TANITIM

310 9 2
                                    


"Duyduklarım doğru mu Azat Ağa?" sesimin güçlü ve sert çıkmasına dikkat ediyordum. İçimdeki o küçük kızı daha çok derinlere ittim her zamankinden daha çok.

Gözlerinin zifiri karanlığına sığındığım adamın gözlerindeki anlamı çözemiyordum bana ne anlatıyordu, başında beri böyle yabancı mı bakıyorlardı bana ya da gözlerindeki acıma duygusunu ben farklı şekilde mi anlamıştım. Yüzü söylediklerimden dolayı kaskatı olmuştu yüzünün her bir çizgisini bildiğim adam neden şimdi bana bu kadar yababcı gelmişti, duyduğum gerçeklerden dolayımıydı yoksa.

"Ne duyduysan o Avukat. Ben sana en başında söyledim sakın bana aşık olma dedim ben seni bir iş olarak görüyorum sana karşı hiçbir şey hissetmem ve hissetmedim de. Bu sorduğun soru bile çok saçma. Benim herkese gösterdiğim saygıyı, şefkati acımayı sen sevgi sandın. Suç senin ben sana hiç seni sevdiğimi bile söylememiştim oysa ki."o kadar kararlı çıkmıştı ki sesi tir tir titrediğimi hissettim. Kış günü sokağa atılmış bir yavru kedi gibi ne olduğunu anlamıyordum ama bu laflar o kadar ruhumu incitmişti ki paramparça olmuş yere düşmüş kalbimi ruhumu bir kez o ayaklarıyla ezip geçmişti.

Ne konuşmam gerekiyordu bir şeyler söylemeliydim ama ne konuşacak halim ne de ayak duracak gücüm vardı gözyaşlarımı içime akıtıyordum boğazımda ki yumru her saniye biraz daha büyüyor olsada ayakta dimdik onun gözlerine bakıyordum belki gözleri inkar eder diye ama nafile meğer onları beni bu zamana kadar kandırmak için kullanmış. Benim, onun gözlerinde bir şey aradığımı  anlayınca yüzündeki düz ifadeyi silip hayran olduğum gamzelerini de gösterecek şekilde küçümser gibi gülümsedi. İlk kez gülümsemesi benim canımı çok yaktı, yok olmak istedim kül olup rüzgarın beni dağıtmasını istedim. Beni bu hale getiren gülümsemesini yüzünden silmeden ne söylediğini tartmadan açtı ağzını yumdu gözünü gömdü beni buraya.

"Ne arıyorsun, seni bu zamana kadar oyalamamı sağlayan yalanın en büyüğünü söyleyen gözlerimde? Gerçekten zavallısın hani böyle güçlü durmaya çalışıyorsun ya aslında o kadar zayıfsın ki bunu kendi ağzınla o gece sen söylememiş miydin, senin bu hastalıklı kalbini kim sevsin ki zaten sevenler de ölmüş. O kadar acıyorum ki sana kimse seni sevememiş ki hepsi senin yüzünden ölmüş yürüyen bela gibis... "

Titreyen sesimi umursamadan  zayıf bir sesle " Yeter. Sus." dedim. Buna dayanamazdım her şeye dayanabilirdim ama kimsesizliğimin benim yüzümden olmasını söylemesine susamazdım, ailem hakkında konuşmasına hiçbir şeyi bilmeden saçmalaması kalbimi bin parçaya bölüyordu.

Alaycı bir sesle gözlerindeki küçümseyici ifadeyi silmeden daha fazla canımı nasıl yakabilirse onu yaptı konuştu. "Ne o hepsi yalan mı yoksa bana bu masum tavırların sökmez kızım böyle dininde imanında namuslu  bir kızmış gibi davranışların sökmez. Ben öğrendim senin ne mal olduğunu, kimlerle ne bok yediğini, neden benimle birlikte olmak istemediğini, korkuyorsun çünkü gerçeği öğreneceğimden." bi an susup eskisi gibi baktı bana hayal kırıklığına uğramış gibi ama hemen toparlandı ve  benle arasına yine o buz dağını koydu okuyamıyordum ony yine.

" Sen, sen ne dediğinin farkında mısın? Bana nasıl ithamlarda  bulunursun Azat Ağa! " sesimin soğuklu beni bile üşütmüşü, ağzımı açıp devam edecekken izin vermedi.

İleri geri giderken bir an da durdu ve belki de ilk kez bu kadar sakin bir şekilde konuştu. "Kim neyi hak ediyorsa onu söylüyorum. Ne oldu gerçekler acıttı mı Avukat, ya da dur utandın mı sen, utanmanı gerektirecek kısımları dinleyecek kadar geniş değilim. Tabi sen elin adamlarıyla sürterken, sırf para karşılığı onların altına yatarken utanma ama benim söyleyeceklerime utan. Merak ediyorum kaç para için sattın kendi bedenini, kaç kişinin yatağına girip onların altında in.." lafını yanağına sertçe indirdiğim tokatla kestim.

" Sen ne hakla bunları söylersin pislik herif ben neler yaşadım sen biliyor musun ha, söylesene! Lan, bana tecavüz ettiler lan! Ne para karşılı ne para karşılığı beni kaç kere öldürdüler kaç kere ruhumu canlı canlı yaktılar senin bundan haberin var mı?" bacaklarımın beni taşıyacak hali kalmamıştı, bir ölü gibi o kadar ağırlaşmıştım ki sandalyenin köşesine tuttundum. Başımı dik bir şekilde kaldırdım, afallamış ve endişeli bir şekilde bana bakan suratına doğru tükürdüm.

" Andım olsun Azat Ağa bu günü sana unutturmayacağım. Artık benim için bir ölüden farksızsın ve sen gerçekleri öğrendiğinde ne ben olacağım ne de bu sözlerini sana unutturacağım." hızlı adımlarla odayı terk edip dışarı çıktım. Yatak odasına gidip kapıyı kapattığım gibi yere yığıldım ve hiç ağlamamış gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Yemin ederim Azat Ağa senden öyle bir intikam alacağım ki, o kadar çaresiz kalacaksın ki, yer gök inleyecek.

Bu günü unutmayacağım, unutturmayacağım. Ölüm günün kutlu olsun Efide Aydın.

YAKINDA...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ELLERİNDEKİ GÖZYAŞLARIM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin