Niko, Sam ile cesedin olduğu binayı akıllarına kazıdılar. Niko telefonunu dürbüne dayayarak fotoğrafını da çekti. Baktıklarına göre 7. Sokak görünüyordu. 7. sokağa vardıklarında Niko çektiği fotoğrafı açtı. Fotoğrafta binanın sadece üst kısmı görünüyordu. Tek benzer bina vardı. Bu bina olduğuna inanamadılar çünkü bu polis karakolunun binasıydı. Polis karakolunun çatısına cesedi bırakmak imkansız bir şeydi. Apar topar karakola girdiler müdür ile görüşüp çatıya çıkma izni istediler. İzni aldılar ve yanlarınada bir polis verdi müdür. Gerçekten de bir ceset vardı, hala inanamıyorlardı. Bu ceset uzun zamandır aradıkları uyuşturucu tüccarlarındandı. Robert iki yıldır New York'un en büyük uyuşturcu kaçakçıları arasındaydı. Ve de çok zengindi. Parasını da kullanarak yakalanmıyordu. Binlerce polisin yakalayamadığı kişiyi tek bir kişi öldürmüştü hatta polis karakolunun çatısına koymuştu. Bu olaya sevinseler mi üzülseler mi bilemediler. Bu sırada Nikoya bir telefon geldi. Arayanın ismi "hahaha" idi. Niko böyle bir isim kaydetmedi. Numarasıda yoktu. Görüşme kaydını açtı. Telefonu açtı ve karşı taraftan boğuk bir sesle
"Merhaba Niko"
"Sen kimsin?"
"Aradığın kişi Niko Boşuna ses kaydı açtın çünkü görüşmenin ardından o kadı sileceğim. Dur tahmin edeyim şu anda Sam telefonu ile bir yeri araaya çalışıyor ve araamıyor değil..."
"EVET! ama sen bunu nereden biliyorsun?"
"Şimdi telefonu yasakladım da oradan hahaha. Sen şimdi niçin bu adamı öldürdüğümü merak ediyorsundur. Ben cevabını vereyim. Bu adam binlerce kişiyi zehirledi, böylece kendi ölümünü kendi elleriyle hazırladı. Şimdi siz bu adamı otopsiye de gönderirsiniz. Boşuna uğraşma. Laboratuvar ortamlarında geliştirilen ve aşırı derecede acı çektiren bir ilaç var bunun içine çocuk da kullandığım yılan zehrini de karıştırdım. Her kötülük yapan cezasını bulacak.
Şimdi diğer cesetleri soracaksın. Ben en iyisi sen sormadan anlatayım. Küçük çocuğu öldürme sebebim babasının zamanında bir çocuğa çarpıp kaçtı çocuk da kazadan sonra öldü. Ailenin de Carafinlere borcu vardı çarpmasına rağmen ailenin borcunu silmedi ve aileyi mafetti darma dağın etti. Bu cinayein sebebi bu. Yaşlı adamı öldürme sebebim ise Carl'ın zamanında çok fazla yaşlıya işkence çektirmesi açtığı huzur evlerinde hiç bir görevleri yaptırmadığı vergiden kaçtması. Bu Carl'ın acı çekmesi içindi fakat o yerinde durmadı masum insanların kullandığı parkı almak için uğraştı. Carl bu ihaleyi alsaydı 700'den fazla ağaç kesilecekti ve de başka bir mesele ise bu arsa yüzünden 13 kişi öldürttü. Siz ise işi çok yanlış yerden tuttunuz gittiniz suçsuz adamı içeri aldınız. Birde bu Robert'ın cesedi üzerinde o şekilden yok boşuna aramayın."
Niko durakladı kafası karıştı sessizce bekliyordu. Sam'e doğru döndüğü sırada Sam kafasına bir kurşun yedi ve yere yığıldı. Niko bağırdı.
"NİYEEE!!"
"Sen daha yanında ki kişiyi tanımıyorsun ve beni bulmaya çalışıyorsun. Sam de suçuydu tabi sen bunu nereden bileceksin. Sam devletine ihanet eden teröristlerle iş birliği yapan rüşvet alan gereksiz bir polisti. Daha 30 dakika bile olmadı Sam ile mesajlaştım mesajlarından bakabilirsin Sam benimle bile anlaştı. Sam de ölmeyi hak etti."
Telefon bir anda kapandı. Niko bu sırada kurşunun neredenn geldiğini bulmaya çalışıordu. Duvara sıçramış kana bakarak kurşunun geldiği yöne baktı. O taraftaki bina en az 1.5 km uzakta idi. Bu adam ya çok iyi bir nişancıydı yada mucizeleri gerçekleştiriyordu. duvra hafif siplenmiş kurşuna baktı el yapımı altından yapılmış sivri bir kurşundu. Tüfeğin McMilan Tac-50 (En uzun menzilli tüfek azami 7 km etkili alan 2km) olduğunu düşünüyordu. Bu tüfek bir tankın zırhını dahi delecek güce sahip. Bu tüfeği kullanan 4 ülke vardı bunlardan birinden bulmuş olmalıydı.(Türkiye,ABD,Kanada,Fransa) Bu katil zengin olmalıydı. Bu katil bilgisayar alanında da profesyoneldi. Telsiz sesi ile kendine geldi Niko. Telsizde iki sokak öteden çok şiddetli bir silah sesi geldiğine dair ihbar olduğunu direk oraya intikal edilmesini söylüyorlardı. Çatıya çıkan polisler çok şaşkındı iki ceset birden vardı.
Bu binadaki tüm polisler soruşturma yiyecekti. Çünkü bu binada hem polis ölmüştü hem de daha önceden bir ceset vardı. Niko bunları düşünerek dalgın bir şekilde merdivenlerden indi. Aracına bindi. Sokaklardan yavaş yavaş geçiyordu. Times Meydanın da farkında olmadan şerit değiştirdi ve arkadan gelen bir araç Niko'nun arabasına çarptı. Çok büyük bir hasar yoktu. Dikiz aynasından baktı 1964 model direksiz kırmızı bir İmpala vardı. Niko gözlerini araçtan ayıramıyordu. Bu sırada biri camı tıklatıyordu. Niko kafasını döndürdü bir de ne görsün. Polisliğe yeni başladığında aynı koğuşta kaldığı Paul'u gördü. Camı açtı.
"Özür dilerim Paul."
"Adımı nereden bilioyorsunuz?"
"Beni hatırlayamadın mı aynı odada kalıyordu hatırlamadın mı?"
"Evet şimdi hatırladım Nikoo."
Niko ve Paul araçlarını bir kafeye çekti. Niko Başındaki tüm olayları biricik kardeşine anlattı.
Paul müdürü dövdüğü için polislikten atılmıştı. Acaba şimdi ne iş yapıyordu Niko daha sormanın vakti gelmediğini biliyordu. Niko telefon numarsını Paul'a verdi ve kafeden kalkıp gitti. Niko Paul'dan yardım istemeyi düşünüyordu. Çünkü paul çok zeki olayları hızlıca kurgulayabilen başka bir cinayetçi daha tanyazdı? Artık Niko'nun aklında Paul'dan yardım istese mi istemese mi sonuçta atılmış bir polisti sıkıntı olur muydu bilmiyordu. Niko artık düşünemiyordu.Niko katilin dediklerinide düşünmeye çalıştıı acaba katil haklımıydı. Bundan bile emin değildi. Niko Orlandoy'u aradı. Katilin dediklerini anlattı ve bu olayların gerçek olup olmadığını araştırmasını istedi. Niko kafa dağıtmak içinve rahatça düşünebilmek için Özgürlük adasına yani Özgürlük heykelinin bulunduğu adaya gitti. Şehre bakan kısma oturdu sadece düşünüyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ CİNAYET
Mystery / ThrillerGeçmişte yapılan hataların acısı kanla bastırmaya çalışan bir adamın hikayesi... Sizi kesinlikle sürükleyecek ve de siz düşündürecek bir hikaye. Ard arda işlenen aşırı derecede kusursuz cinayetler ve de bunu çözmeye çalışanların hikayesi. Hangisi üs...