"Sersemlet!"

633 52 102
                                    

♪♪ into you

Kuzgun renkteki dağınık saçlı çocuğu
izliyordu tüm ortak salon. Gelmiş geçmiş en büyük karanlık büyücünün yakalanıp azkabanı boylamasının kaynağı hangi binaya seçileceği merak konusuydu. Çocuk, daha az önce taktığım şapkanın önüne geldi ve başına geçirdi. Seçmen şapka kafasındayken hareket etti.

"Hmm," diye incecik bir ses geldi kulağına. "Güç. Çok güç. Bakıyorum, bayağı gözüpek. Kafa da fena
değil.
Yetenek de var, evet, öyle ve- intikam tutkusu... bak, bu ilginç... Seni nereye yollasam
acaba?"

Herkes nefesini tuttu. Yanımda yeni tanıştığım 5.sınıf Ravenclaw öğrencisinin konuşmasıyla dikkatimi ona verdim.

"Hiç şüphesiz o bir Gryffindor."

Yanındaki onu koluyla dürtükledi ve sessizce güldü.

"Hadi ama Theo! Küçük Malfoy bizim binamıza seçilmeden önce de 'Hiç şüphesiz o bir Slytherin.' dediğini göz önüne alırsak senin tahminlerde sıkıntı olmalı dostum. Sonuna kadar beklemelisin."

"Hey! Malfoy'un Ravenclaw'a seçilmesi Dumbledore dahil hepimizi şok etti. Bu bir istisna. Bu sefer şaşmayacak. Sonuçta o bebekken bile kahramanlık yapıp V-voldemort'u azkabana tıktı."

Dört ayaklı taburede oturan çocuğa gözlerimi diktim. Çocuğun yeşilleri farklı bir ateşle parlıyordu sanki. Bir şeyler vardı. Hoş olmayan bir şeyler... İnce ses tekrar salonu doldurdu.

"SLYTHERİN!"

Gözlerim rahatsız edici ışıkla açılmaya zorlandı. Ancak gece yarısından sonra uyuyabildiğim için uykumu anlamamıştım, eskiye ait bir anıyı özellikle o Potter'ı içeren bir anıyı rüyamda görmüştüm ve gün benim için berbattan öte bir şekilde başlamıştı. Keşke gün boyu yatağımdan çıkmamanın bir yolu olsa diye düşünürken üstümü giyinmeye başladım.

İsteksizce odamdan dışarı çıktığımda çoğu kişi bana şaşkın bakışlar atıyordu. Neyi vardı bu insanların? Üstümü kontrol ettim. Hayır, absürt gelen bir şey yoktu. Takmamaya çalışarak Pansy'i bulmak için ortak salona ilerledim. Binamın dışına çıktığımda ise binamdakilerin bakışlarını anladım.  Slytherinden bir birinci sınıf öğrencisi kapının önünde tedirgin bakışlarla etrafı süzüyordu. Beni görünce derin bir nefes verdi ve hemen konuşmaya başladı.

"Sen Draco Malfoy musun?"

Kapıdan her giren çıkana bunu soruyorsa herkesin bana garip bakışlar atması doğaldı.

"Evet öyleyim."

Çocuk beklemeden konuşmaya devam etti.

"Harry Potter seni kara gölün orada bekliyor olacak. Sadece zamanını söylemeni istiyor."

O söylediklerinin üstünden 24 saat bile geçmemişti. Bu ne cüret? Potter... Kibri boyundan büyüktü bu çocuğun. Sinirlenmemeye çalışıyordum ama elimde değildi.

"Şey, adın neydi senin?"

"Henry."

"Tamam Henry, şimdi Potter'a benim için bir şey söylemeni istiyorum. Kusura bakma seni kullanmak istemezdim ama sanırım onun yanına gideceksin şimdi. Ona de ki; Malfoy işlerine burnunu sokmamayı öğrenmeye çalışıyormuş. Bu yüzden slytherin birinci sınıflarını posta baykuşu gibi kullanmaktan vazgeçmeliymişsin."

Alternative Universe| short storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin