Dicle terasta biraz hava alıp açılmak istedi. Göz yaşlarına hakim olamıyordu ama kimsenin onu bu halde görmesini de istemiyordu. Barış görmüştü... O da unuturdu zaten hemen hatta unutmuştur bile. Telefonu çaldı. Feris arıyordu hemen kendini toparlayıp Feris'in yanına gitti.
D: Dicle Barış ceketini unutmuş yeni çıktı bi baksana gitmediyse ver çabuk hayır telefonu falan da cebinde kalmış. Filmi duyunca unuttu her şeyi hahaah
B: Tamam Feris hanım
Dicle istemeyerek de olsa ceketi aldı ve Barışın peşinden gitti.
Barış Dicle'nin neden böyle davrandığına bir anlam veremiyordu. Bazen çok sıcak davranıyordu bazen de aşılmaz duvarlar örüyordu. Kafasında düşüncelerle yürürken bereni gördü
B: Beren selam Napıyosun burda
Beren Barışa sarılıp yanağından öptü. Barış da karşılık verdi.
Be: Feris'e geldim ya gecenin üçünde set başlıyor ertesi gün sabaha kadar resmen 22 saat söyleyeceğim değiştirsinler.
B: Feris de bir şey yapamaz ki. Bu hafta geç kaldık ondan senaryo revizesi de oldu... Sorun etme ya hallederiz bir şekilde
Be: Ben o kadar saat çalışamam köle miyiz biz barış ya. Olmazsa babama söylerim. Gerçi aramız bozuk ama.
Barış berenle ne kadar farklı kafalarda olduğunu anlıyordu. Babasının prensesi. Zaten hep böyle değil miydi Beren. Değiştiğini düşünmüştü ama yanılıyordu belli ki. Neyse şimdi bununla uğraşacak hali yoktu.
B: Neyse tamam görüşürüz
Be: Sen nereye gidiyordun
B: Hiç Feris'le konuştum eve geçiyordum
Be: İşin yoksa birlikte bir şeyler mi yapsak yemek yeriz belki
B: Olur tamam
Beren gülümseyip barışa sarıldı birlikte ajansa doğru yürürken Dicle'yle karşılaştılar.
B: Dicle
D: Barış ceketini unutmuşsun da onu getirdim
Be: Naber Dicle
Dicle olabildiğince sahte bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
D: İyiyim sen
Be: İyi
D: Sağol Dicle görüşürüz
Dicle yanında hızla geçip giden Barış ve Berene bakakaldı. ''Sağol görüşürüz'' Bu mu yani bu kadar mı?
'' Aa hakkını yemeyeyim ismimi öğrenmiş en azından asistan kız demedi bu sefer''
Üstelik Beren göstermek istercesine barışın elini tutmuştu. Daha ne kadar canı yanabilirdi. Gözyaşlarını elinin tersiyle sildi. Kendine kızdı. Neden bu kadar güçsüz, savunmasızdı? Kimseye güvenmemesi gerektiğini daha kaç kere hatırlatacaklardı? Ajansa girmek istemedi. Kendini sokağa attı ve yürümeye başladı her şeyden herkesten kaçmak istiyordu.
****
Akşama doğru Barış eve gelmişti. Yine yüzü asıktı ama abisini evde görünce rahatlamıştı.
B: Abi naptın
A: Bro aradım niye açmıyosun çocuklarla eğlenmeye gidicez hadi çıkıyoruz
B: Yok abi benim hiç halim yok sen git
A: Oğlum ne bu halin ünlü oyuncu musun yoksa emekli öğretmen mi hadi canlan biraz
B: Üff
Barış umursamaz bir tavırla koltuğa attı kendini. Aydın barışın iyi olmadığını anlamıştı onu bu halde bırakıp gitmek istemedi. Barışın yanına oturup elini dizine vurdu hafifçe.