4.Bölüm

14 2 0
                                    

Kafama saplanan ağrıyla ağzımdan bir inleme çıktı. Göz kapaklarım'ın üstüne sanki bir ton ağırlık konmuş gibi gözlerimi açamıyordum. Sonunda gözlerimle olan savaşım bitince gözlerimi açabildim. Yerde yatıyordum ve ellerim, ayaklarım bağlıydı ve etrafı saran kötü bir koku vardı. Koku yüzünden miden aşırı derecede bulanıyordu.
Ben kaçırılmıştım. Abim aklıma gelince ağlamaya başlamıştım. Abim nasıldı? En son bayılmıştı. Ya o adamlar abime bir şey yaptılarsa? Aklıma gelen düşünceyle bağırmaya çalıştım. Bağırmak istesem de ağzıma bağladıkları ip yüzünden sadece boğuk bir ses çıkıyordu. Karanlık bir odadaydım ve bu hiç iyi bir şey değil. Her zaman karanlıktan korkan birisi oldum. Sanki birisi nefes almamam için boğazımı sıkıyor gibi. Hiç bir yer görünmüyordu. Yerden kalkmaya çalışıyordum ama ayağımdaki ve elimdeki ipler buna engel oluyor. Ellerimin arkadan bağlanmadığına şükür edip ellerimi kıpırdatarak ipin gevşemesini sağlıyordum.

Sonunda ipleri gevşetebilmiştim. Ellerimi yukarıya kaldırıp ağzımdaki ipi çıkarmıştım. Ağzımla elimdeki ipleri de çözdükten sonra el bileklerimi ovalamaya başladım. Adamlar'ın ipi çok sıktıkları kesindi. Ayaklarımdaki ipi de çözüp ayak bileklerimi de ovalama ya başlamıştım . Ayağa kalkmaya yeltendiğim zaman inleyerek düştüm ve ağlamam daha çok şiddetlen'mişti. Bileklerim çok açıyordu. Biraz dinlenip tüm gücümle tekrar ayağa kalkmaya çalıştım. İnleyerek ayağa kalktığımda tutunacak yer arıyordum ama her yer karanlıktı . Odada rastgele bir yere giderek duvarı bulmaya çalışıyordum. Sonunda bulduğumda duvardan destek alarak kapı aramaya başladım. Ama ne kapı nede ona benzer bir şey bulamadım. Belki sesimi duyarlar diye bağırmaya başladım. "İMDAT. KİMSE YOK MU ÇIKARIN BENİ BURADAN. YARDIM EDİN." Dedikten bir kaç saniye sonra ışıklar açılmıştı. Gözlerimi kamaştıran ışık yüzünden gözlerimin önüne elimi koydum. Gözlerim ışığa alıştıktan sonra elimi çektim. Olduğum yer depo gibi bir yerdi. Deponun bir ucunda yatan bir adam vardı. Arkası bana dönüktü. Belki uyanır diye seslenmeye başladım. "Hey kimsin sen".
"Uyan" .Seslenmelerim bir işe yaramayacağını fark ederek yanına doğru duvardan destek alarak yürümeye başladım. Yaklaştığımda kötü koku daha çok artmaya başladı. "Hey sana diyorum uyansana" yanına gelip diz çöktüm. Omzundan tutup vücudunu çevirdim.

Gördüğüm cesetle ağzımdan acı bir çığlık koptu. Önümde bir ceset vardı.

Tavandan sesler geliyordu ama kafamı kaldırıp bakmaya cesaret edemiyordum. Sadece önümdeki cesede odaklanmıştım.
"Adama bakmayı kes'sen mi acaba"
Transtan çıkmış gibi olduğum yerde sıçradim. Korkuyla sesin geldiği yere baktım. Tavandan açılan kapıya ve ardından gelen merdivene baktım. Merdivenden inen adamı görünce hemen tanımıştım. Bu o adamdı beni kaçıran adam.

Adam benim olduğum tarafa doğru adım atmaya başladı. Her adımında hareket eden omuzları ve ayakkabılardan çıkan tok ses insanın içine korku salıyordu. Bana yaklaşan her bir adımda geriye doğru sürünerek gidiyordum. Duvara değen sırtım ile olduğum yere sindim. Adam yanıma geldiğinde bakışlarımı ayaklarından çekip yorgun bakışlarla yüzüne baktım.

"Abim nerede? Ne yaptınız ona? Beni neden buraya getirdiniz? Benden ne istiyorsun? Sen kimsin ya?"

Adam tavanda bir yere bakıp bakışlarını bana yöneltip. "Bitti mi?" Diye söyleyince tam cevabını verecekken tekrar konuşmaya başladı. "Çok konuşuyorsun ufaklık. Benim yanımda susmak bazen en mantıklı şeydir çünkü ben sesi hiç sevmem. Ha illa konuşucağım diyorsan seni bağlarım ama bu sefer kurtulduğun o iplerle değil zincirle bağlarım. Ve bu benim daha çok işime gelir. Şimdi sesiz ol ve beni takip et. Etmiyeceğim diyorsan ağabeyinle uğraşmak benim için büyük bir zevk olur ufaklık."
Dediği şeylerle boğazımda büyük bir yumru oluşmuştu ve ne kadar yutkunsam da geçmiyordu.

Zorlanarak ayağa kalkmaya çalışıyordum .Ama bakın sadece çalışıyordum. Bileklerimde ki ağrı arttıkça dişlerimi sıktım. Tam ayağa kalkmıştım ki vücuduma gelen acı yüzünden inleyerek tekrar yere düşmüştüm. Bana ne yapmışlardı böyle. Bu öyle bir acıydı ki bütün vücudumu sanki bıçaklıyorlarmış gibi hissettiriyordu ve ben sadece düştüğüm yerde titremekle yetiniyordum.
"Çok acıyor, lütfen bana yardım et ."diyebilmiştim son gücümle. Artık nefes de alamıyordum. Adam yine karşıya bakıp elini kulağına götürdü. "0-2 kameralı kapat" dedi. Benim yanıma diz çöktü. Cebinden bir iğne çıkartıp boynumu ellemeye başladı. Sanırım damarımı bulmaya çalışıyordu. Eli bir noktada durdu. İğnenin ucunu boynuma batırıp ilacı enjekte etti. Başımı ellerinin arasına alıp sarsmaya başladı.

"Beni duyuyor musun. Kahretsin!"

Cevap vermek istiyordum ama bir türlü o gücü kendimde bulamıyordum. Sanki biri benim üstüme bir sürü ağırlık koymuş gibi hissediyordum.

Başımı yere koyup elini göğüs kafesimin üstüne koyup masaj yapmaya başladı. Bir süre masaja devam etti. Benden tepki alamayınca masajı bırakıp kafamı yere sabitledi. burnumu kapatıp dudaklarımdan nefes üflemeye başladı. Ciğerlerime giren nefeslerle en sonunda derin bir nefes alıp öksürmeye başladım. Adam başımı tekrar kucağına aldı.

"Şükürler olsun. Beni çok korkuttun ufaklık." deyip derin bir nefes aldı. Bende gözlerimi kapattım ve nefesimin düzelmesini bekledim. Bir süre sonra kendime geldiğimde kafamı kucağından kaldırmak için hazırlanıyordum ki adam benden önce davranıp sırtımı dayayarak beni oturtmuştu. Bakışlarımı yüzüne çevirmiştim. Daha demin beni ağabeyim ile tehdit eden, beni kaçıran adam sanki kendisi değilmiş gibi davranıyordu.

"İyi misin?"

"Ben iyiyim de asıl sen iyi misin, kafan yerinde mi senin? Daha demin bana tehditler savuran sendin şimdi neden böyle davranıyorsun? Hiç bir şey anlamıyorum."

"Tamam haklısın bu yaptıklarım aklını karıştırdı. Ama bak inan ki hepsinin bir açıklaması var. Şu an hiç vaktimiz yok lütfen bana güven. Seni buradan çıkarmam lazım. Bunun içinde küçük bir oyun oynayacağız ve söz veriyorum sonunda ailenin yanına bizzat ben götüreceğim. Sende bana eşlik edeceksin tamam mı?"

Nasıl ya? gerçekten kafam çok karıştı. Bunca olanların nasıl bir açıklaması olabilir ki? Benden ona güvenme mi istiyordu. Onu ne kadar tanıyordum ki? Oflayarak avuçlarımı yüzüme kapattım.

"Zamanımız yok hızlı ol lütfen." Ona güvenmekten başka çarem yoktu. Eğer dedikleri doğru ise buradan çıkabilirdim. Tek duam dediklerinin doğru olmasıydı. kafamı kaldırıp ona baktım.

"Tamam" başka bir seçeneğim yok tu.

"Emin ol ki güvenini boşa çıkartmayacağım. Şimdi sadece baygın taklidi yap. Adamlar seni dövdüğümü zannetsinler. ben sana şimdi deyince nefesini tut" dedi. Elini cebine sokup içinden kan kırmızısı bir sıvı çıkartıp yüzüme, ellerime ve boynuma, kıyafetlerime o sıvıyı sürmüştü. Bense sadece onu izlemiştim.

"0-2 kameraları aç."

"Tamamdır. Hadi bakalım başlayalım." dedi. Kameraya arkasını dönüp bana vuruyor gibi görünmeye çalışıyordu. Bana bakıp çok kısık bir sesle

"Bu biraz canını yakacak "

Dediğinde  ona baktım. Beni yere doğru fırlattığında vücuduma giren kramplara olduğum yerde hareket dahi edememiştim.  Yanıma gelip beni kucağına aldığında ağzımdan acı dolu bir inleme kaçtı .kısık bir sesle:

"Yavaş olsana be! Zaten her yerim ağrıyor."

"Özür dilerim ama şimdi konuşmayı bırak lütfen." dedi. Ben de yavaş yavaş nefesimi tutmaya kendimi alıştırıyordum. Gözlerim kapalı olduğu için hiç bir yeri görmemek daha da sitres yapmamı sağlıyordu.

"ŞİMDİ" dediği an büyük bir nefes aldım. İçimden dua etmeye başladım.

.........

Herkese merhaba

Nasılsınız?

İnşallah güzel bir bölüm yazabilmişimdir.

Yorum yaparsanız çok sevinirim.<3(:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 19, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAY SIYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin