***
Uykulu gözlerle kahvaltı masasının başına geldiğinde, gözlerinin ovuşturarak bir süre söylenenleri anlamaya çalıştı. Etrafı neşeli bir gürültüyle çepeçevre sarılmıştı. En son ne zaman bu kadar çok uyuduğunu bile hatırlamıyordu. İşler nedeniyle hep bir yerlere, bir şeylere yetişmesi gerektiğinden, günde en fazla beş, belki altı saat uyuyabiliyordu. Hafta sonu için yaptığı bu ufak kaçamağın ona bu kadar iyi geleceğini gerçekten tahmin etmemişti. Annesi defalarca kez çağırmasına rağmen daha erken gelmediğine hayıflanırken, oturduğu yerde kaşlarını çatarak gözlerini bir kez daha ovuşturdu. Hiçbir zaman enerjik uyanan insanlardan olmamıştı ve bu huyunu kesinlikle annesinden almıştı. Poyraz'ın, ondan tarafa oyunbaz bir bakış atarak "Bana kızmış olamazsın, değil mi?" demesine karşılık başını çevirip neler olduğunu anlamaya çalışmak istercesine uzun uzun kardeşine baktı. Kaşlarını daha çok çatarak ağzının içinden bir şeyler homurdanırken, Poyraz'ın neşeyle gülümsediğini fark ederek omuz silkti. "Şu yüz ifadesiyle uyanmak için nasıl bir rüya görmen gerektiğini düşünmeden edemiyorum, Deno."
Aile içinde ona takılmak için böyle seslenirlerdi. Poyraz'ın söylediklerine karşılık gözlerini devirmekle yetindi. Fincanından büyük bir yudum aldıktan sonra, şekersiz kahvenin damağından yayılan tadıyla biraz olsun kendine gelerek kardeşine numaradan ters bir bakış attı. "Uğraşma benimle." Poyraz'ın cevap vermek için atılmasını umursamadan, kaşlarını hızla havalandırdı. "Kendi iyiliğin için..."
Sare, Pars'la Poyraz arasındaki meseleyi anlamaya çalışarak kıstığı gözleriyle onları izlemeye devam ederken İz, ikisi arasındaki ilişkinin Temmuz'la onun gençliklerine benzediğini düşünerek hafifçe gülümsemişti. Yine de "Kardeşini tehdit etme, hergele," diyerek büyük oğlunu uyarmayı ihmal etmedi. Kullandığı son kelime nedeniyle Sare'nin itiraz etmek için dudaklarını aralamasını umursamadan, Pars gibi şekersiz içtiği kahveden büyük bir yudum alarak masanın etrafını çevreleyen çocuklarına oyunbaz bir bakış göndererek devam etti. Eğlendiği, gülmemek için kendini zor tuttuğu sıkıca birbirine bastırdığı dudaklarından belli oluyordu. "Geldiğin gibi vurdun kafayı yattın. Biraz daha uyanmasan kış uykusuna falan yattığını düşünmeye başlayacaktık." Son söyledikleri Pars dışındaki herkesin hafifçe kıkırdamasına neden olurken, Pars'a bu şekilde takılmaya devam etmek için Sare'den hem izin almak hem de onun gönlünü almak istercesine hafifçe göz kırparak devam etti. "Temmuz amcan ne yaptırıyor oğlum sana ofiste? Söyle çok yormasın seni."
Pars, babasına bakarken adamın onunla bile bile bu şekilde uğraştığının farkında olduğunu göstermek istercesine dudaklarının kibirli bir gülümsemeyle kıvrılmasına müsaade etti. Babasıyla tek kelimeyle harika bir ilişkileri vardı. Sadece adam, meslek olarak avukatlığı seçtiği için ona zaman zaman takılmadan edemiyordu, o kadar. Sanatçı bir aileden geldikleri düşünülürse Pars, bu seçimiyle hem babasını hem de dedesini ne kadar şaşırttığını tahmin edebiliyordu. Yine de ikisi de zaman zaman ona tatlı tatlı sataşmalarına rağmen, meslek seçimine saygı duymayı bilmişlerdi. Düşünceleri, bakışlarına sıcak bir ışıltı eklenmesine neden olurken, babasına bakarak ona çok benzeyen bir tavırla göz kırptı. Yan yana, dudaklarını sarmak için pusuda bekleyen oyunbaz gülüşlerini saklamaya çalışarak sıkıca birbirine bastırdıkları dudakları, benzer yüz hatları ve tatlı bir kibirle kısılmış gözleriyle iki adam birbirine o kadar benziyordu ki Sare, bu benzerlik karşısında hafifçe gülümsemişti.
"Tam olarak ne söylememi istersin baba?"
"Babam kızıyor de."
Pars, duyduklarına karşılık gözlerini devirirken İz, sonunda gülüşünü serbest bırakarak keyifle sandalyesine yaslanmıştı. "Sonra bir posta da Temmuz amcam dalga geçsin benimle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Bahçeleri
RomanceCunda'dayken aradığında Hakan, Elif'in gönderdiği kızı işe aldığını ama kızın çok güzel olduğunu, bunun da sorun olabileceğini söylemişti. O zaman Hakan'ın abarttığını düşünmüş, öyle saçma bir durum olursa gereken tavrı göstereceklerini net bir şeki...