Karşılaşma

12 3 0
                                    

-Peki, annen merak edebilir ama seni tatlım.
- Annem, şey, o beni.... merak.....edemez ki....
- Neden ki?
- Şey, Leyla Abla, bunu bildiğini babama söyleme olur mu? Benim annem ben bebekken melek olmuş. Ben babam ve babaannemle yaşıyorum, bir de Mustafa Amcam var.
- Ah, Elif, özür dilerim. Seni üzmek istemedim ki.
- Üzülmedim ki ben, sadece bilmiyorum ki anne nasıldır. Bilemeyince çok da anlamlı gelmiyor ki bana. Babam bana çok iyi bakıyor ama. Sen de üzülme olur mu? Bu bizim sırrımız olsun mu seninle Leyla Abla?
- Olur canım, ikimizin sırrı olsun.

Bir çocuğu böyle nasıl yaralayabilirdim ki ben! Ah benim salak kafam, ne diye düşünmeden sorarsın ki? Havadan sudan konuşurken telefondan açtığımız müzik ile dans etmeye başladık. Çılgınlar gibi dans ederken, açılan kapıdan giren Murat Aksoy'un alkışlarını duyana kadar devam ettik. Ah, rezil bir durumda adamla karşılaşmıştım. Saçlar dağılmış bir şekilde, saçma sapan zıplarken gördüğü bir mühendisi ne kadar ciddiye alarak dinleyebilirdi acaba genel müdür şeysi?

Babasını gören Elif, hemen babasının kucağına koşarak, dansımızı beğenip, beğenmediğini sorunca, babasının kahkahası içimde bir şeyleri yerinden oynattı. Ne kadar içten bir kahkahaydı bu. Baba kızın ilişkilerinin gerçekten samimi olduğunu da anlamış oldum. Şu toplantılarda kazulet görüntüsünde oturan adamlar da gülebiliyormuş, gerçekten sevdiklerinin yanında. Kendimi toparlamak için cam tarafına gidip, yansımamdan görüntümü düzeltmeye çalıştım, ne kadar olursa artık.

- Merhaba, Leyla Hanım, değil mi? Murat Aksoy ben.
- Merhaba Murat Bey. Acil bir görüşme talep etmek zorunda kaldım sizinle ama konu önemli idi.
- Sorun değil Leyla Hanım. Elif ile tanışmışsınız. Bu hanımefendiye bir yemek sözüm vardı benim. Konuyu yarına ertelesek sorun olur mu acaba sizin için?
- Ah, Baba! Hani nazik olacaktık her durumda. İki hanımefendinin olduğu durumda ikisini de reddetmemen gerekiyordu senin?
- Peki çözüm önerin nedir kızım?
- Hmm, ikimizi de yemeğe çıkarabilirsin bence babacığım. Leyla Abla uzun zamandır seni bekliyor burada. Ayıp olur bence ona!
- Peki, Leyla Ablan da kabul ederse yemeğe iki hanımefendi ile çıkmak beni de mutlu eder.
- Şey, ben sizi rahatsız etmeyeyim, size kartımı bırakayım en iyisi, uygun olunca ararsınız, imzaları atmadan önce değiştirilmesi gereken maddeler var Murat Bey. Sizin baba kız zamanınızı sabote etmeyeyim.

- Olur mu öyle şey, Elif herkes ile samimiyet kurmaz, sizi sevmiş belli ki, onu da beni de kırmayın lütfen. Bize katılırsanuz, seviniriz. Arada da o pürüz olan maddelere bakarız birlikte.

- Peki, o zaman ben dosyanın örneğini ve çantamı alayım yanıma. Küçük hanım için sorun olmayacaksa, gidelim.

Otelin restorantında yemek yiyeceğiz derken, otoparka inince farklı bir yere gideceğimizi de anlamış oldum. Arabanın arkasında Elif ile sohbet ederken, şehrin dışına doğru gittiğimizi fark ettiğimde, Elif kulağıma fısıldadı:

- Mehmet Amcamın evinde yiyeceğiz yemeği. Otellerde kalmayı ben de babaannem de sevmiyoruz. Babamın işi bitene kadar bekliyoruz normalde, bugün Mustafa Amcam ile babaannem erken çıktılar. Yemek hazırdır şimdi. Korkma, seni kaçırmıyoruz Leyla Abla.

Sessiz kalmak durumundaydım şimdilik. Adamın kızı ile planına dahil olduğuma mı kızayım, ailesi ile birlikte olacağı yere gittiğime mi kızayım, yemekten sonra eve nasıl döneceğimi düşünmediğime mi kızayım, daha proje ile ilgili hiç bir şeyi söyleyemediğime mi bilemedim ki. Hiç bir şey bilmemek beni gererdi normal şartlarda, yanımdaki küçük kızın sevimli halleri sakinleştirdi sadece.

Bir saate yakın süren yolculuğun sonunda iki katlı, bahçeli bir evin önünde duran araba ile indik. Çok heybetli olmayan mütevazi bir ev karşıladı bizi. Samimi ve yuva kokan bir ev olduğu daha içeri girmeden bile anlaşılıyordu. Kapıyı açan kişinin evin görevlilerinden olduğu üzerindeki kıyafetten belli oluyordu. İçeri ayakkabılarımızı çıkarıp, girmek beni daha da rahatlattı. Şu dışarının kirini içeri alma çabasındaki insanları ve tüm gün evde topuklu ayakkabılarla gezen insanları hala anlayamam şu yaşımda.

Elif beni evin bölümlerini gezdirme bahanesi ile odasına götürdü, pembenin her tonunu sevdiğini de görmüş oldum. Bir süre odasında vakit geçirince ellerimizi yıkayıp, yemek salonuna geçtik. Hazır olan masaya yaklaşınca Elif'in babaannesi Müeddep Hanım, Mustafa ve Mehmet Amcası ile tanışıp, Murat Bey ve Elif'in arasında gösterilen yere oturdum. Samimi bir hava vardı yemekte ama kendimi fazlalık olarak gördüğüm için çok da müdahil olamadım sohbete gerekli olmadıkça. Yemeğin sonuna doğru Elif'in elindeki içecek masaya devrilince, bu akşam aldığım elbise de içecekten nasibini almış oldu. Elif yorgunluktan masada uyuyakalınca devrilen bardak beni bulmuş, babaannesi Elif'i odasına götürürken, Murat Bey de kulağıma fısıldıyordu:

-Kusura bakmayın Leyla Hanım, size uygun bir şeyler bulalım, bu arada elbisenizi kuru temizlemeye yollayalım. Bizim ufaklık arada böyle uyuyakalır yemeğin ortasında. Hadi beni takip edin lütfen.

El makum takip ettim. Üst kattaki odalardan birine girip, giyinme odasından etiketli bir tshirt ve eşofman getirdi Murat Bey.

- Siz bunları giyip, elbiseyi kapının önünü bırakın lütfen, ben halledeceğim. Rahatınıza bakın.

Hiç tanımadığım bir adamın evinde hatta yatak odasında olduğuma inanamıyorum. Bir de elimdeki kıyafetlere bakınca hangi ara bu saçma duruma düştüğüme hiç mi hiç anlam veremiyorum. Alt tarafı değiştirilmesi gereken bölümleri değiştirip, gidecekken, ileri bir adım bile atamayıp, geriye gidiyordum sanki.

Daha bugün bir sürü para harcadığım elbisemin haline bakarken bile o küçük kıza kızamıyordum. Öyle ağlak bir kadın olmamıştım ki şimdiye kadar, Elif'in annesizliği dokundu bana hem de ta ciğerimin ortasına. Normalde ortalığı velveleye verecek olan ben sus pus olmuştum o masum yavrunu hatrına belki de.

Elbisemi çıkarıp, yeni olduğu her türlü belli olan kıyafetleri giyince kapının önüne bıraktım kirli ama daha eski bile diyemeyeceğim elbisemi. Aynadaki halime bakılırsa dereye çamaşır yıkamaya gidecek Fadime görüntüsünde olduğumdan, odadan da dışarı çıkmaya cesaret edemedim. Eşofman daha çok şalvar görünümünde, tshirt ise diz üstü elbise şeklinde olunca daha fazla rezilliği göze alamadım. Alt tarafı kuru temizleme bir saate yapılır ve normal görüntüme kavuşur, evime dönerdim. At ile deve değildi ki beklediğim canım.

Günün yorgunluğu üzerime çökünce yatağa uzanıp, elbisemin gelmesini beklerken uyuyakalmak üzereydim...

Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar...

SİL BAŞTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin