3. kanatların gölgesinde

71 5 0
                                    

<<hızla elimi geri çektim. Karşımda tanıyamadığım bir insan vardı>>

Herşeyi özetliyorum.
Neresi olduğunu bilmediğim bir evde uyandım. Kim olduğunu bilmediğim bir kadın beni Lilith diye çağırdı yani adım Lilith. Sonra saçma sapan anılar aklıma gelmeye başladı. Alex diye bir çocuk var ve aklımdan çıkmıyor. Zayn diye bir çocuk daha var ve kardeşim gibi. Bu kadar yeterli. Sonra Harry Potter evrenini biliyorum ama anılar çok karışık ve çok bulanık birbirini tamamlayan bilgiler değil. Ve annem aslında teyzem. Ve ben bir büyücüyüm. Ve Draco malfoy yakışıklı değil.

Boş tren kopartmanına kendimi attım ve kapıyı sonuna kadar kapattım. 16 yaşındaki Lili gitmiş yerine 12 yaşındaki Lili gelmişti. Yüzümü ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Anılar o kadar karışıktı ki beynim ağrıyordu. Ben gözlerimi ovuştururken teyzem çok şık bir hareketle kapıyı açtı.
Anna lighting çok güzel bir kadındı.. keşke ona çekseydim. İnsanın her hücresini dondurabilecek bir soğuklukta çıktı sesi.
“İcy bu kadar erken vedalaşacağımızı düşünmüyorsun herhalde”
Karşımdaki koltuğa oturdu
“belki kafan çok bulanık belki neler olduğu hakkında en ufak bir fikrin yok anlıyorum ama bilmeni istediğim tek şey çok güçlü bir büyücü olduğun. Ölüm yiyen olmanı istemiyorum şuan ama düşünmeni de tavsiye ediyorum. Her zaman Hogwarts yakınlarında olacağım. İhtiyacın olduğu her an yazarsın-mektup-. Seni seviyorum ic kız kardeşime hiç benzemesen de” ardından gelen sarılma beni sersemletmişti. Daha ne olduğunu anlamadan teyzem yok olmuştu. Tren hareket ediyordu. Kafamı cama yaslayıp uyumaya çalıştım. Ama Draco malfoy ve Blaise zabini yanıma gelmişlerdi. Aslında boş yer yoktu ama sonuç olarak yanıma gelmişlerdi. Hiçbirini dinlemeyerek kafamı tekrar cama yasladım ve ardından derin bir uykuya dalmışım...
<<Öyle deme Lili bu sınıfta en sevdiğim kişi sensin"
Alex büyük bir heyecanla karşısındaki yeşil gözlü kıza bakarak. Kız göz ucuyla baktıktan sonra tekrar okuduğu kitaba kafasını gömdü. Mutlu olmuş gözlerle kafasını son bir kere Alex'i bıraktığı yerde bulmayı ümit ederken karşısındaki kıza aç bir ifadeyle bakan Alex'le karşılaştı- kalp kırıldığı ve hüzün->>
Draco malfoy'un kokusu burnumaa dolduğunda rüyada olmadığımı anladım. Pansy Parkinson Draco malfoy'a yiyecek gibi bakıyordu.  aslında pek yakışıklı değildi. Fanların neden bu kadar abarttığımı anlamamıştım. Üstümde ne yapmaya çalıştığında rahat bir nefes aldım sadece camı açmaya çalışıyordu. Ben biraz fesat olabilirdim sadece. Uyandığımı gören malfoy hızlıca üstümden çekildi.
"A-amma da çabuk uyandın ha camı aç-açtım" telaşla elini ensesine attığında içimden gelen kahkaha atma isteğini zor bastırdım.
"Bi açıklama beklemedim senden Malfoy-" sözümü tamamlamadan kapıda yiyecek satan kadının bulunduğunu gördüm. Hemen bi ton şeker alıp yemeye başladım. Seçilme Faslı bitmişti(arkaşlar zaten her kitapta haddinden fazla uzatıyorlar ben uzatmak istemedim) Slytherine seçilmiştim kimseyle konuşmadan yemeği yiyip yukarı çıkmıştım. Bu muydu yani? Harry Potter evreni bundan mı ibaretti. Hiçbir şey hatırlamıyorum hiçbir anım net değil. Rubeus Hagrid kim bilmiyorum Severus Snape Kim bilmiyorum Lucius malfoy'u hatırlamıyorum. Kim olduğunu daha bilmediğim birinin her gözümü kapatmamla karşıma çıkması yetmezmiş gibi bildiğim hiçbir şeyi bilmiyorum. Bu beni oldukça sıktığı için Dumbledoreun yanına gitme kararı aldım. Limon şerbeti şifresini girdikten sonra içeriye girdim.
"İcy Lilith lightning. Buraya biraz gelecekten geldiniz. Başınıza gelmiş talihsiz bir olay yüzünden. Size bayan lightning demeyeceğim. İcy diyeceğim sana sebebini konuşmanın sonunda anlatırım belki. Başına gelen şeyin farkındayım. Hafızanı kaybettin. Yaşamak istemiyorsun. Annen yok baban yok onları hiç tanımadın. Hoş, tanıdığın insandan da fayda gelmedi ya. Ruhunun edildiğini biliyorum. Ölmek istediğini ama merakla yanıp tutulduğunu da biliyorum. Gözünü her kapattığında Alex Reg'i görmek istemediğini de biliyorum. Nasıl bir his biliyorum bende gözümü her kapattığımda bende birini görüyorum. Seni anlıyorum.." elindeki kağıdı Cübbemin cebine koydu ve bişey dememe izin vermeden boynuma bir kolye koydu"3 kere çevir ama önce sana bişeyle- icy yapma dur icy hayır icyyy-" sesi kulağımda uzaklaşırken ne yaptığımın şimdi farkına varıyordum. Bir zaman döndürücüyle geçmişe gitmiştim. 1940 yılında hogwartsın bahçesinde mal gibi duruyordum yanımda üstünde İBL yazan bavulum ve kafesinde delice miyavlayan kedimle. Ama asla 14 yaşında bir çocuğun gelip ağzımı kapatıp  beni tehdit etmesinin şokunu atlatamamıştım. Bu şokun üstüne Dumbledore ve hayatımda hiç görmediğim bir adamın ve birkaç öğrencinin gelmesi şoku gelince ufak bir bayılma geçirmişim:)
Gözümü açtığımda elbette az önceki cocuğun olması beni biraz korkuttu ama tek işim king'e bakmaktı. Kedim YOKTU. hızla ayağa kalkıp etrafa bakındım. Müdür yardımcısının ofisindeydim. Dumbledore gitmeme karar verip elindeki kağıdı işaret ederek bana göz kırptı. DUMBLEDORE NEDEN HİÇ DEĞİŞMİYOR. Slytherin çıkmıştım ve Dumbledore haddinden fazla sakin çıkan sesiyle dışardaki çocuğu çağırdı.
"Tom Riddle buraya kadar gelebilir misin rica etsem yeni arkadaşını ortak salona götürür müsün? Neden 1 gün geç geldiğini sorarlarsa ailevi nedenler dersin icy"

Karanlık Bedenler - Tom Riddle StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin