0.3

231 24 153
                                    

(Normalde yarın atıyodum bölümü ama kıyamadım size ;)

(Normalde yarın atıyodum bölümü ama kıyamadım size ;)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İyi Okumalar

Yoğun bir sessizlik bütün evi esir alırken yaptığım şey öylece oturmak ve karşımda ki bedenden bakışlarımı bir an olsun ayırmamaktı. Öğrendiği şey, bana olduğu gibi ona da ağır gelmiş olacak ki o andan beridir ağzını bıçak açmıyor, sadece öylece yere bakmaktan ileriye gitmiyordu.

Gerçekten, hayatım boyunca bir çok şeyi fütursuzca yapmıştım, hiç bir şeyden de kolay kolay korktuğum olmazdı ancak bahsi geçen şey; kabul edilmezse eğer belki de hayatı belirsiz olan bir şeydi. Bizim bebeğimizdi.

"Eee, yok mu bir hayırlı olsun? Ha JaeMin?" Donghyuck büyük bir ihtimalle ortamı yumuşatmak için konuştuğunda iç çektim. Başkasının değil, onun bir şeyler demesine ihtiyacım vardı ve o lanet olası çenesini açıp da tek bir kelime bile söylemiyordu.

"Ne diyeyim amına koyayım? Hayırlı olsun, iyi koymuşsun, on ikiden vurmuşsun mu diyeyim?" Rany hiç acımadan onun ağzına elinin tersi ile geçirdiğinde gülmek istedim. Gerçekten, artık bir şeyleri düşünmek yerine tıpkı eskisi gibi gülmek istedim ancak bu şu anlık mümkün gibi durmuyordu.

"Ben kırmadan önce o çeneni kapat, yoksa zotkayı çekene geçirmekten geri durmam göt beyinli." dizlerimi kendime çekip etrafına kollarımı doladığımda sonunda bakışlarını yerden ayırdı ve bana baktı. Yutkundum sertçe, ikimizin gerçekten bir bebeği olacaktı. Hayal değildi ya da bir düşünce değildi. Ansızın, hiç beklemediğimiz bir anda ve gelecekte ne olacağı bile belli değilken koskoca bir figür gibi belirmişti.

"Ne..ne zamandan beridir biliyorsun?" ilk sorduğu soru bu olduğunda sakince "iki gündür," diye cevap verdim. Jeno ise ellerini saçlarından geçirip öylece bekledi bir kaç saniye. Onunda aklı karışıktı, öyle de olacaktı zaten biliyordum. O basit bir şeyi yaparken bile üstüne dakikalarca düşünen bir insandı. Şu an düşündüğü şey ise bir bebekti.

"Çok gerginim," Haneul tırnaklarını kemirirken fısıldarcasına konuştuğunda dönüp ona baktım. Doyoung o tırnaklarını daha fazla yemesin diye ellerini tutup kendi elleri arasına hapsederken Haneul ise homurdanıyordu.

"Ne diyeceğimi bilemiyorum, gerçekten..ben," Jeno bir anda ayağa kalkıp bir o yana bir bu yana yürümeye başladığında yanımda oturan Donghyuck'un omzuna koydum başını. Ortamın ciddi olduğunu anlamış olacak ki o bile bir şey demiyordu.

"Düşünmeme izin ver," bana döndü sonra, gözlerimin içine baktı. O an içimin endişe ile dolduğunu hisseder oldum. Ben onu bakışlarından anlardım, kabul etmeyecekti. "Düşünmem gerek," dış kapıya doğru ilerlerken bir anda ayağa fırlayan Rany ile olduğum yerde doğruldum.

"Bana bak orospu çocuğu," Jeno'yu kolundan tutup kendine çevirdiğinde suratına geçirdiği tokat ile şaşkınlıkla ağzımdan tuhaf bir ses çıktı. "Ne demek düşünmem lazım lan? Pazardan meyve mi alıyorsun ne düşünmesi!" ayağa kalkıp yanlarına gitmek istedim ama Donghyuck kolumdan tutup beni durdurdu. "Bırak," dedi fısıldayarak, "o yapmasa başka kimse yapamaz."

young life° lee jenoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin