+ Mert gitme bırakma beni burada.
- Geleceğim güzelim merak etme.
+Mert ya geri dönmezsen.Bak Mert ben hep seni sevdim sadece seni....Meert.Gitmee diyorum sana.
Kan ter içinde uyandım.Neydi bu rüya şimdi?Mert'ten hoşlanmıyorum.Ukala pislik rüyamda ne işin var ya senin.Kalktım.Aynaya baktım saçlarım dağılmış.Hiç kusura bakmayın benim saçım sabahları hep kötü olur.Giyindim ve kahvaltıya indim.Mert ilk defa yemek görüyor gibi yemek yiyordu.Masasına gittim.
-Bu yediklerinle bütün Afrika doyar. dedim en ukala halimle.
Beyimize bak ya hem rüyama pardon 'kabusuma' giriyor.Orada karanlığın içinde beni bırakıp gidiyor bir de hiçbirşey olmamış gibi yemek yiyor.
Gülümsedi.
-Otursana
Hı? Noldu lan bu çocuğa.
-Hayırdır kafana saksı mı düştü?
-Hayır sadece burada oturup kahvaltı etmek istediğini biliyorum.
-Ya sen ne kada-
- Ben de seni canım ben de seni çok seviyorum.
-Bin di sini cinim bin di sini çik siviyirim.Hop benimle öyle canımlı cicimli konuşamazsın kendine gelsen diyorum.
-Peki.
Peki? Peki dedi.Ya bu çocuk benden hoşlanmıyor.Ee benden ondan hoşlanmıyorum ki.Lan.Yoksa.Hoşlanıyor muyum.Ben? Mert'ten.Hoşlanıcam.Ha? Güldürme.Tamam çok yakışıklı olabilir falan ama hoşlanmıyorum.
Ben böyle iç sesimle mücadele verirken bana gülümseyerek bakıyordu.Havuz kenarındaki masada - hep orada oturuyor- oturduğu için güneş yüzüne geliyor gibiydi.Bu yüzden gözlerini kıstı.
-Oturmayacak mısın kahvaltı bitecek.
Gözlerimi devirdim
-Gıcıksın gıcık!
Melodik bir kahkaha attı.Elindeki ekmeği reçele batırarak bana uzattı.
-Uçak geliyoo
-Mert mal mısın acaba?
-Sanmıyorum.
Neyse sana afiyet olsun dedi ve kalktı.Havuza doğru ilerledi.
-İştahım kaçtı benim de dedim.
Aslında öküz gibi acıkmıştım.Ama sınıfımızdaki Ceren salağı sürekli Mert'in yanında dolaşıyordu.Yo yo hayır canım ne sinirlenicem.Banane hem.Reçelli ekmeği ve birkaç dilim salamı ağzıma atıp yanlarına gittim.Mert'in yanına oturduğumda dönüp bana baktı.Ceren salağı konuşup duruyordu.
"İzmir'i kesinlikle görmelisin Meert o kadar güzel ki anlatamam sana yanee."
Bir de Mert'e Mert değil de Meert diyo embesil.
"Geçen sene de bi mankenlik ajansına yazılmışteaam.Beni çok beğenmişler ama işte ben istemedim.Manken olup da ne yapacağım.Hem zaten ilerde beni bütün manken ajansları ister yanee dimi Meert?.....Bir de geçen sefer bir güzellik yarışmasına katılmıştım Ağva'da birinci oldum sen ne düşünüyorsun bu konuda Meert?"
Hay Mert kadar başına taş düşsün gerizekalı.Yok manken olacakmış da yarışmaya katılmış da niye anlatıyorsun yani soran oldu mu çirkinsek çirkiniz yani.
O an yanlarında olan beni farketmedikleri için hafifçe öksürdüm.
-Mert ben biraz yüzeceğim.Dedim
Önce mal mal yüzüme baktı.Sonra da
-Eee giit banane dedi.
O an sinirden Mert'in kafasını duvarlara sürtüp alev çıkartabilirdim.
-Hayır yani çok meşgulsun ya birşey olursa haberin olsun diye şey ettim ben herneyse.
Gerizekalı ya Ceren salağının saçma sapan anılarını çok büyük bir dikkatle dinliyor.Sonra bana ise banane diyor.
-İyi. Dedim trip mi attım ben?yok canım Mert benim sevgilim değil sonuçta hem ikimiz de birbirimizden nefret ediyoruz.Ne trip atacağım yani.
Kolumdan tuttu.
"Dur bekle ben de yüzeceğim."
Tamam gelirsin dedim ve havuza atladım.Sonra Mert de havuza geldi biraz yüzdük sonra bana
-Seni bir yere götğreceğim Buğlem.
Dedi.
-Nereye?
Diye son derece mantıklı bir soru sordum.
-Piknik yapacağız deniz kenarında bildiğim bir piknik alanı var.
-Tamam ama bekle o zaman odaya gideyim hazırlanayım.
-Tamam.Bir de yanına çanta falan da al belki denize gireriz.
-Peki dedim sırıtarak.
Mutluydum.Mert ile piknik yapacaktık.Odaya çıktım.Duş aldım.Üstümü değiştirdim ( Multide var)Bir de yanıma beyaz bir -küçük- sırt çantası aldım.Odadan çıkmadan önce saçlarıma baktım.Biraz rimel sürdüm ve odadan çıktım.Hava hâlâ çok güneşliydi.
Mert aşağıda elini cebine atmış güneş gözlüğüyle beni bekliyordu.
Gülümsedim.
"Hadi."
Biraz yürüdük deniz çok uzak değildi.Piknik eşyalarını çıkardık ve yemeye başladık.Mert sırıttı.
"Daha yeni kahvaltı ettik ne bu açlık?"
" Hoyor conom." Portakal suyumdan bir yudum aldım."Sen kahvaltı ettin ama ben edemedim."
Göz kırptı.
"Çünkü Ceren'in saçma konuşmalarını dinlemeye geldin.Çünkü beni kıskandın."
Yüzüm kıpkırmızı olmuştu.
"Ne alakası var ya ben-"
"Şişşt tamam bugün keyfimizi kaçırmayalım."
Gülümsedi.Hafifçe öksürdü.
"Buğlem birşey soracaktım ben sana.
Kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu.
" Di-Dinliyorum" dedim.
"Senin sevgilin var mı?"
Oha! Kesin benden hoşlanıyor.Yes be! Mert benden hoşlanıyor.Herneyse.Gözlerim pörtlemiş olacak ki.
"Ha söylemek istemezsen anlarım ben öylesine sordum zaten." Bakışlarını gizlemek için tekrar güneş gözlüğünü taktı.
"Yok yok hayır.Yani sevgilim yok."
Bir an gülümsedi gibi oldu ama hala o ukala ve cool tavrından taviz vermedi.Konuyu değiştirdi.
"Ee nasıl buldun piknik alanını?"
"Bence çok güzel sen ne düşünüyorsun bu konuda Meert diyerek Ceren'i taklit ettiğimde kaşlarını çattı.
"Bugün keyfimizi kaçırmayacaktık hani.O salak kızı hala kafana taktığına göre evet evet sen beni kıskanıyorsun."
"Ne kıskanacağım seni be?"
"Kıskanıyorsun."
"Kıskanmıyorum."
Daha sonra ayağa kalktı.Nereye gidiyor bu çocuk falan diye düşünürken elinde iki limonlu dondurmayla geldi.Oh my Tanrı!
"Ama sen benim en sevdiğim dondurmayı nereden biliyorsun?"
"Bunu sevmeyen ölsün!"
Güldük.Daha sonra yüzüme baktı ve
"Çok güzelsin." Dedi sessizce.
Selam canlarıım.Heyecanlı bir yerde bitirdim biliyorum ama olsun.Herneyse eğer yeni bölüm attığımda okumak istiyorsanız kütüphanenize eklemeyi unutmayı öptüm çok ( öpücüklü emoji) sjsj

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Uyuzu
Comédie"Ya saçmalama tabiki bu tatil çok güzel olacak.Koskoca bir ayımı Antalya'da geçireceğim var mı ötesi?" Yazı özleyen,denizin ve kumların sıcaklığını hissetmek isteyenler için... Bir de unutmadan çok güleceksiniz.