1. Bölüm - Mutluluk

285 22 0
                                    

Elinde dosyalar hastane koridorunda odasına doğru ilerliyordu, yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesiyle birlikte. Her karşılaştığı kişiye daha bir büyütüyordu gülümsemesini, tabir-i caizse ağzı kulaklarına varıyordu anlayacağınız. Yanından geçen Selma hemşireye baktı.

"Günaydın"

Yüzünde yediverenler açıyordu. Selma hemşire de gülümsedi. Yanağının kenarlarında beliren kırışıklıklar gülümsemeden miydi yoksa çektiği acılar yüzünden hayatın attığı çentikler miydi?

"Günaydın, kızım."

Gülnihal resmen otuz iki diş sırıtıyordu artık. Aslında şuan sadece bununla yetinmesi bile büyük bir başarı sayılırdı. Onun yerinde başka bir genç kız olsa mutluluktan havalara uçuyor olurdu herhalde. Ama tek yaptığı şapşal şapşal sırıtmaktı işte.

"Nasılsın, annem?"

Hayatında tek eksiği belki de annesiydi. Onun dışında bir insanın sahip olması gereken her şeye fazlası ile sahipti. İyi anlaştığı bir babası, güvenilir bir dostu, ve delicesine sevdiği ve aynı şekilde onu seven bir sevgiliye sahipti. Bir insan daha ne isterdi öyle değil mi?

" İyiyim evladım. Sen pek bir neşelisin bakıyorum. Bu ışıl ışıl gülümsemenin sebebi kim acaba?"

İmayla sormuştu. Sanırım bu cümle Gülnihal'in patlama noktası olmuştu. Yarışma başlamadan önce ateşlenen işaret fişeği, yahut patlamaya hazır bir bombanın piminin çekilmesiydi bu iki cümle. Zorlukla kapalı tuttuğu ve sırıtmaktan genişleyen dudaklarının arasından sesli kahkahalarını serbest bırakmıştı. Selma annesi ise gülüyordu gülmesine de oldukça şaşkındı da. Onun bu halini gören Gülnihal biraz daha güldü. Onun surat ifadesine miydi yoksa uzun süredir içinde biriken mutluluğu muydu gülmesinin nedeni? Sanırım bahaneden öte değildi. Baya bir süre sonra kahkahaları azalırken nefes almakta zorlanıyordu.

" Çok mutluyum"

Selma annesi devamını bekliyordu ama Gülnihal yaşlı kadını kıvrandırmaya niyetliydi galiba. Neyse ki öyle olmamıştı. Bağırdı.

" Ben evleniyorum."

Kadın şaşırmıştı ama mutluydu da. Sarıldı biricik evladına. Gülnihal de sıkıca sardı manevi annesini. 

Hastanedeki hiç kimse şaşırmamıştı aslında, bu duruma. Çünkü Gülnihal ve Güven'in birlikteliğini ve ne kadar mutlu olduklarını bilmeyen yoktu. Tüm hastane imrenirdi onlara.

Ve ardından hastahanedeki herkesin bu haberi duyması, tebriklerini sıralamaları ve bir sürü kucaklaşma gerçekleştirmek zorunda kalmıştı, Gülnihal. Hastanedeki herkes onu severdi, o da hastanedeki herkesi. Bundan oldukça memnundu. Mutluluğunu birileriyle paylaşmak gerçekten güzeldi.


Kucaklaşmalar sona erdiğinde büyük bir saadetle odasına doğru ilerlemeye başladı. Beyaz kapıyı açarak içeri girdi. Küçük, sevimli odasının ortasındaki beyaz masasının gerisindeki mavi sandalyesine oturdu. Masanın üzerindeki dosyaları eline aldı. Yeni bir hastanın dosyalarıydı bunlar. Dosyaları masaya bırakmış inceleyecekti ki gözüne masanın üstündeki çerçeve takıldı. Çerçeveyi eline aldı. Fotoğrafta Güven ve kendisi vardı. Eski bir fotoğraftı bu. İlk çekildikleri fotoğraftı hatta. Asker hatırası gibi duruyordu tıpkı. Kıkırdadı, Gülnihal. Fotoğrafta Gülnihal ellerini önünde kavuşturmuş çökük omuzları ve pembemsi yanakları ile utangaçça bakmıştı. E, ilk sevgilisi ve ilk buluşmasıydı bu doğaldı. Onun o çekingen ve utangaç haline karşın Güven bir elini Gülnihal'in omzuna atmış 'benim' diyordu sanki büyük öz güveniyle. Hatta biraz da kasıntı duruyordu, delikanlı halleriydi bu onun. 

Bir Hicran Bir VuslatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin