nine

1.6K 140 75
                                    

lütfen yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın! beni motive ediyor yorumlarınız... güzel okumalar!

Fırat, Barış'ın iki gündür yanına gelmemesinden dolayı kendisini adamın iş yerinde bulmuştu. Odasının kapısının önüne kadar çıksa da hâlâ geri dönme şansı vardı. Gidebilir, Barış gelene kadar onu görmeyebilirdi. Zaten böyle olması gerekmez miydi? Savcı olan, aralarındaki ilişkiyi farklı bir boyuta taşımak istemeyen kendisi değil miydi?

Kendisiydi, ama başarılı olamamıştı. İki gün ona iki asır gibi gelmişti. Adamın konuşurken büzdüğü dudakları, imalı sözleri, ara ara bulunduğu temasları asla aklından çıkmamıştı. Düşünmemek için çok çabalamıştı. Fazla mesai yapmış, yine de becerememişti.

Barış Yesari'yi düşünmek, Savcı Fırat Bulut için kaçınılmaz bir eylemdi artık. 

Ani gelen bir dürtüyle kapıyı çaldı. İçeriden girebilirsiniz komutunu duyduğunda beklemedi, işte buradan geri dönüş yoktu çünkü. Kapıyı açtı. Odaya girip arkasından seri hareketlerle kapattığında, Barış'ın şaşkınlık dolu gözleri bir süre Savcının yüzünde gezinmişti. "Hassiktir!"

Savcı, Barış'ın tepkisine gülmemek için dudaklarını birbirlerine bastırdığında, Barış oturmasını işaret etmişti. Savcının yanına gitmemek ya da mesaj atmamak için çok direnmişti. İki gün içerisinde Savcı ona bir mesaj bile atmadığına içten içe kırgın olsa da ayağına kadar geldiğini görünce içinin yağları erimemiş de değildi. 

Savcının, masanın önündeki siyah koltuğa oturuşunu izledikten sonra boğazını temizledi. "Buyurun Savcım, bir şey mi oldu? Neden geldiniz?" Barış'ın sesine yansıttığı resmiyet Fırat'ın hiç hoşuna gitmemişti, hem de hiç. 

Bunu belli edercesine konuştu. "Hayırdır, nerenin resmiyeti bu?" Barış içten içe gülmek istese de bunu kısa sürede bastırdı. Karşısındaki adamın kıvranışlarını izlemek hoşuna gitmişti. Artık koskoca Savcı Fırat Bulut'u ayağıma kadar getirtmedim de demezdi.

Ayrıca boşu boşuna gelmiş olamazdı, öyle değil mi? Demek ki o da düşünmüştü bazı şeyleri. Hatta açık olmaya karar vermiş bile olabilirdi. 

"Bilemem," demişti Barış, ellerini masasının üstünde birleştirdikten sonra kısaca. "Sizin bileceğiniz şey, o. Sevmez miydiniz resmiyeti?" Fırat, Barış'ın imasını gayet net anlamıştı. Bu nedenle başını yavaşça aşağı yukarı salladı. Bilirdi tabii, ama artık bilmek istemiyordu. 

Çünkü anlamlandıramadığı, adını koyamadığı tuhaf bir bağ ile karşısındaki adama çekiliyordu. Bu çekim, hiç normal değildi. Hissettikleri, arzuladıkları asla normal değildi ve bunu Barış'ta biliyordu, ikisi de aynı şeyleri hissediyorlar ve arzuluyorlardı. 

Aralarındaki tek fark ise, Barış'ın bu konularda gözünün daha kara oluşuydu. Savcı gibi düşünmezdi önünü, arkasını. Açıkça yaşardı, birisinden hoşlanırsa söylerdi. Hoşlandığı kişinin erkek olması ise kaba tabirle sikinde bile değildi. İnsanların ne düşündükleri de aynı şekilde. İlla kadınlardan mı hoşlanması gerekiyordu?

Hoşlanamıyordu işte. Günah mıydı? Umurunda değildi. Barış, zaten bir günahkâr olduğunu düşünüyordu

"O resmiyet dolu cümleler senin dudaklarının arasından güzel dökülmüyor, Barış. Yakışmıyor." Barış sırıttı. 

"Hm," dedi kaşlarını merak ve ilgiyle çatarak. Aynı zamanda vücudunu öne doğrultmuştu. Fırat böylelikle aralarındaki konunun Barış'ın cidden ilgisini çektiğini anlamıştı. Beden dili önemliydi. "Dudaklarımın arasından ne tür cümleler güzel dökülüyor, Savcım? Yakışan ne?"

Barış'ın imayla sürdürdüğü cümleleri, Fırat'ın hoşuna gitmeye başlamıştı. 

Belki de kartları ilk defa bu kadar açık oynamayı düşünüyordu, Savcı Fırat. İlk defa Savcı olduğunu düşünmek istememişti. Mantığının önüne, zar zor baskıladığı duyguları, hisleri, arzuları... adına ne derseniz deyin, geçmişti ve Fırat'ın artık baskılamaya pek niyeti yoktu.

Ama Barış'ın da bu kadar kolay affetmeye niyeti yoktu. 

"Samimi," diye söze girdi Fırat, oturduğu koltukta bacak bacak üstüne atarken. "Resmiyetten uzak, ucu açık ve imalı cümlelerin senin dudaklarının arasından çok güzel dökülüyor, Barış. Yakışıyor, kimseye yakışmadığı kadar. Sadece hiçbir erkeğe değil, aynı zamanda hiçbir kadına da yakışmadığı kadar." Fırat, Barış'ın yüzünü süzdü, gülümseyerek. "Hiçbir insana yakışmadığı kadar."

Barış, oturduğu dönen koltuğundan kalktı. Siyah takımının içine giydiği aynı renk kazağını düzeltti, Fırat'a yaklaştı. Savcının oturduğu koltuğun önündeki küçük masayı kenara itti, kendi masasının üstüne oturdu. Fırat'a o kadar yakındı ki, bacakları birbirleriyle temas eder haldeydi. 

"Duymaktan hoşlandığını düşünmüyordum," dedi Barış. Fırat ise sırıtarak başını iki yana salladı. Hoşnuttu. Hatta duyduğu hiçbir şeyden bu kadar hoşnut olduğunu hatırlamıyordu. 

"Ben gayet hoşnudum," dedi. Hemen ardından bakışları, bacağını usulca kendi bacağına değdirmeye başlayan Barış'ın bacaklarına kaydı. Yutkundu, kendisine hakim olmaya çalışarak yeniden adamın yüzüne baktı. "Yapma."

Barış sırıttı. Usulca Fırat'ın üstüne doğru eğildi. Parmakları, adamın kırmızı kravatını yavaşça gevşetmekle uğraşırken yüzleri birbirlerine oldukça yakındı. "Neyi?" diye sordu Barış, bilmezlikten gelerek. 

"Bunu." Barış, Fırat'ın söylediklerinin ilerisine gitmek istiyordu. Yüzünü adamın yüzüne yaklaştırdı ve alev gibi sıcak olan dudaklarını, usulca Savcının dudaklarına sürttü. Öylesine çıldırtıcı bir yavaşlıkta yapmıştı ki bunu, Fırat'a yaşadığı öpüşmelerinin hepsinden daha büyük bir zevk ve keyif vermişti. 

Fırat, Barış'ı kolundan kavrayıp kucağına çekeceği sırada Barış her ne kadar istekli olsa da bunu baskılamış ve hızla ayağa kalkmıştı. "Benim on dakikaya toplantım var, önemli bir şey yoksa gitseniz iyi olacak."

Fırat, Barış'ın yapmak istediğini gayet iyi anlıyordu. Engel olmadı, ama işleri zorlaştırmayı severdi. Kendisi de ayağa kalktı. Barış'ın dudaklarında orta parmağını gezdirdikten sonra gözlerinin içerisinde bakarak dudaklarının arasına götürüp parmağını emdiğinde, Barış yutkunmakla yetinmişti.

Fırat ise Barış'ın afalladığını anladığında sırıtmış, istediğine ulaşmıştı. Odadan çıkıp gitmeden söylediği tek şey ise, "Kolay gelsin," olmuştu.

Artık hiçbir şey ikisi için de kolay olmayacaktı.

garden of wounded souls / fırbarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin