Barış ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Dicle de arkasından ilerledi. Dicle ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Aslında Barış da tam olarak şu anda burdayım napıyorum diye sorguluyordu kendi içinde. Bir süre ikisi de bocalayarak birbirlerine baktılar.Dicle bir süre sonra bir şeyler demesi gerektiğini fark etti
D: Iii şey otursana
Barış Diclenin gösterdiği yere baktı ve koltuğa doğru yöneldi. Geçip oturdular.Bir süre sessizce oturdular. Daha sonra
Barış artık konuşması gerektiğini fark etti.
B: Benim kafam çok karışık... yani aklımda bir sürü soru var. Nerden başlayacağımı da bilmiyorum şu an ama...D: Iıı problem ne? Sette mi bir şey oldu? Ya da kendinle ilgili bir sorun mu?
Barış ne kadar da alışmıştı ona dertlerini anlatmayı. Ama bu sefer konu kendisi olmamalıydı. Aklındaki bütün soruların yerini tek bir soru aldı.
B: Yok sorun ben değilim... sensin
Dicle şaşırdı.
D: Ben mi
B: Evet. Sen nasılsın ben onu merak ediyorum.
D: Yani iyiyim Barış neden ki?
B: Dicle... ben seni bu günlerde çok üzgün görüyorum... Birden ajanstan ayrıldın.. sonra geri döndün. Neden böyle ani bir karar aldın? Bugün yine Kıraçla tartışırken gördüm seni.. Bana anlatmak zorunda değilsin tabiki yanlış anlama ama merak ediyorum seni.
Barış lafını bitirdiği anda umarım çok saçmalamamışımdır diye dua ediyordu. Dicle afallamıştı. Barışın bunu sormasını beklemiyordu.
D: Sen bunun için mi geldin buraya bu saatte.
B: Evet.. eğer rahatsız ettiysem
D: Yok hayır rahatsız olmadım. Hatta şaşırdım. Yani teşekkür ederim beni düşündüğün için. Ajansla ilgili bir sorun oldu evet ama geride kaldı artık çözdüm ben hallettim merak etme
B: Peki...
D: Barış sana yardım etmek benim işim. Kendini borçlu hissetmene gerek yok.
B: Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Sen bana yardım ettiğin için mi geldim ben buraya.
D: Hayır öyle demek istemedim
B: Niye sana değer verdiğimi, seni önemsedigimi, yanında olmak istediğimi, senin yanında huzur bulduğumu düşünmüyorsun? Ben sana kendimi sonuna kadar açarken her şeyimi sana anlatırken sen niye böyle duvar örüyorsun bana karşı? Ben farkında olmadan seni üzecek, kıracak bir şey mi yaptım?
Barışın söyledikleri Dicleyi etkilemişti. Yine kalbi deli gibi atmaya başlamıştı işte... engel olamıyordu. Barış nasıl hem bu kadar onu etkileyip hem de bu kadar canını yakabiliyordu? Hem de artık bir sevgilisi vardı. Gözünün önünde berenle birlikteydiler. Çok yorulmuştu artık ikilemde kalmaktan.
D: Barış ben çok yoruldum artık... Açık açık konuşmak gerekirse... bazen o kadar çok düşünüyorsun ki beni şaşırıyorum. Sanki dünyadaki en değerli insan benmişim gibi... Sonra bi bakıyorum hop unutmuşsun beni yüzüme bile bakmıyorsun. Bu dengesizlik beni yoruyo... ama Peride hanım demişti zaten
B: Ne demişti
D: Oyuncular böyledir sahne ışıklarından, patlayan flaşlardan seni göremezler demişti.
B: Bi dk bi dk... Sen.. sen o yüzden mi bana o gece öyle dedin? Flaşlar patlayınca beni görmeyeceksin bile dedin. Böyle düşündüğün için mi? O yüzden mi kalmadın benimle.