A love that nobody could destroy
•••Mark beni deli ediyor, sevgilim. Hala ağlıyor. Ona geleceğini, neden bu kadar çok ağladığını sorduğumda kapıyı yüzüme çarpıyor. Mızmız bir çocuk gibi değil mi sence de? Şimdi sen kesin onu savunursun. Mark'ım da Mark'ım.
Saat sekize yirmi var. Bekliyorum yine. Hava soğudu bu arada. Yalın ayak gezme zamanımız da bitti. Üşütürüz kesin. Ben yine dayanıklıyım ama sen çabuk hastalanırsın, bu en son istediğim şey bile değil. Son hastalanmanda senin kadar ben de çekmiştim. Seni öyle görmeye kesinlikle dayanamıyorum Na.
...
"Yoonoh, ilacı içip uyuyayım, lütfen." zorla başımı iki yana salladım."Dün de aynısını yaptık, ilaca alışmamalısın. Hadi çorbanın iç ve öyle uyu."
"Her tarafım ağrıyor ama, boğazım da acıyor."
"Biliyorum bebeğim. Çorba boğazına iyi gelecek."
"İlaç içip uyumak daha kolay, lütfen Yoonoh." inanamıyordum. Üstümde hastayken bile kurduğu etkiye inanamıyordum. Hastaydı, şu an sağlığı önemli olandı. Onun parlayan gözleri ve Yoonoh diyen sesine kanmamalıydım.
"Hayır bunu içeceksin. İlaç yok."
"Ama-"
"Aması yok." gülmeye başladığında kaşlarım çatıldı.
"Ne oluyor?"
"Gözlerime bak Yoonoh, içeceğim çorbanı." kıkırdamaya devam ettiğinde çatık kaşlarımla döndüm ona. Ciddi olacaktım, kararlıydım. Beni görünce elini kaldırıp işaret parmağını dudaklarıma koydu.
"Öpmek istiyorum." ben bağırmak istiyordum.. Beni deli ediyordu. Ona doğru eğildim, beni öpsün istiyordum.
"Hastayım, sana bulaşmasını istemiyorum sevgilim."
"Umrumda değil." gülümsedi. Öpücüğümü es geçti. Yerinden zar zor doğrulurken söylendi.
"Çorbanı içip uyuyacağım Yoonoh, umarım." kendimi toparladım. Yine beni etkisi altında bırakmış, sonra içinden sıyrılmıştı. Üstüne de lafını alttan alttan söylemişti.
"Uyuyacaksın. İlaca ihtiyacın yok." bana söylemeye çalıştığı şeyi sertçe reddettiğimde kalın dudaklarını büzdü.
Hepsi güzeldi, onunla atışmak, hastayken bile yeniden ona aşık olmak.. lakin fazla hastalanıyordu. Beti benzi atıyor, dudakları morarıyor, ateşi fırlıyordu. Kendini ilaçlarla sakinleştirmeye çalışıyordu ama bunun yanlış olduğunu hepimiz biliyorduk. Kendi yöntemlerimizle onu iyileştirmeye çalışmak zor oluyordu. Bu güzel, zarif çocuk bir o kadar da inatçıydı çünkü.
...Ne demiştim, hasta olmanı asla istemiyorum. Bu yüzden artık yalın ayakla gezmek yok. Yine başka yerlere dağıldım. Hadi, gel artık. Sence de fazla uzun sürmedi mi? Beni özlediğine adımdan daha çok eminim. Birbirimizi bu kadar özlüyorken, neden hala bunu bize yaşatıyorsun? Bak aynı yerimde, aynı saatte seni bekliyorum. Hiç gitmedim. Ne zaman gelirsen bulacaksın beni.
Hem daha fazla inat etme çünkü seni öpmek istiyorum.
s.
Diger bolum olayli azicik
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sunsetz - yujae
Fanfiction"and when you go away, i still see you. the sunlight on your face in the rearview" Nakamoto Yuta × Jeong Jaehyun angst jaeyu#1