Jungkook neredeyse dakikalardır yumrukladığı kapının birden açılmasıyla afallayarak öne doğru yalpalamış ve çarptığı beden sayesinde son anda yere yüz üstü düşmekten kurtulmuştu.
Yüzü gömüldüğü göğüsten omuzlarından itilerek uzaklaştırıldığında bozuntuya vermeden duruşunu düzeltmiş ve zorda olsa gülümseyi başararak
"Selam Taehyung" diye neşeli çıkarmaya çalıştığı sesiyle konuşmuştu. Ama görünen o ki Jungkook'un aksine Taehyung oldukça donuk bir yüz ifadesiyle Jungkook'a bakmaktaydı. Jungkook bakışlarını zorda olsa Taehyung'un yüzüne çıkarmayı başardığı saniyesinde çakışan bakışlarıyla sertçe yutkundu. Taehyung'u uzun zaman sonra tekrardan böyle bakarken görmek kalbine bir çığ düşmüş hissi yaratırken boğazında oluşan yumruyu giderken adına ard arda yutkundu.
Bir şeyler söylemesi gerektiğini hissediyordu ama dili tutulmuş durumdaydı. Ona inanmamıştı ne olursa olsun ne söylerse söylesin bu gerçeği değiştiremeyecekti.
Taehyung kapıyı kapatmak için hamle yapacağı sırada Jungkook bunu anlamış ve hızla ayağını öne doğru uzatmıştı Taehyung'un kapıyı hızla itmesi üzerine ayağı sıkışınca ağzından koca bir inilti kopmuştu.
"Ahh!"
Taehyung duyduğu inleme sesiyle kapıyı tekrardan geri açtığında bakışlarını önce Jungkook'un yüzünde ardından az önce kapıya sıkışan ayağına çevirdi. Yüzü an be an buruşurken burnundan sert bir soluğu havaya saldı.
Kimseyi görmek istemediği o iğrenç döngüye tekrar girmişti ve Jungkook'un kapısına dayanması sinirlerini feci halde zorluyordu, ona zarar vermek istemiyordu geçmişte yaptığı hataları tekrar etmek istemediği için sakin kalmak adına kendisini feci halde zorluyordu.
"Git" Taehyung dişleri arasından adeta tükürürcesine söylediği kelime ile Jungkook bakışlarını acıyan ayağından çekip Taehyung'un bakışlarına sabitledi. Gözlerinde duygu namına hiçbir şey yoktu. Öylece soğuk ve bomboş bakıyordu. Jungkook Taehyung'un bu bakışları altında titrediğini hissetti.
Aslında şuan arkasına bakmadan kaçması gerekiyordu mantığıda bunu yapması için onu feci halde zorluyordu.
"Hayır" diyerek aralık olan kapıdan Taehyung'un omzuna çarparak içeriye girmişti. Bu yaptığının doğru olmadığını ve sonucunun hiç iyi olmayacağını haykıran mantığını gözardı ederek girişin hemen solunda bulunan salona adımladı. Bu eve ilk gelişi değildi daha öncesinde de bir kaç kez gelmişti.
Salondaki koltuklardan birisine bedenini bırakırken derin bir nefes aldı.
Taehyung seri adımlarla salona giriş yaptığında ellerini saçlarından geçirerek sakin olmak adına bir kaç saniye gözlerini yumdu. Sakin olmak zorundaydı yoksa Jungkook'a zarar verebilirdi bunun olmasını istemiyordu ama sanki Jungkook bunun olmasını ister gibi onu zorluyordu.
"J-Jungkook git!" Diye hırladı. Kekelemesinin sebebi kesinlikle sinirini kontrol edememesinden kaynaklıydı.
Jungkook Taehyung'un tavırlarından korksada usulca başını sallayıp
"Gitmeyeceğim" dedi. Sesinin titrememiş olmasına içten içe sevinirken.
Taehyung sakin kalmak adına sınırlarını zorlasada pek başarılı olduğu söylenemezdi.
"Kendime hakim olamamaktan korkuyorum o yüzden git Jungkook."
Jungkook dejavu yaşıyormuş gibi hissetti, çünkü bu sahnelerin aynılarını daha öncesinde de yaşamıştı. Gözünün önüne gelen anılarla sertçe yutkunup gözlerini yumdu. Daha dün gibi taptazeydi anılar zihninde
"Jungkook git!" Diye bağırdı Taehyung. Taehyung'un bağırması ile Jungkook korkuyla gözlerini açtı. Kocaman siyah gözleri dolu dolu olmuştu.
Taehyung histerikçe bir kahkaha atıp önünde duran masanın üzerindeki süs eşyalarını elinin tersiyle bir hışım yere savurdu.
"Sikeyim yine korkarak bakıyorsun. Yine gözlerinde saf korku var!" Diye bağırmış ve ardından koltukta korkudan iki büklüm olmuş Jungkook'un üzerine adımlamıştı.
"Sana git dediğimde neden siktir olup gitmiyorsun? İlla sana zarar verince mi benden uzaklaşacaksın? O sikik beynin zarar görmeden çalışmıyor mu?"
Taehyung Jungkook'un tam dibinde durup üzerine eğildiğinde Jungkook korkuyla gözlerini yumdu.
"Beni mahvediyorsun. Beni olmadığım bir adama dönüştürüyorsun"