyorum ben de ne yaptığımı akdnskdsöşd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
happy worst day, skz
Misteri / Thrillerchris doğum gününde yaşadığı şeylerin gerçek olmamasını dilemişti tanrıdan. [minific]