Proje

13 4 1
                                    

Evet evrene yıllardır gönderdiğim mesajlar bugün yerini bulmuş, sevgili patronum çalışmam için beni eve yollamıştı. Bence bu bile harika. İki gün boyunca evdeyim, hallederim ben bu projeyi anlama işini nasıl olsa. Yarın akşama kadar hazırlanıp, toplantıya katılmak çok da zor olmasa gerek.
Şirketten proje dosyasını kaptığım gibi uçma hızına yakın şekilde evime gittim. Evim evim güzel evim, canım evim. Ben senden ayrı kalınca bir acayip oluyorum sürekli.

Ninem benim Çerkezlerdendi rahmetli, nurlar yerini doldursun inşallah. Güne başlarken hep kulağıma küpe olacak sözler iliştirirdi. Benim delilik neneden miras diye düşünürüm hep. " Deli bile konuşuncaya kadar akıllı zannedilir, sen yine de herkesin yanında konuşma ki, akıllı bir şey zannetsinler a kuzum!" diye severdi de ben bana laf sokuşturduğunu pek anlayamazdım, eski toprak olunca bir bakışta ayırt ederdi insanın iyisini de kötüsünü de...

Buraya nereden geldim ki ben? Tamam, hatırladım, projeyi anlamam lazımdı ve ben başlanmış işi olmayanın bitmiş işi olmaz sözünden yola çıkarak, anlayıp, keyfime bakma kısmına geçmeliydim en hızlısından.

Salih'in söylediğinin aksine çok fazla detaylı bir proje olmadığı için anlayıp, bir kaç tekrardan sonra sunuma hazır hale geldim. Aptal bir kadın olmadığımı bilmesine rağmen beni neden genel müdür ile görüştürmemeye çalışıyor bu adam? Buna taktım ben şimdi, nasıl olsa bir yolunu bulup, benim o adamla görüşeceğimi atlamış olmalı. Ah be Salih bu kadar o adamla görüşme demeseydin, benim içime düşen kurtların istilasına uğramazdın, ama yapacak bir şey yok artık. Başa gelen çekilecek Salih Bey, ay benim değil, Salih'in tilkilerinin kuyruklarını birbirine dolayayım da görsün o zaman benimle şartlı şurtlu konuşmaması gerektiğini.

Günün kalan kısmında kah evimi toparladım, kah film izledim kah çiçeklerimle konuştum. Keyfime diyecek yoktu. Hasretini çektiğim iş planına göre yaşıyordum ya daha ne isteyeyim.

Hasan'ın durumu için Yasemin'i arayıp, geçmiş olsun dileklerimi iletirken Yasemin'in " Şu genel müdür denen adama çok da takma, görüşme bence, canın sıkılmasın, benden dost tavsiyesi!" demesi ile iyice işkillendim. Tamamlanmak üzere olan bir proje ve benim tam yetkili olan kişi ile görüşmem istenmiyor, acaba bunun mantıklı bir açıklaması olabilir mi derken adam hakkında araştırma yaparken buldum kendimi, çok bilgili google amcadan yardım isteyerek.

Hmm, Murat Aksoy muş adamın adı. Ne ismi ne de görüntüsü tanıdık geliyor bana. Daha önce karşılaşmadığıma eminken, neden uzak durmalıyım? Sorular beynimde bilmem kaçıncı savaşını verirken, keyif aldığım şeylere bile odaklanamamak daha adamı görmeden bile gerdi, gıcık ve sinir olmama yetti de arttı bile.

Yarını beklemekten başka çarem yoktu elbette. Bekleyip, şu değişik adamı görmenin yollarını bulmak durumunda olduğum için zihnimde a, b,c ve d planlarını da oluşturmuştum bile. Şu arkadaşlarım da sanki beni tanımıyorlarmış gibi içime kurt düşünce ondan kurtulmak için her yolu mübah olarak göreceğimi bilmiyorlarmış gibi " o adam ile görüşme!" denir mi bana yahu! Öyle derseniz, ben gider görüşürüm, bir yolunu bulurum, ya kapıdan ya bacadan. İnatçı keçinin tekiyim ben, yapma denilen her şeyi yapma takıntım var benim. Ters psikolojiyi uygulamayın bana diyorum, dinleyen yok ki....

Keçi geberse de kuyruğunu indirmez, sözü muhtemelen benim gibiler için söylenmiş ya, zaptedemiyorum ki kendimi, huyum kurusun...

Güzel bir kahvaltının ardından Murat Aksoy ile ilgili bilgi dağarcığımı arttırmaya devam ettim uzunca bir süre. Adam bekar ve benden 4 yaş büyük, bilgisayar ve endüstri mühendisliği mezunu ve Hataylı. Bana hiç tanıdık gelmeyen bilgiler bunlar. Aynı üniversite mezunu bile değiliz ve muhtemelen yüz yüze gelmedik. Bu kadar gizemli duruş neden oluştu arkadaş zihninde benim?

SİL BAŞTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin