Uzun simsiyah saçlarını ensesinde küçük bir topuz halinde toplayıp antrenörünün yardımıyla boks eldivenlerini giydi. Henüz küçük bir kız çocuğu iken karete kursu ile başladığı dövüş sporları kariyerine boksla devam ediyordu ve yöneldiği alandan çok memnundu. Sessiz ve içine kapanık olduğu için yaşıtlarına uyum sağlamakta zorluk çektiği bir çocukluk geçirmişti ve bu sessizliğini fırsat bilip kendisine sataşan, zorbalık yapan diğer çocuklardan kurtulabilmenin tek yoluydu dövüşmek. Zorunluluktan başlayan bu ilgi zamanla hayatının merkezi haline gelmişti. Turnuvadan turnuvaya koşup kazanmadık kupa bırakmaz olmuştu.
Yoğun ve yorucu bir programı vardı okuldan çıkar çıkmaz antrenmana gelirdi, günün kalanını spor salonunda geçirdikten sonra eve sadece uyumak için giderdi. Anne ve babasını daha çok küçükken geçirdikleri bir trafik kazasında kaybetmişti o günden beri de anneannesi ve küçük teyzesi ile beraber yaşıyordu. Anneannesi ona annesinin yokluğunu hissettirmemek için elinden geleni yapıyordu.
"Meran! Daldın gittin bir şey mi oldu iyi misin?" Meran'ı daldığı düşünceden sıyıran sesin sahibi birkaç dakika önce eldivenlerini giymesine yardım eden antrenörüydü.
"Bugün..." dedi "Bugün benim doğum günüm."
Annesi hayattayken hep 17.yaş gününün çok önemli olacağını söylerdi; o zamanlar çocuk aklıyla 17 yaşına geldiğinde sihirli güçleri olan bir prensese dönüşeceğini ve kocaman bir şatoda yaşamaya başlayacaklarını düşünürdü. Ailesi vefat ettikten sonra daha da önemsemeye başladı bu hikayeyi çünkü o zaman sihirli güçlerini kullanarak ailesini geri getirebilecekti. Bu hayalleri kurduğunda henüz 10 yaşında bile değildi, büyüdükçe bunun asla gerçekleşmeyeceğini kabullenmişti ancak yine de bu günün gerçekten gelmiş olması içini burkuyordu.
"Ah yoğunluktan ayın kaçı olduğuna bile dikkat etmemişim kusura bakma küçük. Eğer istersen bugün antrenman yapmayalım zaten çok sıkı çalışıyorsun bir günlük kaytarmaktan bir şey olmaz." Bugüne kadar hiç kaytarmamıştı, 39 derece ateşle bile buraya gelip boks torbası yumruklaşmıştı ancak belki de ilk kez kollarını kaldıracak gücü dahi bulamıyordu kendisinde.
"Çok iyi olur zaten evde toplanmış bekliyorlardır şimdi beni."
"İstersen ben seni kaçırayım bugün?"
"Ayıp olur bir sürü şey hazırlamıştır anneannem gitmem lazım."
"Peki o halde ama sıkılırsan darlanırsan falan ara gelip alayım seni."
"Teşekkür ederim."
Antrenörün yardımıyla giydiği eldiveni yine onun yardımıyla çıkardıktan sonra sıkıca sarıldı adama; her zaman konu ne olursa olsun yanında olmuştu genç adam her derdini dinlemişti, çözmeye çalışmıştı elinden geldiğince. Abi kardeş gibi olmuşlardı zamanla.
Anneannesi ve teyzesi her sene doğum gününde bütün kuzenlerini eve toplardı. Hem anne tarafından hem de baba tarafından bir sürü kuzeni vardı ancak çoğu şehir dışında yaşadığı için çok sık görüşmüyorlardı. Başka zaman olsa çok sevinirdi onları göreceği için fakat bugün pek havasında değildi bu sebeple adımlarını iyice yavaşlatıp mümkün olduğunca uzattı eve dönüş yolunu. Kulaklığını taktı, Teoman'ın Paramparça şarkısını açtı son ses, son üç senedir doğum günlerinde hep bu şarkıyı dinliyordu. Çok hafif yağmur yağıyordu ama umursamadı yürümeye ihtiyacı vardı. Derin nefeslerine derin düşünceleri eşlik ediyordu. Anne ve babasını çok özlemişti, onları düşünmek yüreğini sızlatıyordu ve düşünmediği bir saniye bile yoktu.
Yüzünde hissettiği ıslaklık yağmurdan mıydı yoksa ağlıyor muydu anlamaya çalışırken birden etrafındaki her şey var gücüyle dönmeye başladı. Dünyanın dönüş hızını hissedebiliyor gibiydi ve bu hıza daha fazla dayanamayan bedeni sertçe yere düştü, bilinci açıktı ancak ne kadar daha süreceğini kestiremiyordu bir yandan içinden gelen kusma hissini bastırmaya çalışması bilincini açık tutmasına hiç yardımcı olmuyordu ve daha fazla dayanamayıp kendisini dönen dünyanın hızına doğru bıraktı gözleri usulca kapanmıştı.
Gözlerini yeniden açabildiğinde bir yataktaydı bütün bunların bir rüya olabileceğini düşündü ancak başını yastıktan kaldırırken kafasının arkasında hissettiği acı yaşadığı düşüşün gerçekliğini kanıtlıyordu. Nerede olduğuna ve neden burada olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Yataktan kalkıp etrafa bir göz atmaya karar verdi, tam kapının pervazına gelmişti ki dışarıda konuşan kadının sesini işitti.
"O kıza bir şey olsaydı başınıza neler gelirdi haberiniz var mı sizin? Tek bir hata daha istemiyorum altısı da burnu dahi kanamadan buraya gelecek. Sümela'ya..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜMELA
Fantasy"Savaş başlıyor eli kulağında bütün insanlık yok olacak belki de ve bunun önüne geçebilmek sadece sizin elinizde. Düşman çok güçlü fakat siz de çok güçlüsünüz henüz bu gücün farkında olmasanız da. Sizi o gün gelene kadar eğiteceğiz ve o gün geldiğin...