"Kendimi Bulacağım"

10 5 2
                                    

-2 Gün Sonra-

Okul koridorunda yürürken yanıma Koray geldi, "Merhaba Zeynep,"

"Merhaba Koray, nasılsın?" Koray bana gülümseyerek "İyiyim. Ee bugün 2. ders yani şimdi ki derste aşağı salonda grubumuzla ufak bir konser alıştırması yapacağız hocalar ve tüm sınıf olacak belki birkaç sınıf daha olur sende izlemek ister misin?"

Acaba gitmelimiydim eğer gitmezsem tek başıma sıkılırdım bu yüzden gidecektim. 

"Evet izleyeceğim tabi ki" Koray gülümsedi "Tamamdır o zaman görüşürüz"

Ders zili çalmıştı bile çok vakit kaybetmeden aşağı salona indim herkes orada toplanmıştı bende önlere bir yere geçtim ve beklemeye başladım ardından elinde klas bir gitar olan kumral saçları ve bana bakan ela gözleri ile Meriç bana bakıyordu, tam o sırada arkadan bateri sesleri geldi Koray betiri mi çalıyordu, bu harika sanırım güzel bir şarkı olacaktı. Meriç elinde ki gitarı ile mikrofona bir adım yaklaştı arkadan biraz müzik çaldıktan sonra büyüleyici bir ses tonu ile karşılaştım...

"Ne kadar şarkı varsa koyup bavula,

Koşturdum hep durmadan ordan oraya.

Yok artık zamanımız 

bak kaldık yine yalnız.."


Etrafta ki insanların söylediğine göre şarkıyı kendisi bestelemiş ve gerçekten bu mükemmel bir şarkıya benziyor yani öyle umuyorum

"Kalktım baktım gecenin üçündeymişim, 

ben nasıl bir adamım hiç sevilmemişim.

İstanbul 'dan gitmeyi hep denemişim de

sen aklıma gelince geri gelmişim."


Şarkı çok güzeldi onun sesi de öyle, sesi aynı bir melodi kadar kusursuzdu. Onlar çalarken ben ise sadece sessizce dinliyordum Oğuz, Koray, Mert ve Meriç dördü de fazlasıyla vurgululardı kusursuz çalıyorlardı ve Meriç, o kusursuz söylüyordu.                                                                                                    Alıştırmaları bitmişti koridorda dolaşıyordum yine tek başıma, birden yanıma Oğuz geldi "Merhaba Zeynep, Meriç nerede biliyor musun?" yüzüne şaşkınca baktım "hayır görmedim" hafif gülümseyip gitti acaba nerede olabilirdi ki Meriç..Sanırım onu bulamıyorlardı yoksa sormazlardı. Okulun en alt katına indim karanlıktı neden indiğimi bile bilmiyordum sadece içimden bir ses buraya gelmemi söylemiş gibiydi, birden kulağıma hafif bir gitar sesi geldi yavaşça sesin geldiği karanlık odaya doğru ilerledim, kapı aralıktı içeride birisi vardı ve bir masa lambasının hafif küçük ışığı.                                                                                                                                                                                           Birden durdu içeride ki kişi, hafif sağa doğru yani kapıya doğru döndü ve ağzından "gel" diye bir sesi çıktı, soğuk boğuk suskun bir ses idi kapıyı yavaşça açtım ve yavaş sakin adımlarım ile o kişinin yanına doğru ilerledim yaklaşınca yüzü net gözüküyordu ve evet bu Meriç idi, "Ne için gelmiştin?" yutkundum ve "Şey, Oğuz gil seni arıyorlardı da" kafasını geri kağıda çevirdi ve sessiz bir ses tonu ile "Bir sandalye al ve karşıma geç" anlamsızca ona baktım "Neden?" duygusuz görünen gözleri ile bana baktı ve "Sadece dediğimi yap" onu dinledim ve bir sandalye alıp karşısına geçtim oturdum sessizce bir süre bekledim lambanın ışıyı yüzüme yansıyordu ve o ise bana bakarak önünde ki kağıda bir şeyler yazıyor idi. "Ne yazıyorsun o kağıda?" diye sorduğum an bana derin ela gözleri ile baktı ve "Şarkı besteliyorum." Dedi, merak ettim nasıl bir şarkı olduğunu acaba sorsam söylermiydi ki? Dayanamayıp sordum "Eee peki nasıl bir şarkı besteliyorsun?" tekrar kafasını kağıttan kaldırdı ve "bilmen gerek mi?" dedi, neden böyle sorduğunu anlayamadım kaşlarımı çatarak "Bana karşına oturmamı söyledin ve sürekli bana bakarak kağıda bir şeyler yazıyorsun" iç çekti elini saçlarına götürdü saçlarını düzenledi ve, "Evet bu dediklerin doğru. Çünkü sana yazıyorum bu şarkımı," ne? Nasıl yani bana bir şarkı mı yazıyordu, acaba nasıl bir şarkı olacaktı ve neden bana yazıyordu ki? "Birkaç söz görmek ister misin?" diye sorduğu an sesli bir şekilde yutkundum ve başımlı "evet" anlamında salladım "gel yanıma," dedi ve  yavaş adımlar ile yanına gittim kağıdı uzattı bana içimden okumaya başladım.     Gerçekten böyle güzel sözleri bana mı yazmıştı? Ama bunlar neyi ifade ediyordu ki?

"Tenin almış beyazlığını aydan

 Saçlarının rengi geceden.  

 Bundan geceye sevdam

sen örterken benimle kalbini 

al aklım gibi hissimi..."

Evet lanet olsun ki sözler çok güzeldi acaba söylerken nasıl olacaktı, "Ama neden benim için böyle bir şarkı yazdın ki?" bana baktı hafif gülümsedi ve "Bak 12 Haziran 'a kadar bana bu konu hakkında hiçbir şey sormamanı istiyorum senden. O gün bu bestelediğim şarkım ile bir konser vereceğim ve bu benim grubum olmadan tek ilk konserim, o günü bekle nedenini de sorma sadece bekle." Başımı tekrardan olumlu bir şekilde salladım ve koşarak müzik odasından çıktım neden koştuğum hakkında benimde bir fikrim yoktu ama içimde ki lanet olası ses öyle söylüyordu iç sesimden nefret ediyorum. Tek fark ettiğim tek dikkat ettiğim o an bana gülümseyince yanaklarında beliren o iki gamze idi...Tekrardan yukarı kata çıktım 12 Haziran gününü merak ediyorum bugün 6 Haziran ve tam olarak daha altı gün var ve ona sorsam ne olacağını, söylemez ve buna yemin edebilirim.
Öğle arası olduğu için zaman yine yavaş geçiyordu ve ben yine tek başımaydım. Okulun arka bahçesine geçtim yanımda küçük resim defterim ve kalemim vardı, kafamdan uydurma ile bir orman çizmeye başladım derken yanıma birisi geldi ve beni kolumdan tutup duvara itti.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen be!"
Karşımda uzun boylu sarışın dalgalı saçlı ve sanırsam yeşil gözlü bir pislik duruyordu elleri boynumda resmen dibime girmiş idi, "çok güzelsin" bana güzelsin demişti, ah amacı ne bu sürtüğün "bak beni rahat bırak anladın mı?" elini yanağıma götürdü daha sonra boynuma dokunacak iken elini sertçe ittim tam kaçacaktım ki beni tutup sertçe duvara itti nasıl ittiğini anlamamıştım ama kafamı çok fena duvara vurmuştum, tekrar beni ellemeye başladı elleri göğsüme doğru iniyordu o an ki baş dönmem ile bir şey yapamadım ta ki onun bir an yere yatmasına kadar. Evet doğru o sürtük yere yattı ve burnunu tuttu gözlerim bulanıklaşıyor idi ama birisi ona vurmuştu bundan eminim o adama bakarken sadece burnunu tuttuğunu görebiliyordum, kafamı diğer tarafa çevirdiğim de ise Meriç Arslan o adama yumruk atmıştı. O an ki sarsıntım ile bulanık görüyordum evet ama bunun Meriç olduğuna yemin edebilirim.

"Zeynep iyi misin?"                                                                                                                                                                 "Zeynep tamam sakin geçti, kafanı mı vurdun sen?"                                                                                             "Zeynep konuşur musun benimle?"                                                                                                                                O an ki ses ile şaşırmıştım bu, bu Meriç olamazdı onun sesi böyle değildi ah acaba kafamı vurduğum için mi farklı bir ses gibi geliyordu. Başımı kaldırdığım da onu gördüm, ama bu o değil...

-Bölüm Sonu-

~Aşkın Melodisi~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin