14: "BELİRENLER VE BELİRSİZLEŞENLER"

907 30 26
                                    

"Birbirimize verecek ellerimiz var;
Daha güzel değil hiçbir şey,
Birbirimize bir orman gibi bağlanmaktan."

***

Üç Gün Sonra

"27 Ekim 2021, ballı bademli pasta gününden, canım Güneş... Yanına bir de kalp çizmişsin! Bak ya!"

Efe başını öne eğdi, dudağını ısırdı. "Çünkü arşiv önemli."

Güneş güldü, dudaklarını büzüp adama sesli bir öpücük yollarken elindeki fotoğrafa bir kez daha baktı ve fotoğrafı çerçevesine geri yerleştirdi. Yataktan doğrulup başucundaki komodine geri koydu.

"Güneş..."

"Efendim?"

Efe sırtını yatak başlığına dayarken kolunu kıza doğru uzatıp ince boynuna doladı, kendine çekti. Kızın pembeleşmiş yanağını öperken nemlenmiş saçlarını topladı avucunda, sonra kızın çıplak omzuna saldı. "Acıktın mı?"

"Sana mı? Sana hep açım ben..." Güneş başını dibindeki adama doğru çevirdi. Çenesine ıslak bir öpücük kondurdu.

"Onu biliyorum da..." dedi Efe gülerken. Kızın karnına koydu elini ve hafif çıkıntılı göbeğini okşadı. "Mideni kastetmiştim ben..."

Güneş başını sağa sola salladı. Dizlerinin üzerinde yükselip karnına indirdi bakışlarını. "Hayır, hayır... Olmaz. Kilo aldım. Annem sürekli ağzıma bir şeyler tıkıştırıyor..."

"Ne güzel işte... Neyse ben yine de sorayım dedim..."

Güneş başını sallayıp yeniden Efe'ye döndü. Adamın koltuk altına sıkışıp kollarını sardı bedenine, başını yasladı. "Senin mide ne durumda?"

"Tok sayılır."

"Güzel."

"Peki dondurmaya ne der?"

Efe'nin gözleri irileşti birden. "Bu havada! Dondurma?"

"Dondurmanın havası olmaz!"

"Olur canım... Bak, bak hasta olursun!"

"Ya ben yaz kış dondurma yerim, bugüne kadar hiçbir şey olmadı..." Efe'den ayırdı bedenini. Ayaklarını yataktan sarkıttı ve adama baktı soran gözlerle. "Bu cevabından yola çıkarak dolabında dondurmanın olmadığını varsayıyorum?"

Efe ayağa kalkarken başını oynattı "Hayır." anlamında.

"Süper! Bahaneyle Kadıköy'de kısa bir tur da attırırsın bana? Olur mu?"

"Olur... Olur tabii ki..." Efe gülümserken kızın yataktan sarkan bacaklarının yanına ilerledi. Ellerini kızın ince beline yerleştirip eğildi, yavaşça saçlarını öptü. O sırada gözü Güneş'in iç bacağındaki derin ize takıldıysa da birkaç saniye içinde çekti gözlerini. Güneş'in neden bu izlerle barışamadığını merak ediyordu etmesine ama bu konuda kızın hassas olduğunu öğrenmişti. O yüzden hiç görmemiş gibi yaptı ve gözlerini kapatıp kızın kokusunu içine çekti. Burnuna teninin kokusu doldu. İlk başta bu kokunun evine, odasına hatta yatağına sinmesini garipsemişti. Ama şimdi nasıl da alışmıştı! Gülümsedi, tekrar kokladı, tekrar öptü. Oradan kızın alnına, burnuna, yanaklarına sakin öpücükler kondurmaya devam etti. Bir yandan da parmak uçları kızın karnında, sırtında ve kalçasında dolaşmaya devam ediyordu.

Bu esnada Güneş'in gözleri öpülürken sevilmenin hissiyle kapandı yavaşça. Efe'nin sıcak dudakları boynunu gıdıklıyordu. Önce Kadıköy'ü gezme fikri çıktı aklından. Sonra göğüslerinde gezen sıcak eller dondurma yeme isteğini erittikçe eritti.

Güneş'e GiderkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin