Bölüm 2

92 11 4
                                    

******Evet arkadaşlar 2. bölüm ile karşınızdayım. Daha fazla bekleyemedim. Size şimdiden iyi okumalar.*******



" Ya benimle evlenip sonsuza kadar kurt olursun, ya da ölürsün. Seçim senin..." Ne!? Evlenmek mi? Kurt olmak mı?

" Senin gibi bir yaratıkla evleneceğime ölmeyi tercih ederim!" O kadar sinirlenmiştim ki kendime hakim olamamıştım. Ona yaratık demiştim ve bunun onu mutlu ettiğini zannetmiyorum. Boynundaki damar belirginleşti ve dişlerinin arasından konuştu.

" Bunu hemen mahsene kapatın! Ne yemek ne de su verin!" Arkamda duran adamlar hemen kollarımdan tutup beni sürüklemeye başladılar. Son bir kez yüzüne baktığımda

" Benim gibi bir yaratık ile evlenmek için yalvaracaksın!" Anlaşılan gururu zedelenmişti. Umrumda mıydı? ASLA! Beni ilk geldiğim yerden daha karanlık bir odaya kapattılar. Giderken aralarında konuşuyorlardı.

" Kral Arthur çok sinirlendi. Kesin kızı öldürecek! " Onunla evlenmektense ölmeyi tercih ederdim. Adamların uzaklaştığından emin olduğumda kolyemi tekrar elime aldım. Yine işe yaramamıştı. O sırada aklıma bir şey gelmişti. Eğer gerçekten güçlerine ihtiyaç duyarsan, cadı olursun. Tabi ya! Şimdi gerçekten güçlerime ihtiyacım vardı. Ama nasıl cadı olacaktım bilmiyordum. Hatırlamaya çalıştım. İlk kural neydi? Odaklan ve hisset.

Elime odaklandım ve ateşi hissetmeye çalıştım. Lanet olsun! İşe yaramıyordu işte... Sinirle nefesimi dışarı verdiğimde elimde yanan ateşi farkettim. Demek ki doğru yoldaydım. Elimdeki ateşi kontrol etmeye çalışıyordum. Her üflediğimde daha da büyüyordu. Elimi diğer elime bastırdığımda ateş sönmüştü. Şimdi diğer güçlerimi deneme sırasıydı. Toprak, hava, su... Zemini elimle kazıyıp biraz toprak çıkardım. Gereken gücü kendimde hissettiğim an toprağa dokundum. Bütün zemin yarılmıştı. Aman tanrım! Bu gücü nereden bulmuştum? Belki de en basitlerini yaptığımdan böyle olmuştur. Zihin kontrolü, düşünce okuma... Asıl bunları yaparsam başarılı olurdum. Annem gibi... O bütün bunları çok iyi yapar. Benimkini, Cordelia'nın zihnini, herkesin zihnini... Şimdilik basitlerden başlayacaktım. Yorgun değildim ,ya da öyle zannediyordum, ama gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Belki de en doğrusu buydu. Biraz uyumak...

◆◇◆

Yüzüme gelen soğuk su ile çığlık atarak uyandım. Karşımdaki Lucas elindeki kovayla yüzümü yıkıyordu.

'' Aç mısın? Ona sakın söyleme ama Arthur merak etti.''

'' Hepiniz delisiniz! Buradan kurtulacağıma emin olabilirsiniz!''

'' Evet, evet görürsem söylerim.'' Resmen benimle dalga geçmişti. Dün geceki güçlerimin işe yarayıp yaramadığını kontrol etmek için elime odaklandım ve üfledim. Evet! Hala işe yarıyordu. Şimdi ise gücümü ısınmak için kullanacaktım. Zira su çok soğuktu. Demek Arthur beni merak etmişti. Neden benimle evlenmek istemişti ki? Yoksa bana aşık mıydı? Yok canım! O barbar adam kimseyi sevmez ki! Onun bir kalbi olduğunu bile sanmıyorum. Şu an için acıkmamıştım. Hem açlıktan daha önemli sorunlarım vardı. Kolyemi tekrar elime aldım. Yine olmamıştı. Kolyeden yavaş yavaş umudumu kesiyordum. Tıpkı yaşayacağıma dair olan umudum gibi. Bulunduğum odanın demir kapısını zorladım. Fakat açılmamıştı. Günümü güçlerimi deneyerek geçirdim. Ateşi, toprağı ve havayı kontrol etmek çok eğlenceliydi. Ama ne yazık ki suyu kontrol edemiyordum. Ben elimdeki ateşle oynarken kapının oradan sesler geliyordu. Elimdeki ateşi söndürdüm ve seslere odaklandım. Derken kapıyı genç bir kız açtı.

HisteriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin