İLK GÜN

184 8 0
                                    

Buketle yolculuğumuz 'let me take another selfie' modunda giderken kamp alanına gelmemizle buketle kendimize çeki düzen verip servisten indik.Kamp yerinde küçük ,hepsi farklı renkte olan şirin evler ve ağaçların imkan verdiğince  olmadığı yerlerdede tek tük banklar vardı.Buketle bavullarımızı alıp kampın büyük kapısından içeri girip girişteki klübeden buketle bana ayırtılan evin anahtarını alıp yürümeye başladık. Buketle bi yandan evi ararken diğer yandanda okuldan olmayan insanların bi kısmıyla ilgili bol kahkahalı yorumlar yapıyorduk.

''Buse şu yürüyen karizmayı görüyo musun? galiba etkilendim'' buket'in eliyle gösterdiği tarafa kafamı çevirmemle ani bi şok yaşaşıp gözlerimi kapatıp tekrar açtım.koca göbekli kel bi amca büyük bi ağacın altına oturmuş elinde sigarasıyla çok cool göründüğünü zannediyodu. ''kesinlikle buket tam senlik'' dememle koluma yediğim cimcikle buketi dediklerine pişman etmem zılgıt çekip halay çekme isteği uyandırsada kahkaha atmakla yetindim.Buketin bana eşlik etmesiyle daha çok anırmış gibi olsakta en sonunda sakinleştik.Kamp yerindeki evlerin rakamlarını takip ederek 8 rakamını gördüğümüz eve dalcakken yan taraftaki evde hafif ağlama sesi duymamla olduğum yerde durdum.Başka sesin gelmeyişiyle buketi takip ederken ''sus dedim sana!'' diye tanımadığım bi ses konuşunca merakıma yenik düşerek elimdeki bavulu kapıyı açmakta olan buket'in yanına bırakıp sesin geldiği yöne doğru usul usul gitmeye başladım.'Neden tek bir insan yok burda' diye düşünürken ''yeter lan karı gibi ağlayıp durma karşımda!'' diye bağıran aynı sesi duymamla sesin evden gelmediğini anladım.Eve doğru gidip duvarın kenarından diğer tarafına bakmamla kendinden bikaç santim kısa bi çocuğu-ki çocuk dediğim benimle yaşıt veya benden büyüktür-duvara yapıştırıp koluyla boğazını sıkan-buda galiba benden bir yaş falan büyüktür- ''ben sana ondan uzak durcaksın demedimmi lan şerefsiz''derken çocuğun suratının morarması sanırım aşırı güç kullandığının belirtisiydi.Ağlayan çocuk daha çok morarmaya başlayınca çocuğun boğazını sıkanda pis bi sırıtış atıp kafasını bana çevirince gördüğüm o karanlık bakışlar altında vücudumu saran korkuyla hemen kafamı geri çekip koşarak kendi evime gittim.Kapıyı sert ve hızlı bi şekilde yumruklarken arkamdan gelen ''dur bakalım sen'' diye birinin bana bağırmasıyla kapının açılıp kendimi içeri nasıl attığımı bilmiyorum.Olayın şokuyla buket'in ''Buse neyin var..buse iyi misin?..kızım korkutmasana beni...''gibi dediği cümleleri duymamazlıktan gelip kendimi banyoya atıp kapıyı kilitleyip suyu açtım.Buketde beni az çok tanımış olcakki bişeyi anlatmak istemezsem cevap vermediğimi ve vermicemi anlayıp daha çok üstelemedi.

Banyoda suyun vücudumla dans etmesi ve olayın şokunu üzerimden atmamla duvardaki bornozu elime alıp üzerime geçirdim.Aynada kendime bakıp kıpkırmızı bi surat ve akmış bir makyaj görmek beni hüzünlendirsede yol yorgunluğu ve bugün yaşadığım maceranın beni fazlasıyla yıprattığını anlayıp banyodan çıkıp daha önceden farkında olmadığım evi incelemeye başladım.küçük olduğu için kapının girişinde duvara monteli bi televizyon ,karşısında üçlü beyaz deri koltuk ortalarında beyaz bi masa ve üzerindeki tablet sevinç çığlığı atmak isttetdirsede onu bile yapamicamı anlayıp yatakların olduğu köşeye gittim.Buketin burda olmaması beni biraz endişelendirmedi değil.Ama uykum endişemden daha ağır geldiği için yatağa zıplayıp uykunun beni esir almasına izin verdim.

İnşallah yarın ilk günümden daha güzel geçer...

KUSURSUZ SERSERİ(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin