Bölüm 2: İlk Karşılaşma

151 8 5
                                    

*****İki gün sonra*****   

        Ablamın evinde ki bekleme devam ediyordu. Sokaklar şimdiden boşalmaya başlamıştı, -cidden nasıl bu kadar hızlı yayıldı bu virüs- camdan sokaklara korkuyla bakan gözler kalmıştı sadece.        

        Saat daha dokuzdu ama sokakları derin bir sessizlik sarmıştı. Elektrikler sabah gitmişti, ışığı olan çok az ev vardı. Onlarda mumla filan dayanıyorlardı sanırım.

        Annemlerle dünden beri konuşmamıştım, çok merek ediyordum onları. Hemen köye geri dönmeliydim. Köye dönmezsek bizimde sonumuz yakın olacak.        

        Kafamdaki sonu gelmeyen düşüncelerle uyumam çok zor olacaktı ama kanepeye uzanıp uyumam gerekiyordu.

*****Sabah*****

        Başımın dibinde deli gibi çalan telefonla uyanmam, silahıma sarılmama sebep oldu. Daha saat beşdi kimdi bu arayan.

        Telefona uzanıp ekrana bakdığımda, arayan Doğa'ydı. Doğayla üniversiteye kadar beraber okuduk ama üniversiteden sonra çok fazla muhabbetimiz olmadı. 2-3 ayda bir buluşurduk ama eskiden olduğu kadar samimi değildik.

        "Cem kardeşim nerdesin yardımına ihtiyacım var." dedi Doğa. Sesinden anladığım kadarıyla kötü bir şey olmuştu. Kesin sevgilisiyle ilgili bir durum, dünya bu haldeyken bile bir sorun çıkarmayı başarır.

        "Ablamın evindeyim köye gidicez fakat dışarısı bu haldeyken biraz bekleme kararı aldık. Sana ne oldu ?" Aklıma Doğa benden yardım istedikten sonra başımıza gelenleri düşündüm. 20 kişiye 2 kişi kavga etmiştik, yara izleri hala duruyor, ve bunun gibi daha niceleri..

        "Deniz'e ulaşamıyorum bir türlü. Dışarısı bu haldeyken tek başıma çıkamam, aram yok zombilerle bilirsin. Beni evimden alsanda Deniz'in evine gidelim, yaşıyor mu öldü mü bilmiyorum." Yine turnayı gözünde vurdu Doğa. Bu olayı halledersem Doğayı da Denizi de yanımda götürebilirim. Ne de olsa ikiside inşaat mühendisi, bir mimarım varken inşaat mühendisi şart.

        "Evi hangi bölgede ona göre hazırlanayım. Erkan abi yanımda zaten beraber geliyoruz." Erkan abiye daha bişey dememiştim, karşı kanepede sanki bu olaylar olmamış gibi deliksiz uyuyordu. Gelirdi yinede benimle, yalnız bırakacak hali yok ya.

        "Devlet Hastenesi'nin orada. Benim evle arası 5 kilometre, yakın yani." Dışarısı bu haldeyken 5 kilometre çok yakın sanki. Ablamın eviyle Doğa'nın evinin arası uzak, orasını hiç düşünmemiştim.  Nerdeyse gidecek 30 kilometre vardı. 

        "Hazırlanıp yola çıkmamız 8'i bulur, ona göre hazırla kendini." Erkan abiyi uykudan nasıl kaldırcaktım davul çalsan kalkmaz o.

        "Tamam Cem, teşekkür ederim hakkını ödeyemem." Daha ben -Görüşürüz- demeden telefon kapanmıştı.

        Erkan abi yarım saat sonunda kalktı. Durumu anlatınca tamam dedi ama daha tam uyanmamıştı. Anlattıklarımın çoğunu dinlememişti zaten.

        Ablam da kalktıktan sonra kahvaltı yaptık. Ama pek kahvaltı denemez, bir dilim ekmek, bir dilim peynir yemiştik. Bunada şükür 3 gün dayanmak bile önemli şuan.

        Ablam gelmek istesede ben müsade etmedim. Ablama bir şey olmasını kaldıramazdım. Veda ettikten sonra Erkan abiyle garaja indik. Silah konusunda sıkıntımız yoktu ama tasarruflu kullanmamız gerekiyordu.

        Silahları topladıktan sonra ne olur olmaz diye yanımıza biraz yemek alıp yola koyulduk. Arabayı Erkan abi kullanıyordu, şehrimiz ne hala gelmiş ona bakmak istiyordum.        

        Zombi salgını nasıl bu kadar hızlı etkisini göstermişti, saşılacak bir durumdu. Daha 3 gün geçti ama karşımıza çıkan zombi sayısı oldukça fazlaydı. Ben bu düşüncelere dalarken araba aniden fren yaptı, emniyet kemerini bağlamayı unutmuştum az kalsın ön cama kafa atıyordum.

        Camdan dışarı bakınca etrafımızı zombilerin sardığını gördüm. Sayıları oldukça fazlaydı. 

        Sağ tarafıma dönünce zombilerin başka bir tarafa gittiğini gördüm. Bizi bırakıp küçük çocuğa doğru yöneldiler. O çocuk orada ne yapıyordu, yardım etmek istiyordum ama zombi sürüsünün ortasına düşmüştük. Erkan abi gaza bastı oradan uzaklaşıyorduk ama o çocuğu gözümün önünden asla çıkaramıyacaktım. 

        Doğa'nın evinin önüne geldiğimizde saat 10 idi. Doğa camdan bize bakıyordu, beni görür görmez camı açıp içeri gelmemizi söyledi. 

        Silahları alıp Doğa'nın evine doğru çıkmaya başladık. Elim tetikdeydi ama koca binada kimseler yoktu. 3.kata çıkınca Doğa kapıda bizi bekliyordu.

        İçeri girince birden Doğa sarıldı. "Cidden bana yaptıklarının hakkını nerede vericem." Şaşırmıştım o kadar dayak yememize rağmen hiç böyle bir şey dememişti.

        "Saçmalama tabiki de yardım etmeye gelicem, hakkımı Deniz'i kurtardıktan sonra benimle gelerek verebilirsin. Son sınıftaki inşaat mühendislere ihtiyacım olacak." Gerçekten ikisinede çok ihtiyacım vardı. Kabul etmek  zorunda zaten.

        "İstediğin bu olsun, Deniz eğer ölmüş olsa bile ben seninle gelicem."  Bu haber beni çok sevindirmişti. "Hadi o zaman hemen yola çıkıyoruz." dedim.

        Deniz'in evine varmamız 15 dakika sürmüştü ama zombiler her taraftaydı. Bir zombi sürüsünde daha bu kadar şanslı olamayız.        

        Evin önünde durunca herkes silahlarını hazırladı ve kapılar açıldı, ses çıkarmamak amacıyla zorda olmadığımız sürece silahlarımıza başvurmucaktık. Beyin bölgesine bir darbe zombileri durduracaktır zaten.

        Arabadan inince önümüze bir aylak geldi ama Erkan abi ben bıçağı çıkartmadan zombiyi hakladı. Evin kapısını açınca içeriden aylak sesleri geldi, Erkan abi önde ben arkasında Doğa'da benim arkamda ilerliyoduk. Karşımıza üç aylak çıktı, ikisini Erkan abi birisini ben hallettim.

        Deniz'in dairesine varınca Doğa hemen kapıya atladı, ve kapıya vurmaya başladı. İçeriden sesler geliyordu ama ne sesleriydi anlaşılmıyordu. 

        Deniz kapıyı açmıştı, iki aşıklarımız hemen sarılmaya başladı. Serenomi bitince  içeri girdik, Doğa Deniz'i ikna etti ve bizle gelmeye karar verdiler. Deniz'e hemen hazırlanmasını söyledim. Deniz hazırlandıktan sonra aşağıya inmeye başladık.

        Arabaya bindikten sonra ne yapmamız gerektiğini konuşmaya başladık. O sıra aylakların elleri camlara sürtünmeye başladı. Bu seferki sürünün nereden geldiğini bile çözememiştim.  Ama sayıları oldukça fazlaydı.

        Erkan abi gaza basınca birkaç zombiyi ezdi, ölü bedenleri arabanın altına girmişti. Gaza basınca araba hareket etmiyordu bu sefer.

        Tam kapıları açıp Deniz'in evine kaçmak üzereydik ki, hastanenin olduğu taraftan üzerimize kurşun atılmaya başlanmıştı. Atılan mermiler çok ustaca atılıyordu, atılan her mermi de bir aylak yere düşüyordu. 

        Arabadan inince her yer ölü bedenlerle doluydu, sanırım bu duruma alışmamız gerekti...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YÜRÜYÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin