Bölüm 16 ''Çeyrek Altın"

284 21 17
                                    

Selaaaaam zenginleriim  .s Hiç uzatmadan hikayeye geçmek istiyorum. Bölüm geç geldiği için gerçekten çok özür dilerim. Ama çok sevgili abiciğim evlendi -öküz ben zayıflamadan nişan yaptı- o yüzden yazamadım. Nese hadi bölüme geçelim.

Multimedya da bizimkiler.

:Dd

Ayağımdaki sitilettolar (cahilliğin elli tonu kb.) yürümemi engellemeye başladığından beri, kafamdaki simler yüzüme dökülüp, on kilo makyaj yaptığımdan beri iyi değilim. Yüzüm nişan tepsisi gibi parıldıyor ayrıca saçıma taktıkları tel tokalar beni çileden çıkarıyordu. Kuaförde o kadar sıkılmıştım ki kaç tane toka taktı diye saymıştım. Yani anlayacağınız bu tokalarla küçük bir kuaför dükkanı açabilir ve çöpçü olmak yerine kuaförcü olabilirim.

Oysaki bugüne çok mutlu başlamıştım. Üzerimde abimin ve Melike'nin evlenmesinin verdiği mutluluk vardı. Ama bu mutluluk yaklaşık iki saniye sürdü. Yani uyanıp saatin daha sabahın altısı olduğunu gördüğüm zamana kadar.

Daha sonra her zamanki gibi hayata lanetlerimi saydırmış ve beni Bülent Ersoy'a çevirmelerine izin vermiştim.

Onlar yetmiyormuş gibi gelin ve damat hala salona gelmemişti. Hala neyi bekliyorlardı bilmiyorum ama eğer hemen gelmezlerse sağımda oturan teyzenin gideceğini hissedebiliyorum. Hemde altın takmadan.

Bana öyle bakmayın.

Çeyrek altın çeyrek altındır.

Birden salon karardı ve içerisi efsanevi olan ilk dans müziği ile doldu.

İlanı aşk ediyoruuuuummm
Benimle evlenir misiiiiinnn???
Beraber yaşlanmayaaaaaaa
Bir kalemle söz verir misiiiiinnn??
Dırırırırıııım

Abim ile Melike salona giriş yaparken arkalarından gelenlerin olduğunu gördüm. Ama bu gelenlerde gelinlik ve damatlık giyiyorlardı. Tam bunları klonlamışlar canını seven kaçsın diye bağırıp teyzenin elindeki altını alıp kaçacakken arkadan gelenlerin Yağmur ve Deniz olduğunu gördüm.

Derin bir nefes alıp yerime oturdum. Bugünde uzaylılar beni kaçırmadı ane.

Bir dk.

Yağmur?

Deniz?

Gelinlik?

Damatlık?

Yağmur'un elinde kedi?

Teyzenin elinden düşen çeyrek altın?

Bunlar hep çikolatanın dibini sıyırmadığım için oluyor arkadaşlar. Boşuna demiyorlar nimeti çöpe atmayın diye. Özür dilerim seni, eridiğin için yemediğim çok sevgili BİM'den aldığım elli kuruşluk çikolata.

Sonunda düğünün bitmesine az bir zaman kalmıştı ve takı töreni başlamak üzereydi. Benim bu zamana kadar nasıl ağlamadan durabildiğimi soracak olursanız anlatayım.

Yağmur'un kedisi, Deniz daha ne olduğunu anlayamadan, elinden kurtulup yere atladı ve ortalığın ağzına etti.

Hayır, ''Çocukları pistten alalım.'' diyen müzisyeni tırmıklarsın anlarım ama benim çeyrek altın takacak teyzemden ne istedin? Çok sevgili gönlü zengin teyzemi yere düşürmüş ve üzerinden atlamıştı. Ben de koşarak teyzenin yanına gidip altınını elinden alıp ben bunu abime veririm demiştim.

Teyzeyi bir daha görmedim. Sanırım şu anda kendine bir acil servis falan arıyordur. Kuduz falan olmasın yazık.

Her zaman paradan daha önemli şeylerin olduğuna inanmışımdır. Mesela, altın, gümüş veya kredi kartı. Bu yüzden takı töreninin en başına geçmiş ve gelen gidenin neler taktığına bakıyordum. Birinci sınıfta emekliye ayrılan beynim ve tüm matematik yeteneğimi kullanarak ne kadar para olduğunu sayarken, aslında buralarda harcandığımı düşündüm. 

Çikolata SavaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin