19 NİSAN 2009
''145 sayılı kanuna göre Yosun ULUSOY un velayetinin teyzesi Mira gündoğduya verilmesine karar kılınmıştır.''
10 Nisan 2010...Ailemi son defa gördüğüm gün 10 Nisan.İnsanlara sorarsanız ''Trafik kazası'' ama o kadar kolay değil...Aradan geçen sekiz günün arkasından amcam ve teyzem ile birlikte kendimi mahkeme salonunda buluyorum.On üç yaşında bir birey olmama rağmen üç yaşında bir çocuk kadar çaresiz hissediyorum.Zamanla bu çaresizliğin yerini neye bırakacağını bilmiyorum ama her aklıma geldiğinde içimde bir ateş daha yer buluyor ,sığdıramıyorum,taşıyor.Dışarıya ise biir ateş topu olarak değil tam aksine gözlerimden bir pınar olarak akıyor.
8 NİSAN 2015
Bir acı daha...Ailemin ve amcamın ölümünden sonra bir de teyzemin acısı beri ufacık bir şekilde azalmayan acıma bir hançer daha saplıyor.Sorun hançerin her seferinde aynı yeri yakması.Hep yanlız olduğumdan yakınan ben şimdi gerçekten yanlızdım. ''Başın sağolsun kızım'' galiba bu kelimeyi sıkça duyuyordum.On iki yaşından beri gittiğim üç cenazede en çok sevdiğim inanları kaybetmemin yanı sıra mutluluk teriminin anlamını unutmuştum.
''Yosun kızım başın sağolsun,ben teyzenin yakın arkadaşıyım.Velayetini üstleniyorum .Reşit olduğunu farkındayım ama bu teyzenin isteği''
Bana sunulan bu bembeyaz sayfa artık anlam ifade etmiyor.İçimde bulunan ateş beyaz sayfaları küle çeviriyor.Artık kendimi itiraz edemeyecek kadar boş hissediyorum.Gidemem diyemiyorum .Teyzemi bırakıp gidemem demiyorum.Sadece susup beni sürüklemelrine izin veriyorum .Aslında velayetimi üstlenen kişiye teşekkür ederek minnet duymam gerekir fakat ben bunu bile yapamayacak kadar kin doluyum.Dünyada bulunan her şeyden nefret ediyorum.
Beni bir arabay bindirerek yeni bir hayata sürüklüyorlar .Acaba şu anda sadece bir bedenden ibaret olduğumu ,bir ruhum olmadığını farkındalarmı?Acaba ölü olduğumu ve her seferinde tekrar öldüğümü farkındalrmı?
Araba durduğunda henüz ismini dahi bilmediğim adam ile birlikte yan yana bulunan müstakil evlerden birine doğru ilerlemeye başladık.Kapını önüne geldiğimizde bir kere dahi tıklatmasına gerek kalmadan kapı uzun boylu esmer bir genç tarafından açıldı.Genç kapıyı daha çok aralayarak geçmemizi belirtirken adam bana sıcak bir tebessüm göndererek içeriye geçti.Arkasından olabildiğince yavaş adımlarla ilerliyordum.Adeta attığım her adımda ölüme daha çok yaklaşıyordum.Fakat eve girdiğimde bütün tedirginliğim ve ölü suratım şaşkına uğradı.Evde bir farklılık vardı.Tanımlayamadığım huzur veren bir yerdi.Evin içerisinde tüm mobilyalar rengarenk ve son moda olmasına rağmen evin duvarları ve merdivenleri ahşaptan yapılmıştı.Bu derece huzur veren bir yeri kimin tasarladığı merak konusu.
Yosun kızım ,ben Selim Karahanlı buda olum Berker bundan sonra üçümüz birlikte yaşayacağız .İstersen Berker sana odanı göstersin yorucu bir gün geçirdin'' İsminin Berker olduğunu öğrendiğim çocuk bana bir tebessümle karşılık verip merdivenlere yöneldi.Bende arkasından onu takip etmeye başladım.
Bir kapının önüne geldiğimizde bana dönerek ''Burası odan iyi geceler''dedi.Arkasından bir süre bana bakarak cevap bekledi fakat ben inatla ters ters bakarak cevap vermemekte kararlı olduğumu anlatmaya çalışıyordum.Sonunda bir cevap almadan gitmeyeceğini anladığımda odaya girerek arkamdan kapıyı sertçe çarptım.Aslında bu derece ters davranmış olmam normal değildi ama zaten asıl sorun bu ben normal değildim.Kapını arkasına yaslanarak yere çöktüm ve yaşların gözümden süzülmesine izin verdim.Ölüler ağlayabilirmiydi?Zamanla şiddetlenerek hıçkıtıları beraberinde getiren ağlamam yılların acısını kusuyordu.Ağlarken hem rahatlıyor hemde yanı sıra acıma bir darbe daha vuruyordum.Ayağa kalktım ve aynadaki yansımamla karşı karşıya kaldım.Aynadaki yansımamda on üç yaşında büyümeyi unutan küçük bir kız çocuğu aynı zamanda ölmeyi unutan bir ölü görüyordum.Bu kadar unutkan olmam hiç normal değildi.
Yatağa doğru ilerleyerek kendimi yatağa attım.Çarşafın altına girerek kalbimdeki soğukluğu dindirmek istiyordum ama inatla bacaklarımı kendime çekerek derin bir uykuya daldım.
Gözlerimi yavaşça araladım Bir kaç saniya nerede olduğumu hatırladıktan sonra çaraşafı üzerimden atarak kapıya yöneldim.Sonrad aklıma gelen şey ile tekrar yatağa bakma ihtiyacı duyudm.Dün gce üstümü örtmeden uyuduğuma emindim.Merdivenlerden indiğimde mutfak olduğunu düşündüğüm yerden konuşma sesleri geliyordu.Kapını eşiğinde durarak bir süre beni fark etmelrini bekledim.
''Günaydın kızım ,çayın açık mı olsun koyumu ''hiç bir cevap vermeden masaya oturdum ve onları bekledim.
Ben yemeğimle oynarken baba oğul koyu bir sohbetin içindeydiler.Benide bir kaç defa sohbetin içine dahil etmek isteselerde suskunluğum bu isteklerini her seferinde geri çevirdi.Sofradaki konuşma ilgimi çekmeye başladı.''Bilim adamlarını araştırmalarına göre bir şeyi yapabilmesi veya bir şeye inanması için önce beyni inandırmalı beynin inanması içinse dile ihtiyaç var''Ne hakkında konuştuklarına dair en ufak bir fikrim yoktu.
''İnanmakta başarmanın yarısıdır'' kesinlikle saçmalıyorlar.Berker söylediği lafın üzerine bir süre bana bakarak ''Değil mi Yosun''dedi.Sanırım artık sabırları taşma noktasına geliyordu.Bir süre gözlerimin içine bakarak cevap bekledikten sonra devam etti. ''Geldiğinden beri tek kelime konuşmadığını farkındamısın?Veya en ufak bir şekilde gülmediğini yada herhangi bir tepki vermediğini.Yaşadığından şüphe duymaya başladım.''
İşte şimdi tam noktasına parmak bastı.Sorunda buydu ben zaten yaşadığımı hissedemiyordum niye başkalarına yaşadığımı kanıtlamaya çalışıyımki.Ama onlara hak veriyorum.Geldiğimden beri tek kelime konuşmamış olmam sinirlerini bozmuş olmalıydı.En azından ufak bir sahne gösterisi yapabilirdim.
''Her şey için teşekkürler Selim amca afiyet olsun''konuşurken gözlerimi Berker den hiç ayırmadan konuşmuş ve sonunda sahte olduğu son derece belli olan bir tebbessüm takınarak masadan kalktım.
Bna ayrılan odaya girerek yatağa uzandım.Aradn geçen iki dakikanın arkasından kapı nazik bir şekilde tıklandı ve içeriye Berker girdi.''Biraz konuşabilirmiyiz?''başımı evet anlamında salladıktan sonra içeriye girdi ve kapıyı arkasınadan kapattı.Yavaş ve temkinli adımlarla ilerleyerek yanıma geldi ve yavaşça yanıma oturdu.
''Özür dilerim ben bu kadar sinirleneceğini tahmin etmemiştim.''Bu çocuk kesinlikle benim tam zıttımdı.Ben olsam haksız olmama rağmen üste çıkardım.Ayrıca beni bu derece tersleyen birine sülük gibi yapışacağımı hiç sanmıyorum.''Ne düşünüyorsun''bana yöneltilen bu soruya cevap verme ihtiyacı duymuyorum ama daha fazla kötü davranmamam gerektiğini düşündüm .Zaten hiç bir şey yapmamıştı.
''İnsanlar mutluluktan ağlayabiliyorsa acaba üzüldüğü için gülerlermi?''Her zamanki gibi gene kendi kişiliğimi ortaya koyarak büyük bir fark yarattım.''Kafanı nereye vurdun sen''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLU OL:kelebek
Teen Fiction"Emir öldü Yosun ben Berkerim " Emir öldü . Emir ölmedi sadece yarım akıllının biri her şeye yeniden başladığını sanıp nüfus cüzdanındaki ismini Berker yaptı. "O zaman git , beni sadece Emir böyle sevebilir , ben Emir in kızyım ,ben emirin kelebeğiy...