2. "Değer"

67 3 4
                                    

Arslan kalbinin durduğunu hissetti. Tüm sesler yok olmuş gibiydi. Hiç bir şey duyamıyor, gözlerini ise kızıllığın içindeki bedenden ayırmıyordu. On dakika önce gördüğü güzel çikolatalı gözler, kapanmış, soğuk betonda öylece yatıyordu.

Kalbi acıyordu. Sanki birisi kalbini parçalamak istermişçesine tutup sıkıyordu. Kalp krizi falan geçiriyordu galiba, yoksa tanımadığı bir adam için bu kadar endişelenmesi mantıksızdı.

Neresinden vurulmuştu? İyi miydi? Hala nefes alıyor muydu? Belki de çoktan...

Arslan adamın yanına koşarken, kendine defalarca sorular sormuş, adamın bedenine yaklaştıkça ise, tüm sorularının cevabını da almıştı gördükleriyle.

İlk kez içten bir şekilde doktor olduğuna şükür etti, çikolata gözlünün nabzına bakarken.

Atıyordu, iyidi. Bu güzel haberdi.

Titreyen ellerle hızlıca yarasını kontrol etti. Karnında çok da derin olmayan bir bıçak yarası vardı. Omuzu ve sağ baldırında ise bir kurşun yarası mevcuttu.

Rahat bir nefes aldı. Bir komplikasyon gelişmezse, bu yara onu öldürmezdi.

Atkısını hızla çıkarıp, karnındaki yaraya bastırdı. Kazağından bir kaç parça yırtarak, birisini baldırının hemen üzerine, diğerini ise omuzuna bağladı.

Şu anda çok sakin gibi görüne bilirdi ama gerçekte öyle değildi. Kalbi endişeden kavruluyor, bedeni sanki binlerce taş taşıyormuşcasına büyük bir yükün altında gibiydi. İçi sıkılıp, sanki biraz sonra kötü şeyler yaşanacakmış gibi hissediyordu.

Maskesini çıkarıp kenara atarak, elini adamın yakışıklı yüzünde gezdirdi. "Beni duyuyor musun?" diye fısıldadı kulağına doğru. Başını kucağına alarak etrafına bakındı..

Bir Allah'ın kulu da yoktu sokakta yardım edecek. Ne yapmalıydı?

Şu anda kendisinde değil gibiydi. Sanki yıllarca koruduğu soğuk kanlılığı erimiş gitmiş gibi hissediyordu.

"Ambulans!!" dedi yeni aklına gelmiş gibi "Evet, ambulansı aramalıyım"

Telefonunu çıkarıp, numaraları tuşlarken, yerde yatan adamın açılan gözlerinden habersizdi. Onu tehlike olarak gören adam, nefretle Arslan'a dikti çikolata rengindeki gözlerini.

Elini yumruk yaparak hızla, Arslan'a vurdu. Bunu beklemediği için, Arslan'ın elinden telefon asfalta çarparak kapandı, kendisi de darbenin etkisiyle geriye doğru düştü. Neler olduğunu anlamazken, boğazına sarılan eller ile, nefesi kesildi.

Üzerinde boynunu sıkan adamın iyi olmasına bir yandan sevinse de diğer yandan yanlış anladığı için öleceğine üzülmüyor değildi.

Elini onun, kollarına koyup, atında debelenmeye başladı.
Yaralı olsa bile gücü kuvveti yerindeydi maşallah. Omuzu yaralı olmasına rağmen öyle bir sıkıyordu ki, sanki yaralanan o değil de, Arslan'dı.

"B-ben s-sana.." Kesik kesik söylediği kelimelerle birlikte açık mavi gözleri kapanmaya başlıyor, adım adım beyaz ışığa yaklaşıyordu. "Y-yardım.."

Böyle olmayacağını anlayan Arslan, deli kuvvetiyle boğazını sıkan elleri tutup, kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Üstünde oturan adam yaralı olduğu için ona zarar vermemeye çalışıyordu ama, git gide nefes ala bilmediği için bir şeyler yapmak durumundaydı.

Arslan debelenmeye devam edince eli yanlışlıkla üstündeki adamın yarasına geldi, böylelikle boynundaki elleri nihayet gevşedi.

"Ah!!" çikolata gözlü acıyla inleyerek üzerine düşünce derin bir nefes aldı sonunda. Bir yandan da öksürüyordu tabi.

Doktor Bey || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin