Scorpions - Always Somewhere
♡
Zaten zar zor dalıp bir de üstüne kesinlikle huzurlu geçirmediğim uykumdan sabahları beni koparan şeyin hep Chanyeol veya oğlum- yani Toben’in olmasını isterdim. Alarm sesi duymak beni anlatamayacağım kadar irite ederek uyandırır, sürekli gergin olan sinirlerimin tellerini kopartırdı, söz meclisten dışarı, başkası tarafından uyandırılmak sinirden ağlamayı istememe neden olurdu. Kendi kendime uyanmam ise biraz daha uyuyayım diyerek yatakta boş boş dönmeme, yine uyuyamadığım için yorgunlukla kalkmama sebebiyet verirdi.
En nefret ettiğim şeyse kapı ziliyle uyanmaktı. Bana şu hayatta en nefret ettiğin şeyleri say deseler uzun uzadıya bir liste sayabilirdim, bu madde ise kesinlikle başlarda el sallardı. Uykudan uyanmış o dağınık halim, henüz yerine gelememiş beynim, dönüp durarak uyuduğum için tutulmuş olan bedenim ve şişmiş çirkin suratımla kapıyı açıp karşımdaki kişiyle iletişime geçmek kabus gibi bir şeydi. O an temel iletişim becerimden eser bile kalmıyordu ve şimdi aynı öyle bir sabahtaydım işte.
Birkaç dakika önce çalan zil yüzünden panikle yataktan fırlamış, federaller beni almaya geldi diyerek önce korkmuş, ardından suç işlemediğimi hatırlayarak kapıya korkuyla gitmiş ve bir kuryenin geldiğini fark ederek sadece altımdaki baksırla kapıyı açmış, şaşkınlık içinde bana bakan kızın karşısına çıkmıştım. Yaptığımın ayılık olduğunu fark ettiğimde çok geçti tabii, kız hemencecik kendini toparlamış ve gözlerini benden başka her yere kaçırarak, “Daire dört, Byun Baekhyun değil mi?” diye sormuştu gergin sesiyle.
Sesini duymak beni kendime getirdiğinde hemencecik özür dileyerek kapının arkasına kaçmakta buldum çözümü, içimden kendime tonlarca küfür saymakla meşguldüm. “Evet benim,” diye mırıldandım, ben de utanmıştım. Demiştim işte, sabahın köründe çalan zillerden nefret ederim, kim saat onda posta ya da kargo her neyse getirirdi ki?
Bir saniye.
Kim bana niye bir şey yollardı?
Kız paketi uzatmaya devam ettiğinde göz göze geldik, “Kimliğinizi görebilir miyim?” diye sordu.
“Tabii, bir saniye!” Kapıyı hafifçe aralık bıraktığım gibi panikle içeri koşturdum, hala uyanamadığım için tam tescilli bir salak gibi hissediyordum. Cüzdanımdan kimliğimi alırken odama girmeyi fırsat bilip altıma bir eşofman ve üzerime dün gece yere attığım tişörtü geçirdim, yamuk yumuk giyinmiş olsam da umursamadan aşağı geri koşturup tekrardan kapıyı açtım.
Kız kimliğime baktıktan sonra imzalamam için bir şeyler uzattı, ben de imzaladım, bir yandan da kimin bana kargo yollayabileceğini düşünüp kafamda kuruyordum, Chanyeol olamazdı çünkü o önceden haber verirdi ve Chanyeol zaten kargo yollamazdı, hiç riske atmak istemezdi beni. Kargodan ne olur, kim ne yapabilir ki desem bile ne olacağı belli olmaz diyerek konuyu kapatırdı. Bu yüzden arkadaşlarımın yaptığı bir eşek şakası olduğunu düşünüyordum.
Paketi yavaşça alırken mahçup bir şekilde kıza tebessüm ettim, “İyi günler,” diye mırıldandım, hiçbir şey demeyip sadece başıyla selam vererek apar topar gitti. Güne kızın tekine rezil olup onu utandırarak başlamak gerçekten harikaydı, kim bilir hakkımda neler düşünüp nasıl bir sapık olduğuma kanaat getirmişti, gerçekten harika.“Off…” Kapıyı kapattıktan sonra içinde kıyafet varmış gibi yumuşak ama şişkin olan paketi elimde sıkıştıra sıkıştıra salona yürüdüm, ayağımın dibinde dolanan Toben’e ufak bir bakış attıktan sonra kendimi koltuğa bırakıp öylece paketi izledim. Nereden gönderildiğine dair bir şey yazıyor mu diye bakınmaya başladım ve evirip çevirdim, gözlerim etiketi bulduğunda hayal kırıklığına uğradım. Hiçbir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kasım yağmurları düşmüş yıldızına | chanbaek
FanficYıldızımdan gitmeyen yürek sızım, Gözyaşlarımı yıkayan yağmurla geçer sandım. Geçmedi. Üzerime getirdiğin sonbahar hiç bitmedi. 🦋🍂