2. Bölüm

46 4 3
                                    

Dudaklarını öpmeye çalışan kadını iterek başını yana çevirdi Buğra. Onunla birlikte oluyor olabilirdi ama öpüşmek özel bir şeydi ona göre. Sevdiği birisiyle yaşamak isteyeceği kadar özel. Gerçi bu konudaki ümidini kesmişti. Yıllar içinde geçen zaman ona, kendinden başka kimseyi sevmemeyi öğretmişti.

" Bir daha ne zaman görüşürüz tatlım? "

Yüzünü buruşturdu Buğra. Samimi sözcüklerden de nefret ediyordu bu durumlarda. Sadece adını söylemesi yeterliydi. Neden basit sevgi sözcükleri kullanıyorlardı ki? Bu şekilde etkilenmenin yanından bile geçmiyordu Buğra.

Teklifini kabul etmesi için dua ettiği kadını düşündü. Kadın en başta ondan etkilenmiş gözükse de sonradan teklifinj duyunca bir anda uzaklaşmıştı ondan genç kadın. Kadından etkilendiğini inkar etmiyordu. Kadını görür görmez beğenmişti. Üstelik kadının bir çocuğu vardı. Bazı kadınlar çocukları olduktan sonra bozulurdu, oysa bu kadının güzelliğinde en ufak bir eksilme olmamıştı. Belki de olmuştu, eskiden daha güzel olması belki de mümkündü.

" Tatlım sen iyi misin? " derken elini omzuna koyan kadından kurtularak ayağa kalktı. Sonra da kadına dönerek kadının canını yakan ancak kendisinin umrunda olmayan cümleleri söyledi.

" Güzel kızsın. Ancak sevgilim değilsin. Dün gece güzeldi, eğlendik, bitti. Şimdi bu kapıdan çıkacağım ve sende beni unutacaksın. "

Genç kadının dudakları titremeye başladı. Bazı erkeklerin aksine annesi hariç ağlayan hiçbir kadından etkilenmiyordu. Bu onu duygusuz yapıyorsa, varsın olsundu. Sanki az önce onu öpmeye çalışan kadın o değilmiş gibi yatağın üstündeki yastıklardan birini Buğra'ya fırlattı kadın. Adını dahi hatırlamıyordu kadının. Evet artık kendisi bile duygusuz olduğunu düşünüyordu. Bir kadın değil de erkek olduğuna tekrar şükretti.
***
Gözlerini kapadı Hazal. Kabul ettiği teklifi ne kadar düşünmemeye çalışsa da adamın yüzü düşüncelerinin arasına sızıyordu. Oğlu olmasa bu teklifi asla kabul etmezdi ama kabul etmek zorunda kalmıştı. Oğlunun o babasını soran çaresiz yüz ifadesine dayanamamıştı. Zaten her şeyi onun için yaşamıyor muydu? Varsın bu teklifte onun için kabul edilmiş olsundu. Ama bu adamın yüzünün daima düşüncelerine sızmasına engel değildi. Kafasının altındaki yastıkla yüzünü kapadı. Kendisini boğarak öldürmek istiyordu.
" Anne ben geldim. " Oğlunun sesini duyunca kafasını yastığın altından çıkardı. Oğlu tek eliyle gözünü kaşıyor diğer elinde de o yanından ayırmak istemediği yastığını tutuyordu. Çift kişilik yatakta yana kayarak oğluna yer açtı. Tibet küçük adımlarla yanına geldi ve yatağa tırmandı. Annesinin göğsüne yerleşince gözlerini kapadı. Hazal oğlunun geceleri yanına gelmesini seviyordu. Oğlunun güven kaynağı olduğunu bilmek güzeldi. Burnunu oğlunun kafasına yasladı ve kokusunu içine çekti. Uyumak için ihtiyacı olan şeyi sonunda bulmuştu.
(***)
Hazal'ın elleri titriyordu. Patronu şu anda karşısında duruyor ve üzerindeki kiyafetleri beğeni dolu gözlerle izliyordu. Üzerinde siyah bir tişört ve onun altında da mini kot eteği vardı. Adamın gözleri bacaklarına kayınca yanaklarının ısısı arttı ve kızardı. Ama bu utançtan değil sinirden kaynaklı bir kızarmaydı. Adam hangi cüretle böyle utanmazca bakabiliyordu? Eteğini aşağıya doğru çekiştirerek adamın bakışlarının farkında olduğunu belli etmeye çalıştı. Sonunda adam gözlerini onun gözlerine çevirerek rahat bir nefes almasını sağlamıştı.
" Fiziğin güzel, " dediğinde adama alaycı bir bakış attı. Adamın eline koz vermiş olması zaferle gülümsemesine sebep olmuştu.
" Elbette. Ben bir mankenim. " Eliyle önüne düşen saçlarını geriye atarken fazlasıyla seksi göründüğünün farkındaydı. Adamın hayran hayran ona bakması ona tuhaf bir zevk veriyordu.
" Diğer mankenlerden farklı bir güzelliğin var. Dolgun dudakların, minik burnun, o güzelim gözlerin, elmacık kemiklerin. Her şeyin orantılı. Güzelliği tanımlamamı isteseler, seni gösteririm. "
Bunları sesli olarak söylemiş miydi? Yanaklarına yayılan ısıdan kızardığını anlayabiliyordu. Bakışlarını kaçırmamak için kendini zor tuttu. Oysa güzel olduğunu biliyordu. Manken olduğundan bu gibi iltifatlara alışkındı. Ama bu adam onu utandırıyordu.
" Teşekkür ederim. İltifatları es geçip konuya dönelim artık. "
Adamın kaşlarını çattığını gördüğünde yerinde doğruldu. Onu kızdırmış mıydı?
" İltifat kabul edemiyor musun? "
Neden bu kadar sorguluyordu? Her şeyi öylece kabul etse olmaz mıydı? Adamdan etkilendiğini belli etmemek için deli gibi çabalıyordu.
" Artık konuya dönebilir miyiz? "
Dudağını diliyle ıslattıktan sonra gülümsedi. O kadar yakışıklı olmuştu ki nefesi kesildi. Adamın her şeyin farkında olduğundan emindi. Kendinden emin duruşu bunu belli ediyordu.
" Dönelim bakalım. O zaman direk konuya dalıyorum. Pazar günü boş musun? "
Gözlerini devirdi. Patronu oydu. Pazar günü işi olup olmaması zaten ona bağlıydı. Neden bunu soruyordu ki?
" Eğer bir sorun çıkmazsa, evet. " dedi sabırla. Adamın bıyık altından güldüğünü görür gibi olmuştu.
" Bizim aile yemeğimiz var. O yemeğe elinde çocuğunla geleceksin. Çocuğun benden olduğunu söyleyeceksin. "
Bu sözler gerilmesine sebep oldu. Oğluyla o insanların arasına pat diye girmesi doğru değildi. Bu oğlunun psikolojisine zarar verirdi. Kabul etmesi mümkün değildi.
" Tibetle gelmem. Önce onu buna hazırlamam gerekiyor. Tek başıma gelirim. "
Adamın itiraz edeceğini anlayınca kararlı bakışlarını adama sabitledi. Sonra adamın bakışlarının yumuşadığını gördü. Buna anlam veremeden adam " Oğlunu bu kadar düşünmen çok güzel. Bana annemi hatırlattın, " dediğinde gururlandı. Bu hayatında aldığı en güzel iltifattı. Daha önce kimse onu annesine benzetmemişti. Dudaklarına yerleşen gülümsemeye engel olamamıştı.
" Teşekkür ederim. Ama oğlumu gerçekten getiremem. "
Adamın tekrar itiraz etmesini bekledi ama beklediği şey gerçekleşmedi. Adam bu dediğini hafif bir baş onayıyla kabul ettiğini belli etmişti. Konuyu konuştuklarına göre daha fazla burada oturmasının anlamı yoktu. Ayağa kalktı ve kıyafetini düzeltti. Adamında onunla birlikte ayaklandığını göz ucuyla görmüştü. Kibar bir adam mıydı? Bu onu oldukça şaşırtmıştı.
" Bebeğinin babası kim? Neden sizinle birlikte değil. "
Kibar olduğunu mu düşünmüştü? Değildi. Hadsizin biriydi. Ona bunu sormaya nasıl cürret ederdi? Kim olduğunu sanıyordu. O unutmaya çalıştıkça bunun hatırkatılmasından nefret ediyordu. Soruya cevap vermeyi reddederek saçlarına bir çeki düzen verdi. Adamın sabırsızlandığını anlayabiliyordu.
" Cevap vermeyecek misin? " diye sorduğunda kaşlarını çattı ve pat diye " Seni ilgilendirmez, " diye yanıtladı onu. Bu sefer kaşlarını çatan adam olmuştu. Birkaç adımda Hazal'ın yanına gelerek tam dibinde durdu. Konuşmak için fazlasıyla yakın, öpmek için fazlasıyla uzaktı. Kafasını biraz geriye atıp gözlerini adamın gözleriyle buluşturdu. Gözlerinin rengi o kadar hoş bir renkti ki! Yakından daha fazla belli oluyordu güzelliği.
" Ne istiyorsun? " Fısıldamıştı. Adamın bu kadar yakınında olması sesinin kısılmasına sebep olmuştu. Adamın bakışları yutkunduğu anda inen boğazına değince duraksadı. Adamın bu kadar yakında olupta boğazına bakması garipti.
" Ne istediğimden emin değilim. Ama fazlasıyla ilgimi çekiyorsun. Baktıkça bakasım geliyor. "
Bunları söylerken bakışları boğazından yüzüne çıkmıştı. Gülümsedi. Aynı anda adamın dudaklarına doğru eğildiğini görünce geriye çekildi. Adamın şaşkın bakışlarına alaycı bakışlarıyla yanıt verdi.
" Bu iltifatlarınızı onlara kanacak insanlarda kullanın. Öpmek için bu yöntemi kullanmanız zavallıca. "
Adamın duyduklarıyla gözleri irileşti. Hemen ardından gözleri sinirle kısıldı. O hareket edemeden Hazal'ın yüzüne düşen saçını usta bir hareketle arkasına atıvermişti.
" Öpmek istediğim zaman iltifat etmem. Direk öperim. Ama bazı güzellikler vardır. Söylenmesi gerekir. Saygıdan. Anlatabiliyor muyum? "
Sonrada onun şaşkın bakışlarına sırıtarak bakmıştı. Cevap vermek için ağzını açtığı anda adam arkasını dönerek " Çıkabilirsin, " dedi. Hazal'ın o anda şaşkınlıktan neredeyse çenesi düşüyordu. Adam dengesizdi! Bir anı bir anını tutmuyordu. Bu anın intikamını alacakti. Kendisini tanıyordu. Bundan emin olarak, ayaklarını çarpa çarpa odadan çıktı.

Merhaba! Yeni bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yoruma alabilirim! İyi gecelerr ❤😙

MASKENİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin