Yb istiyorsunuz ama önceki bölüme gelen yorum sayısı 7 hâl böyle olunca insan da yazma isteğide kalmıyor maalesef yinede beğenen ve yorum yapan herkese teşekkür ederim.
Bu bölümü sabırla yeni bölüm bekleyenlere armağan ediyorum.
Kullanmazdı. Taehyung ne olursa olsun ne yaşarsa yaşasın öyle bir şey kullanmazdı. Ortada büyük bir yanlış anlaşılma vardı ve bu yanlış anlaşılma belkide Taehyung'un özgürlüğünün sonunu getirebilirdi ve bu durumun düşüncesi bile iğrenç hissettiriyordu.
Ayrıldığımızdan beridir neredeyse ne o ne de ben bir türlü rahat bir nefes alamamıştık. Yollarımızı ayırmıştık belki ama kalplerimiz hala daha beraberdi ve ben inatla bunu görmezden gelmeye çalışıyordum çünkü son sınırıda aşmıştı ilişkimiz. Farkında olmadan bitiriyorduk birbirimizi beraber olmamız yanlıştan başka bir şey değildi ama Taehyung bunu göremiyordu yalnızca ben görebilmiştim. Ayrılık bizim için kaçınılmaz bir sondu bunu daha fazla erteleyemezdim. Taehyung'un gözlerinin içine bakarak daha fazla iyi rolü yapamazdım.
Şimdi ikimizde hatalarımızın farkına varıp tekrardan bir şeylere başlamışken böyle saçma bir nedenden ötürü ondan ayrı kalmak istemiyordum. Bir günüm daha onsuz geçşin bir sabaha daha onsuz uyanayım istemiyordum. Her anımda yanımda olmasını istiyordum çünkü yeterince ayrı kalmıştık zaten.
Taksicinin birden durması ile daldığım düşüncelerden sıyrılırken geldiğimizi düşünerek ücreti ödemek adına elimi cebime attığımda bakışlarım gelişi güzel etrafı turlamış ve boş olan bir yolun kenarında durduğumuzu farkettiğimde panikle bakışlarımı taksiciye çevirip
"Neden durduk?" Sesimin titrememesi için daha bir özenli konuşmaya çalışsamda içimde yaşadığım panik bariz bir şekilde sesime de yansımıştı yaklaşık yirmi dakikadır yoldaydık ve ben düşüncelere daldığım için hangi yollara saptığımızı dahi hatırlamıyordum. Burada başıma bir şey gelse sesimi birinin duyacağını bile sanmıyordum. Aksi gibi taksicide ne yüzüme bakıyor ne de sorduğum soruya cevap veriyordu.
"Geldik in"
Kaşlarım duyduğum cümle ile çatılırken neyden bahsettiğini anlayamamıştım.
"Bir yanlışınız var benim size verdiğim adres burası değil"
Sıkıntılı bir nefesin ardından yüzünü bana dönüp
"Bana verilen adres burası in şimdi" diyerek direttiğinde neye uğradığımı şaşırmıştım.
Hem şaşkınlık hemde korkuyla irileşen gözlerim tekrardan etrafta dolandığında gördüğüm hiçlik ve karanlıkla beraber hüsrana uğramış bir şekilde tekrar taksicinin yüzünü bulmuştu. Eğer şimdi arabadan inersem buradan geçen bir taksi bulma ihtimalim fazlasıyla düşüktü. Ama arabada kalmaya devam ettiğim sürecede başıma ne tür bir bela geleceğini kestiremiyordum çünkü taksici gerçekten çok kötü bakmaya başlamıştı yüzüme
Önüne dönüp kendi içinde birşeyler mırıldandık sonra bir anda arabanın kapısını açarak arabadan inmiş ve benim olduğum tarafın kapısını açarak
"İn hadi" diyerek tıslamıştım. Bakışlarım korkuyla etrafta gezinirken inmek zorunda olduğumu iliklerime kadar hissetmiş ve sıkıntılı bir nefesi dudaklarım arasından serbest bırakarak arabadan inmiştim. Arabanın içerisine göre oldukça soğuk olan hava yüzüme nüfuz ettiğinde titrememek adına dişlerimi birbirine bastırarak karşımdaki taksiciye baktım.
"Bu yaptığınız çok yanlış sizi polise şikayet edeceğim"
Taksici tehtidlerimi takmayarak histerik bir gülüş attığında iğrentiyle beraber yüzüm buruşmuştu. Ama şuan taksiciden önce ne yapacağımı düşünmeliydim bizimkiler çoktan karakola gitmiş olmalılardı yani en azından Taehyung yalnız değildi ve şimdi benimde bir şekilde onların yanına gitmem gerekiyordu.
Bakışlarım bir umut taksi geçer diye yola daldığında belime dolanan kollar ile irkilmiş ve hayatımda bu yaşıma kadar hiç atmadığım türde bir çığlık atmıştım. Benim çığlığımı ise çoskulu bir şekilde
"İyiki doğdun" tezahüratları bastırırken asıl şoku şuanda yaşıyordum. Arkamdaki beden kollarını belimden çekip bir kaç adımda önüme geldiğinde gördüğüm beden ile kaşlarım çatılmış ve neredeyse ağlamaklı olan ifadem dumura uğramıştı.
Etrafımızdan hala 'iyiki doğdun' tezahüratları devam ederken daha yeni yeni bugünün benim doğum günüm olduğunu idrak ediyordum.
"İyiki doğdun sevgilim"
Taehyung'un gülümseyerek konuşmasıyla sinirle omzuna vurup
"Hepsi oyun muydu?" Diye bağırmıştım Taehyung'un gülen yüzü ise cevabımı pekala vermişti bana
Bildiğin oyun oynamışlardı benimle hemde çok adice bir oyundu bu oynadıkları ben ona bir şey olacak korkusuyla kendimi paralarken o resmen bir köşede eğleniyordu. Bakışlarım diğerlerini bulduğunda onlarada kızgınlıkla baktım. Bildiğin onlarda bilerek üzerime gelmişlerdi.
Jimin elinde tuttuğu pasta ile
"Hadi dilek tut ve mumları üfle" dediğinde üzerine atlamamak için kendimi zor tutmuştum. Birde hepsi bu halim çok komikmiş gibi gülüyorlardı.
Tekrardan Taehyung'a döndüğümde sinirimi çıkarmak için tam bağırmaya hazırlanıyordum ki dudaklarıma kapanan dudakları ile kaskatı kesilmiş öylece kalakalmıştım. Kolları sıkıca belimi sarıp bedenimi bedenine hızla çarpıştırdığında neye uğradığımı şaşırmış bir vaziyette hem soğuktan hemde heyecandan elleri arasında titriyordum.