Yazarın Notu
Düzenlendi. 26.09.2021
//
Bu bölüm, Lewis Carroll'ın "Aynanın İçinden" adlı eserinden bazı alıntılar içeriyor.
○
Kagami
Ona en son ne zaman bu kadar sinirlenmiştim, sahiden hatırlamıyordum. Kuroko'ya tabii ki.
Bugün gece olmuştu her şey. Görünüşe göre, koçun babası şerefsiz Jabberwockları her gece gidip bardan almak zorundaydı, ki bunun hakkında söylenmeyi bırakmadığı için biliyorduk bunu. Ve ardından bu gece, Kuroko, koçun babasıyla içeri sızmanın ve kendi haklı sinirini şerefsizlerin üstüne salmanın iyi bir fikir olduğunu kafasına koymuştu.
Sahiden. Bu da neydi şimdi. Sanki öyle herifler birilerinin dediği bir şeyleri dinlerlerdi ya. Takımın geri kalanıyla oraya vardığımda yere düşmüştü. Neler olabileceğini kim bilirdi.
Sonrasında, benim evime gelmesi için onu yarı yarıya zorlamıştım. Bana dik dik bakmıştı sadece tek bir şey söylerken:
"Neden?"
"Neden mi? Çünkü tüm lanet hafta boyunca benden kaçıyordun ve bunun üzerine konuşurken aptal dudağındaki aptal patlağı bari dezenfekte edebiliriz!"
Şimdi de tüm hafta boyunca yanında taşıdığı aptal kitabıyla oturma odasındaki koltukta oturuyordu, ben kendi sinirimi yemek yapmaktan çıkarırken.
"Boşu boşuna nefesini tüketiyorsun, ne b...k anlayacaklar sanki?!" diye bağırdım ona mutfaktan. "Sen, s...ktiğim idealizminle onların yanına gidiyorsun. Anlayamıyorum seni! Oyun yarın. Senin dişlerini dökebilirlerdi! Ne başaracağını düşündün? Aklından ne geçiyordu?"
Bana gözlerindeki şu hafiften meydan okuyan bakışlarıyla kısaca baktı.
"Çok bir şey değil." dedi.
Kafamı iki yana salladım. Böyle davranırken nasıl konuşabilirdim ki onunla zaten? Ama ardından konuştu, gözleri kitaptayken:
"Eğer onlar her gece kulüplerde kızlara sarkıntılık edip kafalarını dağıtabiliyorlarsa... Ben sinirimi daha üretken bir şeyden çıkaramaz mıyım en azından?"
Güldüm. Böyle bir şeyi ciddi bir şekilde söylemeyeceğini biliyordum, sadece inatçılığından yapıyordu. Ama yine de:
"Uzaktan yakından benzer bi' şey değiller. Ve o marifetine üretken mi diyorsun?" dedim.
Sinir bozucu bir şekilde sakin kaldı. Sinirimin gizliden gizliye tadını çıkardığının iddiasına girebilirdim. Sadece "Evet." dedi.
Ben gözlerimi devirmekle çok meşgulken devam etti:
"Akashi-kun... Bize şimdi ne kadar çok gülerlerse... Gafil avlayışımızın o kadar büyük olacağını düşündürdü bana."
İç geçirdim.
"O zaman Akashi'nin de derisini yüzmem gerek, şerefsizlerle işim bitince."
Nasılsa, konuyu orada bıraktık. Galiba bu gece ikimiz de pes etmeyecektik. Ayrıca, Kuroko bu kadar inatçıyken, galeyana gelip durursam ben kaybedecek gibi görünüyordum.
Yemek yerken bile o kitabı bırakmadı. Bu hiç Kurokoluk bir hareket gibi değildi, benden kaçmaya çalıştığını artık gizlemeye bile çalışmıyormuş gibi hissediyordum; bu yüzden bunları söylemek zorunda hissettim:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Şeyler 「火黒、KagaKuro」
FanfictionHepimiz basketbolun Kuroko ve Kagami'nin hayatını yuttuğunu biliyoruz ama... Diğer şeyler de var. Eğer bunları yeterince göremediğinizi hissettiyseniz ve hepsinden öte, ikisinin arasındaki ilişkinin basketbol sahası dışında büyüyüp ayrıntıyla işlenm...