Adamın baltayı sallayıp Minho'nun kafasına geçirmesiyle küçüğün kanı herkesin üstüne sıçradı.
Büyük olan şokla ellerine de sıçramış olan kana baktı. Karşısındaki adamın şeytani gülümsemesi içini ürpertti.
"Bu kadar korkmamalısın Channie~ Bu benim sana olan en büyük hediyem."
Chan yanındaki küçüğü korumak amaçlı kolları arasına aldı. Adama dolu gözlerle bakıyordu.
"Ah, senin şu canından çok sevdiğin küçüğün.. Onu iyi ki en sona bırakmışım~"
Ve adam onlara doğru bir adım attı.
Onun adım atmasıyla ikili bir adım geriye gitti.
Bir adım daha attı.
Bir adım geriye gittiler.
Yavaş yavaş onlara doğru ilerlerken ikilinin sırtı soğuk duvarla buluştu.
Adam kahkaha atıp baltasını yere attı ve cebindeki bıçağı çıkardı.
"İşinizi diğerleri kadar çabuk bitirmeyeceğim endişelenmeyin~"
Adamın arkasından gelen kahkaha sesi ile katil kocaman gülümsedi.
"Ah, ana konuğumuz da geldiğine göre.. oyun gecemizi sonlandırma vakti."
Chan adamın yanına yaklaşan beden ile gözlerini kocaman açıp küçüğe daha da sarıldı.
"A-ama nasıl? Sen, sen ölmüştün."
"Hyung, hyung, hyung.."
Kafasını sallayıp tch'ladı.
"Sen sadece oyunumuza geldin."
Kafasını yanında durduğu adama çevirip gülümsedi.
"Neden maskeni çıkarmıyorsun? Katillerinin kim olduğunu bilmeliler. Öyle değil mi Lixie?"
Duydukları isimle ikili kaskatı kesildi.
Karşılarında duran maskeli adam kafasındakini yavaşça çıkardı.
"F-felix?"
"Felix hyung?"
Sarışın olan sırıtıp karşısındakilere el salladı.
"Evet, evet biliyorum çok şaşırdınız. Sen ölmüştün bla bla bla.. buraları geçelim ve eğlenceli kısımlara gelelim artık öyle değil mi Sungie?"
Kısa olan kıkırdayıp arkadaşlarının katilinin yanağını öptü.
"Hmm, geçelim ama sakın üstüme kan sıçratma sinirlenirim."
Felix kahkaha atıp karşısında korkuyla titreyen bedene yaklaşmaya başladı.
"Felix, s-sen nasıl yaşıyorsun?"
Felix göz devirip elindeki bıçağı çevirmeye başladı.
"Ah, hadi ama eğlencemi bozmayın. Ama madem bu kadar merak ediyorsunuz.. size anlatayım. O gün, beni o siktiğimin sokağında terk ettiğiniz gün, Jisungla karşılaştım. Ona her şeyi, yaptığınız her boku anlattım. Bana zorla o siktiğimin uyuşturucusunu nasıl içirdiğinizi, O siktiğimin ayyaşının bana dokunmasına izin verdiğinizi, ah ve evet.. o siktiğimin ayyaşına nasıl yardım ettiğinizi de anlattım. O da intikam almak isteyip istemediğimi sordu ve ah.. tahmin edersiniz ki kabul ettim~ Şimdi şu lanet konuşmayı es geçip eğlenceme dönelim."
Jisung ikiliye kocaman gülümseyip el salladı. Felix yaklaştıkça Chan küçük olanı daha da kucağına çekiyordu.
Yanlarına yaklaştığında Chan'ın eline tekme atıp küçüğün saçlarından çekerek onu büyükten uzaklaştırdı.
Sırıtarak küçüğün gözlerinin içine baktı, paslanmış bıçağını küçüğün boynuna yaklaştırdı ve kesti.
Bıçak paslı olduğu için çok derin kesmemişti. Küçük olan acı çekiyordu. Felix'in amacı da buydu. Acı çektirmek.
Bıçağı tekrar boynuna yaklaştırdı ve kesti. Bu sefer daha derinden kesmişti.
"Innie, umarım acı çekiyorsundur~"
Küçük olan ağlamaktan başka bir şey yapamıyordu. Felix son bir kere daha bıçağı boynuna yaklaştırdı ve bıçağı küçüğün boynuna sapladı.
Chan bütün bu olanları gözünü küçükten ayıramadan izledi.
"Hyung~ en sevdiğin insanın önünde öldürülmesi nasıl bir his?"
Felix büyüğe yaklaşırken kanlı bıçağı pantolonuna silip kanı temizledi.
Büyüğe yaklaştıktan sonra yüz hizasına eğildi.
"Hyungie~ Ölümünün nasıl olmasını istersin?
Chan hiçbir şey söyleyemeden elindeki bıçağı büyüğün karnına geçirdi.
"Biliyor musun? Cevabın umurumda bile değil. Benim çığlıklarım da senin umurunda olmamıştı. Bu iğrenç, çürük evde yavaş yavaş öleceksin. Doğum günün kutlu olsun hyungie~"
Ayağa kalkıp Jisung'un yanına gitti ve sarılmasını bekledi. Jisung gülümseyip küçüğü kolları arasına aldı ve alnını öptü.
Daha sonra küçüğü uzaklaşması için hafifçe ittirip büyüğün yanına gitti.
"En kötü günün kutlu olsun hyung. Cehennemde görüşürüz."
Kısa olacaktı zaten uzatmanın lüzumu yok. umarım okuyan kim varsa hoşuna gitmiştir<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
happy worst day, skz
Misteri / Thrillerchris doğum gününde yaşadığı şeylerin gerçek olmamasını dilemişti tanrıdan. [minific]