eight

1.5K 133 45
                                    

dünkü bölüm sonu beni motive etti, buyurun efendim! lütfen yıldıza basmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın! iyi okumalarrr <3

Barış, Fırat'la balkonda geçirdiği güzel akşamdan sonra mışıl mışıl uyumuştu. Asla inkar etmemişti erkeklerden hoşlandığını. Çünkü bu inkar edilecek bir şey değildi, neysen oydun. İlla karşı cinsinden hoşlanman seni aşık ya da günahsız yapmazdı.

Öldürmüyordu, istismar etmiyordu, fiziki ya da psikolojik şiddet uygulamıyordu. Sadece hemcinsini seviyordu. Bu, günah mıydı?

Yutkundu, kendi kendine başını olumsuz anlamda salladı. Olamazdı. Günah olamazdı işte. 

Karşısında uyuyan savcıya baktı. Nasıl olmuştu, inanın kendisi de anlayamamıştı. Gece uyku tutmadığından ve günün hiç davası olmamasından kaynaklı içi geçmiş, öğle arasına doğru başı masasına yaslı bir şekilde uyuyakalmıştı. 

Barış ise onu bu halde görünce istemsizce gülümsemişti. Ceketini çıkarmış, savcının başının altına yastık yapmıştı ki boynu tutulmasın. Onun zarar görmesini içten içe istemiyordu. Başta adamı yalnızca arzulasa da bir çift okyanus göz çok şey değiştirmişti. 

Barış, hayatında ilk defa yaşadığını hissediyordu ve bu his için sürekli savcıyı yanında tutmak istiyordu.

Bunu bencillik olarak adlandırabilirlerdi, ama Barış'ın umurunda bile değildi. Umurunda olan tek şey, Savcıyı kaybetmemekti.

Mesela, ona çocukluğunu anlatmak istemişti. Nasıl zorluklar çektiğini, yaşayamadığı için büyümek yerine hep çocuk kaldığını.

Evet, belki Fırat çözüm bulamazdı bunlara, ama bir sarılsa Barış'ın dünyası değişirdi.

"Uyuyuşa bak, ısırmalık." Kendi kendine sırıttı Barış. Uyuyan Savcıyı gülümseyerek izlemeye başladı. 

Normal şartlar altında daima kuşkucu, sert, bir o kadar da mesafeli bakan okyanusları kapalıydı. Sanki Barış'ın yaşadığı gökyüzü, Fırat'ın gözlerinin mavisiydi ve kapalı kalınca kendisi de karanlıkta kalmıştı. 

Saçları kafasını ara sıra oynattığından hafif dağılmıştı, Barış'a göre böyle daha güzeldi. Evet, Savcı Fırat Bulut'un apayrı bir hali vardı ama bu halini herkes görebiliyordu. Katibi, diğer savcılar, adliyedekiler ve dışarıdakiler. Barış'ın istediği bu değildi.

Barış'ın istediği, Fırat'ın uyuduğu andaki halini görmekti. Gülümseyen halini, mutlu halini, üzgün halini, hatta yaralı halini... Onu, Savcı Fırat Bulut yapan halleri görmek, gerekirse kendi yaralarını siktir edip sarmak istiyordu. 

Bilmiyordu, ne ara böyle bir duruma düştüğünü. Tek bildiği kimseden görmediği ilgiyi ve alakayı, bahçede uzandıkları gece Savcı'nın gözlerinde ve sözlerinde bulmasıydı.

Elini havaya kaldırdı. Savcının yüzüne yaklaştırdı, içini saran garip hisle birlikte baş parmağını tenine değdirdi. Yanağını usulca okşadığında ister istemez gülümsedi. İçini saran his, huzurdu. Fırat Bulut'un tenine değmek huzurlu, güzel hissettirmişti. 

Hayatında ilk defa böylesine masum hisler yaşamasına şaşırmadan edemiyordu. Parmağını, onu uyandırmamaya özen göstererek saçlarına doğru çıkardı. Savcının görünüme tezattı saçları, yumuşacıktı. 

Biraz saçlarıyla oynadı. Bu sırada Savcının kıpırdanmasıyla hızla geri çekildi. Oturduğu siyah, deri koltukta yayvan bir şekilde yayıldı. Fırat, gözlerini aralayıp kaşlarını çattığında hızla duruşunu düzeltmiş ve bir masanın üstündeki cekete, bir de sırıtarak kendisini izleyen Barış'a bakmıştı. 

"Sen ne zamandır buradasın?" Barış sırıttı. 

"Devletin Savcısının yanına gelmişiz, yirmi dakikadır uyanmasını bekliyoruz!" dedi sitemkâr bir sesle. Aynı zamanda kol saatini göstermişti, zamandan haberdar edebilmek amacıyla.

Fırat, sahteden gülümsedi. Barış'ın olduğunu anladığı ceketi işaret etti. "Başımın altına ceket koyacağına uyandırsaydın o zaman." Barış ise bu lafın altında asla kalmayacağından ceketini sertçe çekip aldı. "İnsan olan teşekkür eder, teşekkür!"

Fırat sırıttı. Barış'ın bu halleri onu güldürüyor, keyif veriyordu. Şu dünya üzerindeki hiçbir şey, Barış'la oynamak kadar zevk vermemişti Fırat'a. 

"Teşekkür ederim, ama uyandırsaydın keşke." Barış sırıttı. 

"Şaşkınlıktan kendime gelemedim ki... Birisi dese Yüce Savcı Fırat Bulut'un yanına gideceksin ama o iş başında uyuyor olacak, siksen inanmazdım biliyor musun?" Fırat'ın gözlerindeki tehlikeli karartıyı gördüğünde ileri gitmemek için hiçbir sebep bulamadı. 

"Gerçi bir düşünürdüm, performansın iyiyse de inanabilirdim." Fırat, sırıttı. Aklına gelen sahneleri umursamamaya çalışarak gömleğinin kol kısımlarını düzeltmeye başladı. Göz ucuyla da Barış'a bakmayı ihmal etmemişti. 

"Benim performansı bırak istersen de bir kendi performansına bak. Bu kadar seks düşünmek hiç iyi değil." Barış, başını olumsuz anlamda sallarken kıkırdadı. "Bir kere performansınızı göreyim, söz düşünmem Savcım."

Barış'ın büzdüğü dudaklarına baktı Fırat. O an vahşileşmek, garip bir dürtüyle Barış'ı, düzensizliğe tahammül edemediği masasına yatırıp her yeri bozmak, karıştırmak ve kirletmek istedi. Ama yapmadı, yapamadı. Adliyede olduğunu kendisine hatırlatırken kenarda duran suyunu alıp birkaç yudum içti.

"Neden geldin, Barış?" Sesini meraktan uzak tutmaya çalışsa da pek başarılı olamamıştı, çünkü adamın neden geldiğini içten içe büyük bir dürtüyle merak ediyordu. Artık duygularını baskılayamaz olması sinirlerini bozuyordu. Barış ise bu durumdan pekâlâ memnundu.

Barış, açık olmak istedi. "Sizi görmek için." Fırat ise afalladı. Böyle açık bir itiraf duymayı beklemiyordu, hem de hiç. Geçerken uğradım klişesine bile kendisini hazırlamışken aniden adamın doğruları söylemesiyle tüm dengesi altüst olmuştu. 

O, alışkındı itiraflara. Konu kendisine gelene dek. 

"Geldin, yeterince de gördün. Yeterince zaman kaybettim zaten, git ki işimi yapabileyim." Barış bozulsa da belli etmedi, ama bu lafların üstüne Savcıyla kalmak istemedi. Şaşırdığını ve afalladığını anlasa da onu aşağılar gibi konuşup hissettiklerini baskılaması sinirini bozmuştu.

Kapıyı sertçe vurarak çıkmadan önce, Fırat'ı işine konsantre edemeyecek sözlerini söyledi. 

"Baskıladığın o arzu dolu tarafını görebiliyorum, ama böyle davranmaya devam edersen yalnız kalacaksın. Mesleğin bir gün seni bırakacak, bunu unutma."

garden of wounded souls / fırbarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin