Şuan kesinlikle kafayı yemek üzereydi. Az önce ne yaptığına dair aklında hiçbirşey yoktu. Pişman mıydı? Hayır. James'in ne düşündüğünü merak ediyordu ama ölene dek odadan çıkmayacaktı.
Odanın kapısının açılması ile oraya döndü. Hermione gelmişti.
"bir sorun olmadığına emin misin Sophia?"
"evet-evet eminim. Neden olmayayım ki?"
"neyse, sen odadan çıkmadın ama ben dedikoduları ayağına getirdim."
Kafasını dağıtması gerekiyordu. Bu nedenle başıyla onayladı.
"herkes James'in etrafta aptal aşık gibi sırıtarak dolaşmasını konuşuyor."
Bu ilgisini çekmişti. 'Devam et' der gibi Hermione'ye baktı.
"öğlen yemeği için büyük salona girmiş ve aptal aptal sırıtıyormuş. Çoğu kişinin sinirini bozmuş. Mâlum S.B.D'ye az kaldı. Büyücüler kafayı bozmuş durumda. Merlin beyinlerini korusun."
***
İksir korudorunda kalmış, şaşkınlıkla kendisinden koşarak kaçan kızı izliyordu. Az önce ne olmuştu bilmiyordu ama bu kesinlikle hoşuna gitmişti. Elini dudağına götürdü. Damağında yayılan tada iyice kanı kaynadı. Şeftali. Uzun zamandır bunu hayal ediyordu ve olmuştu. Kendini geyiğe çevirmemek için zor tuttu ve koşarak ortak salona ilerledi.
Onun nerede olduğunu merak eden çapulcular onu görünce rahatlamışlardı.
"nerede kaldın Çatalak. Merlin canını aldı sandım."
"Sophia beni öptü."
"Aylak James'in başına bakar mısın? Düştü de kafasını yardı sanırım."
James bir anda kendini yatağa atıp sırıtmaya başladı. Onun halini gören Sirius ise onun ciddi olduğunu anladı.
"beni nasıl aldatırsın Minik Geyiğim?"
***
Bütün gün odadan çıkmaması üzerine havanın kararması ile dayanamayıp odadan çıktı. Flich'e yakalanmadan binadan çıktı ve yasak ormanın girişine doğru ilerlemeye başladı. Karagöl'ü severdi ama biraz tenha ve sakin bir yere geçmek istedi. Büyük bir ağacın, yere yakın bir çıkıntısına oturup arkasına yaslanarak başını yıldızlara çevirdi.
Ne kadar oradadır bilinmez, yakınından gelen dal kırılm sesi ile dış dünyaya döndü. Asasıdan 'lumos' büyüsünü çıkartarak etrafa baktı. Yanına yaklaşan, erkek olduğunu tahmin ettiği, maral ile hafifçe gülümsedi.
"beni korkuttun dostum."
Maralın yanına gelip bacağına kendisini sürmesi ile elini oldukça yumuşak ve bakımlı kürkünde gezdirdi. Hafifçe az önce oturduğu yere çöktü. Maralın aniden kucağına oturması ile kahkahasını tutamadı.
Maral ile gözgöze gelince aklına James geldi. Mırıldanarak konuştu.
"lanet olasıca James Potter, tatlı bir marala baktığında aklıma sen geliyorsun."
Tekrar kucağındaki tatlı ama bir o kadar da büyük hayvanla tekrar gözgöze gelince devam etti.
"ohh sanırım korkuttun. Üzgünüm dostum."
Gözlerini yaslandığın ağaca sarılmış olan çiçekler ile gözgöze gelince sinsice gülümsedi. Maral ona tedirgince bakıyordu.
"sorun yok küçük dostum. Herşey kontrolüm altında."
***
İşi bitince eserine gururla baktı. Bu tatlı maral şimdi kesinlikle daha da tatlıydı.
Ağaca sarılan çiçekleri görünce hemen bir demet alıp Maralın boynuzlarını sarmaya başlamıştı. Hiç tahmin etmediği birşey olmuştu. Maral yanına çökmüş, boynuzlarını süslemesine izin vermişti. Çiçekten boynuzları var.
Şimdi ise o çok tatlı birşey olmuştu.
"Merlin çok tatlı olmuşsun. Pekala bu kadar kaynaşmanın ardından sana bir isim bulmam lazım. Jamie? Ne dersin?"
Maralın hafifçe baş sallaması ile gülümsedi.
"tanıştığıma memnun oldum, yeni dert ortağın Jamie."
Bölümü haftasonu atmayı planlıyordum ama atamadım bir türlü. Şimdi hemen bölümü yazıp attım. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hoşçakalın 🖤🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN SIRRI 'ACCİO' (ASKIDA)
Fanfiction"Lily annen olmamalıydı Harry denge bozuldu. Tom geçmişe birini gönderdi." Harry anlamayarak Dumbledore'a baktı. "Lily aslında hiç masum değil Harry. Senin onu yenmen için Safkan bir Potter kanı ve melez bir Brian kanının birleşmesi gerekiyordu. Mug...