"Uyanır mısın artık ama Yaprak" dediğini duydum birinin. Gözlerimi araladığımda yıllardır bütün acılarımı, anılarımı ve sevgimi paylaştığım insanı gördüm... Belki ikimiz de daha 16 yaşındaydık belki daha çok gençtik ama kimsenin yaşına bakarak neler yaşadığını bilemezsin; aynı müzik dinlerken dalıp giden bakışlarda neler olduğunu bilmediğin gibi... Hayattan belki hep çok acı darbeler yedik belki çok canımız yandı belki çok ağladık belki çok kez kaybettik; ama her zaman birbirimizi ayağa kaldırdık. Ben düştüm, o bana uzattı elini; o düştü, ben uzattım ona elimi. Kimi zaman beraber düştük... İşte o zamanlarda ikimiz de birbirimize tutunduk. Şimdi de her sabah olduğu gibi beni uyandırmaya gelmişti, halbuki o da daha yeni uyanmıştı.Bunun en büyük kanıtı da birbirine girmiş dağınık saçları ve halen açamamış olduğu göz kapakları... "Uyanırım artık" dedim gözlerimi ovuşturarak gülerken. "Bizimkiler gelmiş, aşağıda bizi bekliyorlarmış hadi hazırlanalım" deyince hemen yataktan ayağa sıçradım. Ama çok büyük bir hataydı bu kesinlikle... Anlık başımın dönmesi ve yere yapışacakken Rüzgar'ın beni tutması bir olmuştu. "Kaç kere diyeceğim kızım pat diye kalkma şu yataktan diye ya yere düşeceksin diye korkuyorum." dedi iki eli de belimi tutar bir vaziyette. "Tamam tamam bir dahakine yapmamayı DENERİM" gülerek. O da gülerek karşılık verdi ve belimde duran ellerini çekerek dolabından giysilerini çıkardı. Tabii benimkileri vermeyi unutmadı. Hemen üstümüzü giyinirken bizimkiler hemen yanımıza geldi. Bu arada hepimizin üstündekileri de göstereyim:
Benimki
Rüzgar'ınki
Güneş'iminki
Ateş'inki
Aaa bu arada anlatmayı unuttum ben sanırım. Neyi mi? Tabiki bu mükemmel insanları tanıtmayı... Kim mi bunlar? Aslında onları anlatmaya sayfalar, satırlar sığmaz ama ben kısaca özet geçeyim hepsini tek tek. Rüzgar; çocukluk arkadaşım, ilk sırdaşım, ilk oyun arkadaşım... Güneş'im; ortaokuldan beri güvendiğim sırdaşım, arkadaşım, dostum, kardeşim... Kimi zaman bana sebepsiz yere trip de atsa kimi zaman soğuk da davransa hayatımın her zamanında tribini çekmekten hiçbir zaman sıkılmayacağım insan... Ateş; ımm şey ben ona Güneş'inki diyorum ama hayır hayır sevgili değiller onlar da Rüzgarla ben gibi çocukluk arkadaşı ama ben onları shipliyorum tabii:)) Kendilerini ayrıntılı olarak daha sonra anlatırım ama şu an acilen okula yetişmemiz gerekiyor maalesef... Bizimkilerle klasik selamlaşmamızı yaparak aşağıya indik hemen.Ben çantama kahvemi ve kitabımı atarak hemen dışarı çıktım. Bizimkilerde arkamdan geldiler tabi hemen. Hepimiz Ateş'in arabasına atladık, ben ve Rüzgar arka koltukta; Ateş sürücü koltuğunda yani şoförümüz ve Güneş de onun yanındaki koltukta oturuyordu-yani kısaca hepimiz her zamanki yerlerimizde oturuyorduk-. Rüzgar 'The Punk Panther-Bi'şey mi var' şarkısını açmıştı.
Şarkıyı dinleyerek okula vardık en sonunda. Hemen arabadan inip okuldan içeriye girdik. Tabi sınıfımıza hemen girmek o kadar da kolay değildi maalesef; her ilerlediğimizde tanıdık birileriyle karşılaşıyor ve sohbet ediyorduk... Sohbet ede ede sınıfa vardık. Dersin başlamasına yalnızca 3 dakika kalmıştı, biz de hemen yerlerimize geçip edebiyatçımızın gelmesini bekledik. İlk iki dersimiz edebiyat,sonraki iki ders beden ardından görsel sanatlar ve en sonunda da rehberlik dersimiz vardı. Kapı açıldı ancak içeriye girmesi gereken kişi edebiyatçı olması gerekirken Müdür Yardımcımız gelmişti. Acaba yine nolmuştu, çok merak ediyorum doğrusu(!). "Evet arkadaşlar neden benim geldiğimi sorguluyor olabilirsiniz şu an." Bu adam zihin okuyucu felan mıydı ya, korkmaya başladım doğrusu. "Edebiyat Hocanızın işi çıktığı için dersiniz boş şu an, dışarıya çıkabilirsiniz." dedi ve çıkıp gitti. İki ders sonra beden olduğu ve Edebiyatçımız olmadığı için üstümüzü giyinmeye karar verdik. Hemen soyunma odasına gittik ve üstümüzü değiştirdik.
Güneş'inki
Benimki
Birlikte soyunma odasından çıktık ve soyunma odası en üst katta olduğu için 4 kat aşağıya indik merdivenlerden. Aşağıya indiğimizde gördüğüm görüntü hem kalbimi hem de hayallerimi paramparça eden bir görüntüydü...
Umarım beğenirsiniz:) Karakter tanıtımı da en az 1-2 güne gelir. İyi geceler tatlı rüyalar... Bugünlük bu kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Damlaları
AksiBirtakım kadınların babasına karşı oynadığı oyunun içerisinde kendini bulan kızın arkadaşları sayesinde hayata tutunma mücadelesi...