Sunsets
I wanna hear your voice
•••Okuduğun kitap, bitmemiş. Sen kitaplarını yarım bırakmayı hiç sevmezsin. Sonlara gelmişsin, kitap seksen sayfa sen altmışta kalmışsın. Kitabın arasına sıkıştırdığın kağıdı hala atmamana hiç şaşırmadım. Sen bizimle alakalı olan hiçbir şeyi kaybetmezsin, atmazsın. Bu kağıdı sana verdiğim gün. Yine o adaleti simgeleyen heykelin olduğu sokaktayız. Bu sefer bir kafedeyiz ama, çıplak ayakla gezilerimiz gece oluyor genelde.
...
"Bak emin misin Yoonoh? Sonra gelip tatlıma dadanma.""Emin değilim. Canım çok isterse alırım tatlından."
"Canın isteyecekse sipariş etsene adam." bana böyle sitem etmesi öyle hoşuma gidiyordu ki, yapması için bir fırsat oluşturmaya çalışıp duruyordum.
"Seninkinden yemeyince tadını alamıyorum." yüzüne doğru yaklaşıp söylediğimde kalın dudakların kıvrılıyor. Ah.. ah, öldüreceksin beni. Gözlerin hafifçe kısılıyor, dişlerin göründü görünecek ama az değilsin. Hemen yüzünü değiştiriyorsun, dikleşiyorsun.
"Ben bilmem beyefendi, tanımadığım kişilerle tatlımı paylaşmam." İtalyanca konuştuğunda gülümsedim. Arada böyle küçük oyunlar oynamayı seviyordun. Sana memnuniyetle aynı dilde cevap verdim.
"Kendimi size tanıtmamı ister misiniz, beyefendi?" bir sonraki hareketimi tahmin edemediğini yüzünden anladım. Ayağımı sandalyenin altına geçirdim, kendime çektim. Hızla masaya yaklaşırken seni tuttuğum gibi öptüm. Dudakların üst dudağımı sararken gülümsedim.
"Beni gayet güzel tanıyorsun güzelim." sırıttı. Daha yeni öptüğüm dudakların üstünden diliyle geçti. Söyleceklerim boğazıma tıkanırken onu izledim. Tatlısını sipariş etti, sandalyesini hafifçe geriye çekti. İtalya beyefendisi olmayı her zaman benden daha çok başarıyordun. Fazla zekiydin, her şeye uyum sağlayabiliyordun.
Tatlı geldiğinde yanındaki boş, saman kağıdına kaydı gözüm. Üstüne kahverengi, minik bir kalp iliştirmişlerdi. Estetik duruyordu. O tatlısıyla fazla meşgul olduğunda cebimden bir kalem çıkarttım ve yazdım.
私は甘くしたくない、私はあなたが欲しい
Non voglio il dolce, voglio te
Tatlıyı değil, seni istiyorum.Tatlısını yiyen güzelin önüne kağıdı ittim. Japonca yazımdan pek emin değildim fakat anlayacağına emindim. Sen kağıda yönelirken tatlı tabağını önüme çektim ve bir çatal aldım. Kağıda bakar bakmaz gözleri gülen sevgilimi izledim.
...Saklamışsın bunu da. O gün Japonca yazımla dalga geçmiştin ama, hiç unutmuyorum. Hırslanıp Japonca yazma alıştırmaları yapmıştım. Tamam itiraf ediyorum, bazı harfleri bildiğim halde dibine sokulup sordum. Tüm gün dibimdeydin ama ben seni daha çok kendime çekmek için kırk takla atıyordum. Gerçi sen de az değildin Na. Yemek yapmak için kaç kere o mutfağa girip, beni yardıma çağırdın. Hiçbirinde de mutfaktan yemek çıkmadı. Sonu hep odamızda bitti.
Şahsen o yatakta yediğimiz salçalı spagettiler tüm o şaşalı yemek tabaklarından daha güzel gelirdi bana.
s.
Bolumde begendigim tek sey son cumle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sunsetz - yujae
Fanfiction"and when you go away, i still see you. the sunlight on your face in the rearview" Nakamoto Yuta × Jeong Jaehyun angst jaeyu#1