threeten

735 44 0
                                    

''Bebeğim, rahatsın değil mi?'' diye sordu bilmem kaçıncı kez. Güldüm hafifçe ''Rahatım Chanyeol. Baksana, sırtımın arkasında bir barikat var. Baksana."

Hastanede üç gün kalmıştım. Yardımcı olması için şuan yaşadığımız büyük evi satmasını istemiştim Chanyeol'dan. İlk başta itiraz etse de kabul etmemiştim. 

Tuttuğumuz eşyalı kiralık eve ise az önce gelmiştik. 1+1 tatlı bir evdi. Büyüğüne gerek yoktu. Bebeğimiz de bizimle kalacaktı zaten.

Uzandım, tuttum elini. ''İkinci işi bırak Chanyeol. Harcamaları biraz kısarsak evden kalan para ile de bebeğimiz uçağa binecek hale gelene kadar rahatlıkla yeter o para bize.'' 

Derin bir nefes verdi ağırca. ''Tehlike azalınca birlikte alışverişe çıkalım.'' uzandı tişörtümü kaldırdı ağırca. Dudaklarını şiş karnıma bastırırken mırıldandı. ''Kızımıza güzel şeyler alalım.'' 

Göğsüne sokulurken hissettiğim sıcaklık ile gülümsedim. ''Sana gelip, hesap sormadığım için özür dilerim. Ben, sanırım yüzüme karşı seni aldattım demeni kaldıramayacağımı düşündüm. Kaçmakta buldum çareyi.'' 

Sıcak elleri karnımın üzerinde gezinirken mırıldandı. ''Seni aldatmadım. Aldatmam.'' 

Yorgun bir nefes verdim. "Biliyorum, ama korktum. Aklıma gelen tek şey buydu." Saçlarımın arasında hissettim yumuşak öpüşünü.

"Bir daha bana sormadan hareket etme. Olur mu?" Başımı olumluca salladım sadece.

Günler hızla geçmiş, fazlaca toparlamıştım. Chanyeol artık erkenden eve geliyor ne zaman arasam telefonlarıma cevap veriyordu.

Hatta çoğunlukla yemekleri bile o hazırlıyor, yardım etmeme bile izin vermiyordu.

Şimdi ise makyaj masanın üzerinde olan beremi kafama geçirmekle meşguldü. Atkımı iyice ağzıma doğru çekiştirirken bir yerden soğuk girmez dimi diye sordu.

Güldüm bu haline. Sanki beni değil bebeğimizi giydiriyormuş gibi davranıyordu.

Ellerimi kapayan fazla bol şişme montum kafamdaki berem ve uzun atkımla çocuklar gibi göründüğüme emindim.

Ama Chanyeol'un benimle böylesine ilgilenmesi çok hoşuma gidiyordu.

"Şuan kurşun bile geçirmeyebilirim sevgilim." Güldü bu dediğime. Uzandı ve tuttu elimi. "Gidelim hadi."

Evden çıktığımızda seslice bağırdım. "İstikamet bebek kıyafeti mağazası~!"

---------------

Mağazaya girdiğimizde adeta kendimi kaybetmiştim. Chanyeol'un tüm ısrarlarına rağmen onu dinlememiş beremi ve beni sıkan atkımı çıkartmıştım.

Mağaza zaten oldukça sıcaktı.

Rengarenk elbiselere bakarken mutlulukla okşadım karnımı. "Sen çok şanslısın meleğim." Bakışlarım ileride, eline aldığı tütülü bir elbiseyi inceleyen Chanyeol'a kaydı.

"Gerçekten çok şanslısın." Diye fısıldadım. Geçen dakikaların ardından Chanyeol beğendiklerimi yanında taşıdığı sepete atıyor aynı zamanda yeni doğan oyuncaklarını inceliyordu.

Şimdiden bir çok oyuncak almıştık.

Mor, çok tatlı bir yeni doğan kıyafetine bakarken hissettim koluma dokunulduğunu. Chanyeol büyük bir gülümseme ile bana bakıyordu.

Elinde gördüğüm şeyle gülümsedim büyükçe. "Hayatım o bizim bebeğimize çok büyük olmaz mı?" Dudaklarını büktü "ama ben çok beğendim. Şimdiden alalım. Büyüyünce giyer, hım?"

Yaklaştım öptüm dudaklarını. "Pekala, at sepete." Gülümseyerek koydu kızımızın ancak üç dört yaşlarında giyeceği kıyafeti.

Poposunda olan ponpon yüzünden çok şirin bulduğuna emindim...

İlk mağazadan çıkarken zorlukla beremi taktırmış ve atkımı yeniden boynuma sarmıştı. Şimdiki istikametimiz beşik satan bir yerdi.

O mağazadan çıktığımızda da el ele yolda gördüğümüz restorana ilerledik.

Yemeklerimizi sipariş ederken büyükçe gülümsedim. Her şey yolundaydı. Bir kaç ay sonra doğum olacaktı ve sonrasında buradan gidecektik.

Japonya'yı sevmemiştim. Burası, hep soğuk hep griydi. Bizim için daha sıcak bir iklim istiyordum.

Yemeklerimizi yerken aynı zamanda konuşuyorduk. "Bir sonraki adresimizi İtalya olarak düşündüm." Dedi hafifçe gülümseyerek Chanyeol.

"İtalya'ya bir kaç kez gitmiştim. Alışveriş için." Dedim gülerken. "Orada bir kaç arkadaşım var benimde. Küçüklükten tanıdığım eski dostlarım. Bize yardımcı olacaklardır."

"Yoo, bizi orada bulamaz değil mi?" Derin bir nefes verdi. "Paraları yeni bir hesaba geçirmeye çalışıyorum. Eğer, kurtarabilirsem bizi takip edeceği hiç bir yer kalmaz."

"Üstelik, kolunun İtalya'ya kadar uzanacağını hiç sanmıyorum sevgilim." Başımı olumluca salladım hafifçe. "Haklısın."

Evimize geldiğimizde üzerimi değiştirdim hızla. Gerçekten terlemiştim. Alt pijamamı giydikten sonra boy aynasında baktım kendime.

Fazlaca kilo almıştım. Eski zayıf bedenimden eser yoktu. Ellerim yanaklarımı buldu. Onlar bile şişmişti.

Belimden sarılan kollar ile irkilirken güldüm hafifçe. "Dalmışsın." Diye mırıldandı. Ardından çıplak karnımı okşarken devam etti. "Üşüyeceksin."

Aynadan bakışlarımız buluşturdum. "Babam, hayatta mıdır?" Derin bir nefes verdi. "Bu konuyu konuşmuştuk." Yutkundum "biliyorum, her şey onun başının altından çıktı. Bizi, seni tehlikeye attı ama babam o benim. Yoo'nun kolu bize kadar uzanıyorsa, onu çoktan bulmuştur."

Uzandı ve yatağın üzerindeki kalın pijamamı giydirdi bana. Ardından yanaklarımı okşadı ağırca. "Sen bunları düşünme. Sen sadece bizi düşün Baekhyun. O adam yüzünden çok kötü şeyler yaşadın sen. Evet biliyorum, çok güçlüsün. Atlatmayı başarmışsın ama çok zor şeyler yaşadığını değiştirmiyor bu."

"O adam sana hiç bir zaman babalık etmemiş. Evet, bende babalık nasıl olur bilmiyorum. Bende görmedim babamı ama eminim, böyle bir şey değildir."

Bakışlarım karnıma düştü. "Biz ona, çok iyi babalar olacağız. Değil mi?" Başını olumluca salladı. Anlıma yumuşak bir öpücük verirken fısıldadı.

"Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Onun için de senin için de."

He-Man/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin