Doğruluk ya da...Cesaret?

639 43 85
                                    

doin time

Dumbledore'a ulaştığımızda kapalı kapının ilerisinden birtakım tartışma sesleri geliyordu. Demek Dumbledore tek değildi. Pansy ilk arkasını dönüp Potter'a sonra bana baktı.

"Burada seni beklememi ister misin?"

"Hayır Pansy, teşekkürler. Yasaklı saatlere dakikalar kaldı. Binaya dönsen iyi olur."

Pansy gülümsedi. Potter'ın yanından geçerken onun homurdandığını duydum. Pansy fark etmedi ve yürümeye devam etti.

"Sanki yiyeceğiz arkadaşını!" Potter gözlerini yüzüme dikti ve daha kısık sesle homurdanmaya devam etti. "Düşündüğü anlamda değil ama yiyebilirim gerçi."

Kızardım. Sırtımı ona döndüm ve bir an önce bu durumdan uzaklaşmak için kapıyı tıklattım. Kapı birkaç saniyelik beklemenin ardından kendiliğinden açıldı. Arkamı dönmeden ilerledim. Ne kadar çabuk uzaklaşsam o kadar iyiydi.

"Çocuklar, hoş geldiniz."

Dumbledore her zamanki hoşnut gülümsemeyle Potter ve bana bakıyordu. Kibarca gülümsedim. Potter'ın ifadesi değişmedi. Odaya göz gezdirdiğimde profesör Lupin'in, uzun siyah saçlı ve oldukça yakışıklı görünen bir adamın-ki bu adam bir yerden bana tanıdık geliyordu- ve sihir bakanının odada olduğunu gördüm.

"Bizi neden çağırdınız?"

Potter'ın sert ve soğuk sesi şaşkınlıkla ona dönmeme neden oldu. Yüzü ifadesiz ve gergindi. Fakat Dumbledore benim olduğum gibi etkilenmemiş, anlayışlı gülümsemesi yüzünde konuşmaya devam etti.

"Oturun isterseniz. Söyleyeceklerimiz var."

Potter sinirle ilk önce Dumbledore'a ardından profesör Lupin ve yanında oturan adama baktı.

"Bu ikisinin bulunduğu ortamda bulunmam."

Lupin'in yüzünde gözle görülür hayal kırıklığını ve yanında tanıdık gelen adamın yüzünün gerildiğini çok net gördüm. Potter ise sinirle onlara bakmaya devam ediyordu.

"Harry... Sakinleşmen ve bizi dinlemen gerek."

Dumbledore yatıştırıcı sesle devam etti.
"Bay Sirius haklı, Harry. Sana anlatacaklarımız var. Ve yaptığın şeyi biliyoruz. Durman gerek."

Potter gerginlikle ve sinirle titredi. Bakışlarımı ondan çekerek Dumbledore'un seslendiği adama baktım. Bu adam annemin akrabasıydı. Evet, şimdi hatırladım. Demek bu yüzden tanıdıktı. Asıl konu ise Dumbledore Potter'ın ne yapmaya çalıştığını biliyor muydu? Ya Dumbledore beni bu yüzden seçtiyse... Potter... Gerçekten kötü taraf için mi çalışıyordu? Öyleyse niye onu durdurmuyorlardı?

"Ne yaptığım sizi ilgilendirmez. Beni rahat bırakın."

"Genç adam. Çok olmaya başladın.-"

"ASIL ÇOK OLAN SİZSİNİZ. ENGEL OLAMAYACAKSINIZ BU SEFER. YAPACAĞIM. ANLADIN MI BENİ? BİTİRECEĞİM."

Potter'ın yükselen sesiyle ortalığa gergin bir sessizlik çöktü. Sirius kaşlarını çattı. Artık dayanamıyormuş gibi bir anda onun karşısına geçti.

"Harry, onun seninle iletişim içinde olduğunu biliyoruz. Zihninde ve bununla ilgili rüyalarını da biliyoruz. Ve o... Voldemort azkabandan kaçtı."

Kısa ve soğuk bir sessizliğin ardından Potter kısa ve duygusuz ekledi.

"Ya kılkuyruk...?"

Sirius acı dolu ifadeyle tamamladı.
"Evet o da..."

Alternative Universe| short storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin