Ölüme Hazırlanma

47 0 0
                                    

Çoğu zaman ölüme hazırlanma ölümün kendisinden daha fazla azap vermiştir insana. Eskilerden biri, hem de akıllılarından biri söyler bunu:

Minus afficit sensus fatigatio quam cogitatio (Quintilianus)

Duymak düşünmekten daha az üzer bizi.

Ölümü yanı başımızda duymak kimi zaman birden, kaçınılmaz bir şeyden kaçınmama kararını verdirir bize. Eski zamanda gladyatörler görülmüştür ki, korka korka çarpıştıktan sonra ölümü yiğitçe karşılamış, gırtlaklarını düşmanın kılıcına uzatıp ölümü kendileri istemişlerdir. Uzağımızdaki ölümü düşünmek daha sürekli, dolayısıyla daha zor katlanma çabası ister. Ölmesini bilmiyorsanız, hiç tasalanmayın; doğa hemen gereğince ve yeterince öğretir size; bu işinizi o görüleceği gibi görür siz yormayın kendinizi.

Incertam frustra, mortales, funeris horam

Quaritis, et qua sit mors aditura via. (Propertius)

Boşuna bilmek istiyorsunuz, ölümlüler

Ölüm saatinizin ne zaman, ne yoldan geleceğini.

Paena minor certam cubito preferre ruinam

Quod timeas gravius sustinuisse diu. (Ciallus)

Kaçınılmaz bir belaya birden katlanmak

Uzun süre korku azapları çekmekten yeğdir.

Yaşamayı ölüm kaygısıyla, ölümü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz. Biri dertlendiriyor, öteki korkutuyor bizi.

Ölümün kendisine karşı hazırlanıyor değiliz aslında. Çarçabuk olup biten bir şey bu. Çeyrek saatlik, uzantısız, zararsız bir azap için ayrıca uzun boylu kafa yormalara değmez. Doğrusunu isterseniz, ölüm hazırlıklarına karşı hazırlanıyoruz. Filozofi bize ölümü hep göz önünde tutmamızı, vaktinden önce görüp üstünde düşünmemizi buyuruyor, sonra da bu öngörüp düşünmelerin bizi üzmemesi için alacağımız tedbirleri, uyacağımız kuralları öğretiyor. Hekimler de öyle yapmıyorlar mı?

Bizi hastalıklar içine atıyorlar ki üstümüzde ilaçlarını ve sanatlarını kullansınlar. Yaşamasını bilmemişsek bize ölmesini öğretmek yersizdir. Dayanaklı olarak, iç rahatlığıyla yaşamasmı bilmişsek aynı biçimde ölmesini biliriz.; Bırakalım onlar diledikleri kadar övünsünler.

Tota filosoforum vita commentatio morts est. (Cicero)

Filozofların bütün hayatı ölüm üstüne düşünmedir.

Bana sorarsanız, ölüm yaşamın ucudur, ama amacı değil; sonu, bitimidir, ama konusu değil. Yaşamın gözlerini dikeceği şey kendi kendisi olmalıdır. Ona gerekli olan çaba kendini düzenlemek, yönetmek, kendi kendisine katlanmaktır. Yaşama biliminin bu genel ve başlıca bölümünün içerdiği daha birçok işler arasında ölmesini bilme de vardır; ve bu iş, korkunun ona verdiği ağırlık olmasa, en hafiflerindendir.

Yararlılık ve yalın gerçeklik bakımından basit insanların bize verdiği dersler, bilimin tam ters yönde verdiği dersleri hiç de aratmazlar. İnsanların zevkleri ve güçleri değişiktir onları kendilerine göre, değişik yollardan yönetmek gerekir.

Quo me comque rapit tempestas, deferor hospes (Horatius)

Fırtına nereye atsa beni, orda bir yer vardır yaşanacak.

Çevremdeki köylülerden hiçbirinin son saatlerini nasıl bir tutum, nasıl bir yürekle geçireceği üstüne düşündüğünü görmedim. Doğa ona ölümü yalnız öleceği zaman düşünmesini öğretmiştir. Ölümü Aristoteles'ten daha güzel bir davranışla karşılar çünkü. Aristoteles hem ölümün hem de uzun bir hazırlanmanın çifte baskısı altındadır. Oysa Caesar'a göre de en az düşünülmüş olan ölüm, en mutlu ve en ağırlıksız ölümdür.

Plus dolet quam messes est, qui ante dolet quam messe est. (Seneka)

Gereğinden önce dertlenmek, gereğinden fazla dertlenmektir.

Ölüm düşüncesinin acılığı bizim onu kurcalamamızdan geliyor. Doğanın gerektirdiklerini ondan önce düşünüp yönetmeye kalkmak yüzünden hep başımızı derde sokarız böyle. Yalnız bilginlerdir sapa sağlamken ağız tadıyla yemek yiyemeyen ve ölüm düşüncesiyle kasılıp kaşlarını çatanlar. Basit insan yalnız iş başına geldiği zaman çare ve avuntu arar ve ne kadar duygulanıyorsa o kadar da düşünür. Hep demez miyiz ki kaba halkın, başına gelenlere, sabırla katlanması, gelebilecek korkunç belalarıysa hiç aklından geçirmemesi kafasızlığından, sersemliğinden gelir; ruhları kalın ve katı olduğu için etkilenmesi, sarsılması daha zordur. Eh, öyleyse biz de artık sersemlik okulunda yetiştirelim kendimizi. Bilimlerin bize vaadettikleri son mutluluk budur ve sersemlik ne rahatlıkla götürüyor ona öğrencilerini. (Kitap 3, bölüm 12)

Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan hayır gelmez. (Kitap 2, bölüm 2)

DenemelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin