Yazar
Aybike: Berk sen salak mısın? ne yapıyorsun ya?
Berk: sus Aybike! görmüyor musun herif dibine kadar girmiş ya! lan bana bak kalk bas git buradan yoksa o kırılan burnunu hepten yerinden çıkarırım!
Emir: ulan asıl sana n'oluyo?!
Emir, az önce yediği yumruğun aynısını Berk'e attı. Berk dengesini kaybedip yere düşecekti ama son anda ayakta durabildi. Aybike sebepsizce birbirine giren gençleri onları ayırmaya çalışıyordu fakat gücü yetmiyordu. Berk, Aybike'yi kenara itip tekrar Emir'in yakasına yapıştı.
Berk: lan bana bak seni gebertirim! eğer seni ve o şeytan yüzlü kardeşinle sevgilini bir daha bu kızın etrafında görürsem gebertirim! anladın mı beni? öldürürüm olum seni!
Aybike: ya Berk bırak yeter! ya biri yardım etsin! imdat!
Berk: sen karışma Aybike! seninle sonra konuşacağız!
Emir, burnunun kanamasına ve dudağının patlamasına rağmen gülüyordu. planı ince ince işlemişti ve istediğini elde etmişti sonunda.
Flashback
Emir'lerin okula gelmesinin ardından iki gün geçmişti. burada kalmaya devam ettikçe ne istediğini daha iyi anlıyordu. Aybike. onu mu istiyordu yoksa sadece arkadaş mı olmak istiyordu, tam olarak bilmiyordu. ama bildiği tek şey vardı o da gün geçtikçe bu kızla daha fazla vakit geçirmek istediği. bu yüzden yeni bir plan kurmuştu.
yarın matematik sınavı vardı ama Emir tabii ki hiç hazırlanmıyordu. eski okulunda olsaydı bir şekilde yırtardı fakat bu sefer farklıydı. hazırlanmak istiyordu. ciddi ciddi ders çalışmak istiyordu. hem de Aybike ile. evet ismini nihayet hatırlamıştı. ve itiraf etmeliydi ki kızın ismini çok beğenmişti. Aybike'yi kantinde görünce direkt yanına gitti. şu an vereceği tepkiyi az çok tahmin edebiliyordu, yine de şansını denemek istedi.
Emir: oturabilir miyim?
Aybike, kafasını çalıştığı matematik kitabından kaldırıp yanıbaşındaki çocuğa baktı. hem şaşırmıştı hem de kızmıştı. Emir, kızın yüzündeki ifade değişikliğini fark etti ve gülümsedi.
Aybike: sen gerizekalı mısın?
Emir: niye? oturmak için izin almak suç mu? geçen gün öyle aniden yanına oturduğumda çok kızmıştın. gördüğün gibi bu sefer öküz gibi davranmıyorum.
Aybike: ama bu senin öküz olmadığın anlamına gelmez. yürü git şimdi.
Emir derin nefes aldı. işi çok zor olacaktı ama olacaktı. çünkü o hep en zor olanı seçmeyi tercih ediyordu. sesini olabildiğince yumuşak yapmaya çalıştı.
Emir: lütfen oturabilir miyim? seninle acilen konuşmam gerekiyor. çok acil.
Aybike: oturamazsın desem gider misin?
Emir: cık.
Aybike göz devirdi ve hiçbir şey söylemeyip sadece kitabını ve sandalyesini kenara çekti. içindeki şu sarı oğlanın saçını başını yolmak isteğini bastırmaya çalıştı. Emir ise o sırada gülümseyip sandalyeye oturdu ve ellerini de masanın üzerine koydu.
Aybike: ne konuşacaksan konuş sonra da kalk git yanımdan.
Emir: kısa ve net ol diyorsun yani?
Aybike: aynen öyle diyorum. ne var?
Emir: bildiğin üzere biz bu okula yeni geldik.
konuşurken etrafı izlemeyi ihmal etmedi. Aybike ona boş bakışlarla bakıyordu. içinden bu sarıyı bir kaşık suda boğmak istiyordu ama sakin kalmaya çalışıyordu. kavga yok.