10: Toz kristalleri yansıması

320 29 51
                                    


|10|

İyi okumalar...

Adrenalin ne kadar garip şey aslında. İnsanın tüm vücudunu bir kerede sarıp damarlarının içinden geçirerek yaşadığı anın stresini birkaç katına çıkarabiliyor kolayca. Farkında olmadan sahip olduğu bütün organlarını titretiyor sanki. En gergin anlarda bunu çok daha iyi anlarız aslında. Kalbimizin durmaksızın atışı, midemize giren ansızın kramplar ve düzensiz nefes alışverişlerimiz. Sakin kalmanın mümkün olmadığı anlarda tıpkı böyle oluruz. Vücudumuz istemesekte alarm vermeye başlar ve bu hareketlerimize de yansır. Daha sonra daha çok stres olmaya başlar ve nasıl girdiğimizi anlamadığımız bir ruh haline bürünür, kontrolü kaybederiz.

Taehyung tam da bunu yaşıyordu o an. Olayların birden bire oluşu ve hepsinin üst üste olması onu normal düşünemeyeceği bir duruma sokmuştu. Kafasını bir an önce toparlamalıydı. En azından önündeki gece için kendini toplamalıydı, daha sonra delirip kafayı yiyebilirdi, yiyecekti de.

Oradan ayrılıp hastaneye uğrayışları ve nihayet eve varışları yaklaşık 40 dakikalarını almıştı. Saatin gecenin geç saatlerini gösterdiği vakitte evde uyanık olan çok az kişi vardı. Işıklar kapalı ve etraf sessizdi. Uyanık olanların çoğu ise çatıdaydı.

Yorgun ve sessiz adımlarla eve giren dörtlü olabildiğince ses çıkarmamaya çalışıyordu. Yeji'nin yürümesine yardım eden Hwasa kafasını kaldırıp merdivenlere bakmış, ardından arkasında yürüyen Jungkook'a bakıp sessizce konuşmuştu.

"Jungkook, büyük bir ihtimalle Joong bizi bekliyordur. O bizi çağırmadan gitsek iyi olur. İşiniz biter bitmez oraya gelin."

Hwasa'nın hatırlatmasıyla Jungkook kafasını sallamış ve sağında yürüyen genç çocuğa bakmıştı. Gözleri hâlâ olayın şokundan çıkmadığının kanıtıydı ve o an onun ne bir şey duyduğuna ne de algıladığına emindi genç adam. Bu haldeyken biri ile konuşursa onun için hiç güzel şeyler olmayacaktı.

Yukarı çıkan ikilinin arkasından giden Taehyung'un tam arkasında Jungkook vardı. Arkadan yürürken tıpkı bir uyurgezer gibi yürüdüğünü düşünmüştü genç çocuk. Üst kata vardıklarında koridorda sadece Taehyung ve Jungkook duruyordu. Karanlıkta odasını bulmaya çalışan kahve saçlı çocuk birden bire hızla ileriye doğru sürüklenmeye başlamıştı. Tek kolunu saran el öyle güçlüydü ki ayaklarının doğru düzgün yere basmasına bile izin vermiyordu.

Hızla genç çocuğun arkasından sürüklenen esmer oğlan kendini birden bire sırtı banyo duvarına çarpmış şekilde bulmuştu. Neler olduğuna anlam vermeye çalışırken de sertçe çarpan kapı ve daha sonra üzerine doğru hızla üşüşen beden tekrar tekrar ani tepkiler vermesine sebep olmuştu.

Tek kolunu kafasının hizasında duvara dayandıktan sonra Jungkook, hiç hayra alamet olmayan bakışlarla Taehyung'a bakıyordu. Yaşadığı şaşkınlıktan sonra hızlıca önündekini itmeye çalışıp konuşmuştu Taehyung.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

Taehyung'un itmelerine karşılık diğer eli ile esmer oğlanın tek elinden tutmuş ve onun karnına yaslayarak konuşmuştu.

"Rol yapmayı kes! Her şeyi gördüm."

Duyduğu şeyle kıpırdamayı kesmişti esmer çocuk. Neyden bahsediyordu? Ona bakan karalara bakmaya devam ederek konuşmuştu.

"Neyi gördün? Neyden bahsediyorsun?"

Jungkook kafasını sola çevirip hafifçe tebessüm etmişti. Sinirlendiği belliydi.

"Çocuk mu kandırıyorsun? Gördüm diyorum, gözlerindeki o korkuyu gördüm, nasıl titrediğini, ağladığını, her şeyi gördüm. Farketmeyeceğimi mi sandın?"

the dark academy | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin