Seventeen

13 3 0
                                    

Yazarın dilinden:

Jungkook kendi evinde ölü bulunmuştu. Bu 35 yaşlarındaki adam herkes tarafından paranoyak bir ölü olarak bilindi. Evinde 5 sene önce ölü bulunan bir adamın tonlarca fotoğrafı, binlerce o adama yazılan mektuplar, ve binlerce psikiyatrist ilaçları vardı.

Jungkook halk ağzında, 19 yaşlarında yaşadığı bir trafik kazası sonucu oluşan travma, hafıza kaybı, kişi bozukluğu, belgeli deli teşhisi ve tonla psikolojik rahatsızlığı olan bir alkolik adam olarak bilindi. Tonla dedikodusu çıkmış ölü ve güzel olan bu adamın gördükleri hiçbir şey yalan değildi. Ona göre Jimin'i vardı. Ona göre kızı saydığı Yoora vardı. Ona göre bir cennet vardı ve bu cennet Jimin denilen adamın yanıydı.

Jungkook, Jimin in ölüm haberini televizyonda görmüştü ve birden yanağından yaşlar süzülmeye başlamıştı. İlk başlarda anlamamıştı ama sonrasında reankarneyi araştırmaya başlamıştı. Çokca meditasyon yapmış ve eskiye gitmeye çalışmıştı. Hatırlıyordu. Jiminin  önceki hayatındaki meleği olduğunu. O gün belki de asırlar önceki sevgilisini bulmuştu ama bulduğu gün onu kaybettiği gün olmuştu.

Jiminin kendini asmış olduğu bir gerçekti ne kadar Jungkookun şuan ki öldüğü zamanlarda trafik kazasında ölse bile.

Jungkookun yaşamış olduğu trafik kazası, Jiminin öldüğü gün ile aynıydı.

Evet kader ikilinin asırlar sonra karşılaşmasından sonra o gün ikiliyi ayırmıştı.

Jungkookun yaşadığı travma ve hafıza kaybı trafik kazasından değildi. Kaza gerçekleştiği zaman Jiminle göz göze gelişi, onu o an hatırlaması ve Jiminin "Jungkook seni ölümüne özledim" deyişiydi.

Evet Jimin asla unutmamıştı. Asırlar önce verilen sözü Jimin unutmamıştı. Birbirlerine söz vermişlerdi. Jungkook sözü tutmamıştı. Evren unutturmuştu Jimin'i ona. Sonrasında birleştirip ayırmıştı tekrardan.

Jungkookun tüm bunları yaşamasının nedeni Jimini unutması gibi gözükse de ne Jungkookun suçu vardı ne de Jiminin.

Herşey evrenin kendini eğlendirmesi için kurulmuş bir oyundu.

Jungkookun Yoora diye bir çocuğu evlat edindiğini sanması evrene komik gelmişti.
Jungkookun Jimini hergün sayıklaması, bitmeyen kabusları, durmayan göz yaşları, durduramadığı kendine zarar verişleri.. Hepsi bir oyundu. Evrenin eğlenebilmesi için.

Evren acımasızdır. En çok sevdiği oyun böyle temiz insanların kalplerini ve hayatlarını karartmasıydı. En çok sevdiği şey acıydı. En sevdiği su göz yaşı, en sevdiği yemek kalp kırıntılarıydı. Evren bir şeytandı. Ve iyiler bu şeytanın ızdırabını çekmek zorunda değildi. Ancak evrenin yasaları böyle işlerdi. Yaşam masallardaki gibi değildi. Kötüler kazanır, iyiler kaybederdi.

Jungkook ve Jimin kaybetmişti bu büyük oyuna. Haberleri bile yokken bir oyundalardı. Kaderleri kumar masasına yatırılmış bir oyun gibiydi. Yönetici evren asla bir şans tanımıyordu.

Bu yüzden bazıları evreni sevmez. Haksız bulur. Nefretleri öyle güçlüdür ki bir gün gelecektir evrenin oyununu alt üst edeceklerdir.

ShHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin