- Bilmem ki. Yanlış anlaşılmasın?
- Kime yanlış anlaşılmasın?
- Komşulara falan.
- Bunu düşüneceklerini pek sanmıyorum.
- Tamam o zaman.
- Bize gidiyoruz halde?
- Öyle görünüyor.Aniden frene basınca hopladım.
- Yavaş yavaş. Sakin ol. Ne o, ben geliyorum diye çok mu heyecanlandın?
- İçin fesat için.
- Hehehe.
- Çok tatlısın.Bu çocukla bir kaç saat önce tanışmış olmamız imkansız gibi bir şeydi. Sanki yıllardır taniyormuşum gibiydi. Bir dost, hatta bir... sevgili gibi.
- Teşekkür ederim.
Yanaklarım yine bana kazık atıyordu. İki dakika kızarma yaa!
- Çok masumsun.
- Nasıl yani?
- Gayet. Fazla safsın. Burada hayatta kalman biraz zor.
- Sen varsın ya?
- Evet, ben varım. Ve herkese kafa atmaya hazırım.
- Kafa tutmaya demek istedin galiba?
- Yok direk ağız burun giriyorum ben.
- Vahşi.
- Bazen çok evcil olabilirim.
- İgrencsin.
- E arada olur.
- (Sırıttım) Katlanacaksın diyorsun yani?
- E yani.
- Öyle olsun bakalım.İki katlı bir villanın önünde durdu.
- Niye durduk?
- Evim işte.
- Kendinin mi kira mı?
- İzdivaç programına çevirme. İn hadi.Ev hayvan gibiydi, o başka mesele de, napıyor lan bu dağ başında?
- Evin neden dağ başında?
- Not 1: Açık sözlü
- Yaa dalga geçme cevap ver.
- Aslında çok klişe bir cevabı var.
- Nedir?
- Şehir çok sıkıcı.
- Tabii yaa, nasıl düşünemedim?Kapıyı açtı, içeri girdik.
Sizce neler olacak?
Taylor ve Jessica arasında bir aşk var mı?