- Aslında çok basit sizi çağırdığı zaman dediğim yerde bukuşmak istediğinizi söyleyeceksiniz. Böylece annenizi tuttukları yere yakında olacağız sonrasınıda biliyorsunuz.
- Ya anlarsa?
- Anlamaz sizde biliyorsunuz ki uçkuruna düşkündür. O an onu unutacaktır.
- Doğru unutur, sadece beni düşünecektir.
Genç adamın yüzü düşmüştü. Jack anında farketti ve kafasını kaldırıp gözlerinin içine baktı.
- Bir daha olmayacak.
- Olmayacak...
- Artık güçlüsünüz hem ben varım.
- Sağol Jack, iyi ki varsın.
- ... Ne demek.
Aradan günler geçmişti ancak Sami'den bir haber yoktu. Belliki beklerken acı çekmesini istiyordu. Ancak hiçte öyle olmuyordu. Tam tersine genç adam uzun zaman sonra çok mutluydu. Günlerdir sabah kalkıyor Jack ile kahvaltı ediyor, dışarıya çıkıyor, eğleniyordu. Jack onu mutlu ediyordu ayrıca gözlerinede çok güzel bakıyordu. Bugünde yine güzel bir sabahtı.Genç adam güzel kokularla uyanmış üzerini giyindikten sonra içeriye geçmişti. Jack yine her sabahki gibi mutfak tezgahında kahvaltı hazırlıyordu.
- Sen her sabah bunu yaparsan alışırım bak.
- Alışırsan bende her sabah sana kahvaltı hazırlarım. Ne olacak sanki?
- Kurtulurum sanıyorsan yanılıyorsun.Ben alışkanlıklarımdan vazgeçmem.
- Biliyorum canım bende sevdiğim şeyleri bırakmayı sevmem.
- Öyle mi, neymiş o sevdiğin şeyler mesela?
- Çok var.
- Say bir iki tane.
- Kahvaltı hazırlamak, araba kullanmak...
- Güzel...
- Birde sen varsın tabi.
- Bak bu daha güzel. Ancak herkesin yanında söyleme sakın sonra arkamdan nasıl mafya bu derler.
- Peki, tekken söylemel bana yeterde artar bile zaten.
- Sen çok şımardın. Çalışan mısın, sevgilim mi belli değil.
- Sevgilin değilim orası kesin. Ama bir dost olmadığımda söylenemez.
- Doğru dedin. Ee bugün sofrada ne var?
- Aynı şeylerr.
- Yine mi omlet. Yok vazgeçtim alışmam ben buna.
- Hahah hadi oturda kahvaltını et.
İki adam masaya geçtiler güzelce herşeyi yiyip kaldırdıktan sonra tam oturdular ki kapı çaldı. Hizmetlilerden biri gidip açtı ve içeriye bir adam girdi. Bu Sami'nin adamıydı.
- Ne oluyor?
- Sami bey vaktin geldiğini söyledi sizi yanına götüreceğim.
- Peki, geliyoruz.
- Ruz?
- Jack, o gelmezse unutsun her şeyi.
- Peki, siz geçin kendisiyle konuşun aşağıda.
Ceketlerini alıp çıktılar evden. Sami kapıda arabada bekliyordu. Genç adam geldi ve arabaya bindi.
- Jack'te gelecek.
- Peki, gelsin güzelim.
- Nereye gidiyoruz?
- *** otele.
- Orası olmaz.
- Nedenmiş?
- Kötü anılarım var ayrıca bir tanıdığım orada.
- Peki, senin aklında bir yer var mı?
- Var.
Genç adamın verdiği adrese gittiler. Otele geldiklerinde durdular ve içeriye geçtiler. Jack dışarıda bir yere oturdu ve sanki genç adamın dönmesini bekliyor gibi yaparak gözleri üzerinden çekti. Aradan beş dakika yeni geçmişti ki Jack yerinden kalktı ve sanki bir şeyler alacakmış gibi ilerlerledi. Dışarıya çıktığında hızla tahmin ettiği yere doğru ilerledi ve beklemeye başladı.
Genç adam, odaya girdiğinde ölüyor gibi hissetti aklına eski günler gelmişti ancak güçlü olmalıydı. Eskileri unutup annesine odaklandı. Sami dışarıda görevliyle konuşmasını bitirir bitirmez içeriye girdi, genç adama yaklaştı ve elini yüzüne yerleştirdi. Genç adam doğru vakti kolladı ve Sami arkasına döner dönmez gizlediği silahını çıkardı ve onu uzun bir süre bayıltacak ama öldürmeyecek şekilde vurdu. Ardından onu eli kolu bağlı şekilde odada bir yere kilitledi. Ardından kapıyıda içeriden kilitleyerek havalandırmaya yöneldi. Kapağı açtı ve gayet geniş olan havalandırmadan ilerlerledi. Sağa dön, sola dön derken sonunda istediği yere ulaştı şimdi tek yapması gereken tutunacak bir yer bulup aşağıda ki kapağı açtıktan sonra atlamaktı. Önce etrafına baktı ancak tutunacak bir şey yoktu. o yüzden aşağıdaki kapağa doğru yaklaştı ve ayağıyla vurabildiği en sert şekilde vurarak açılmasını sağladı. Kapak açıldığı an aşağıda onu bekleyen Jack'i gördü. Jack kollarını açmış onun atlamasını bekliyordu. Genç adam biraz durdu ve kendini ayarlayarak atladı Jack'in kucağına. Bir iki saniye birbirlerine baktılar ikisindede görünür hiç bir şey yoktu. Sadece genç adamın kalp atışı çok hızlıydı o kadar. Nedenini kendiside bilmiyordu. Günlerdir onun yanında kendini mutlu hissetmesi bir yana şuan hissetiği şey... bu farklıydı. Ancak bu hissi biliyordu bunu yıllar öncede hissediyordu. Huzur... Jack'in kollarındayken huzuru hissetmişti sanki ona sarılırsa başına hiç bir şey gelmeyecek gibi...
Jack, genç adamı kucağından indirdi.
- İyi misiniz?
- Evet, iyiyim.
- Tamam o zaman harekete geçelim.
İki adam hızla ilerledi. Beş dakika içinde Jack'in bahsettiği yere gelmişlerdi ve tamda tahmin edildiği gibi çok fazla adam vardı.
- Telefonu aldınız mı?
- Evet.
Genç adam cebindeki telefonu çıkardı ve bir WhatsApp grubuna oldukları yerden uzaklaşmalırını sağlayacak bir mesaj gönderdi. Adamlardan biri telefonuna baktıktan sonra içeriye girdi ve bir kaç kişiyle oradan ayrıldılar. İki adam biraz daha bekleyip içeriye doğru ilerlediler. Etrafa bakındılar ve en sonunda aradıklarını buldular.
- Anne!
- Oğlum.
- Anne iyi misin, sana bir şey yapmadılar değil mi?
- Ben iyiyim ama sizin bir an önce gitmeniz lazım.
- Gideceğiz anne seni çözelim gideceğiz.
- Hayır, hayır bırakın beni siz gidin.
- Ne diyorsun anne sen?
- Tuzak, oğlum size tuzak kurdular. Geleceğinizi biliyorlardı. Birazdan burası patlayacak.
- Ne?!
Jack bir süre kadına baktı ve gözlerini irileştirdi.
- Düzenek kurdular... sizin üzerinize.
- Evet...
Genç adam ağlar gözlerle annesine baktı.
- Olmaz! Hayır annemi kurtarmam lazım...