Minbro'dan devam ulen
Burdan götürceğimiz eşyaları toplamış havaalanına doğru gitmeye başlamıştık.
Kore'ye geri dönmek açıkcası çok güzel olucaktı.Felix'i yıllardır görmüyorduk.Her ne kadar hergün görüntülü konuşsakta canlı canlı görmek gibi olmuyordu.
Havaalanına giden takside iken bagaja komayıp yanıma aldığım sırt çantamdan defteri elime aldım.Elime aldığım bu defter eğer birgün ölürse diye bize anılarını anlatan yazılar ve fotoğraflarımızın bulunduğu bir şekildeydi...
Şimdide o anıları biz doldurcaktık.Fotoğraflar çekicek anıları yaşatıcaktık.Zamanında elimizden alınan ailemizle yapamadıklarımızı yapıcaktık.
Hepsi o kadın Han byuhee ve onun kocası Heejul birde Fiany teyzenin kardeşi olan Maral'ın suçuydu.Bu üçünün sikik sebepleri yüzünden biz üçümüz anne babasız büyümüştük.
Bulduklarımıza göre Heejul ve Byuhee cinayetten bir yıl sonra ölmüştü.Ama Maral hala yaşıyordu.İşin kötü yanı Fiany'nin bize dediğine bakılırsa o kadın bir cadıydı.Evet bildiğiniz bir cadı.Büyüler yapan,iksirler yapan biri.
Maral'ın yardımı sayesinde gittikleri restoranttan çıktıkları zaman onlar bayılmış bu sayede arabaya bindirip bir yere götürmüşlerdi.Kamera kayıtlarında bulunan izlerde bir depoda bağlılardı.O görüntülerin her aklıma gelişinde sinirlerim kat ve kat artıyor.
Depoda ailemizi bıçaklamışlardı.İşte tam orada ölmüşler...daha sonra bir arabaya bindirip deponun yakınlarındaki uçurumdan atmadan önce arabanın içine ateş atmış ve aşağı doğru itmişlerdi.Bu korkunç cinayet ilk başta bir kaza zannedilmişti.Birkaç ay sonra ise kamera kayıtları polise verilmiş ve karı koca hapse atılmıştı.Zaten ondan sonra ikiliyi içerdekiler şişlemiş böylece onlarda geberip gitmişti.
Kayıtlarda Maral gözükmüyordu bu yüzden onun yaptığını bilen kimse yoktu.Bizim dışımızda.
Biz nasıl mı öğrenmiştik.Tabi ki cinayet günü Maral'ın Fiany teyzeye attığı görüntülerle.Bu yüzden akşam geç bir vakitte bize gelmişti ve açıklamıştı.Chan'ın o kadar üzgün durmasının sebebi ise ikisi önceden konuşmuş ve Chan'da gece gece geldiğini görünce nolduğunu az çok anlamış yani bana öyle anlatmışlardı.
Felix ise...o hala ailemizi bir araba kazasından dolayı kaybettik sanıyor.Bunu bile ona açıklaması çok zor olmuştu ama artık öğrenmesi daha iyi olur.Elbet birgün gerçeği öğrencekti ve o cadı hayatteyken neler olacağını bilemeyiz.Bizde bu nedenle Kore'ye döndüğümüz zaman ona anlatmayı düşünüyorduk.
..................
Jisung hacının beyninden
Gözlerimi araladığımda yumuşak bir yerdeydim yani yatakta.Etrafıma baktığımda Felix gildeyken kaldığım odada olduğumu gördüm ve bana bakan dört çift göz.Yatağın dayalı olduğu duvarın tam karşısında sağdan sola Changbin hyung,Felix,Hyunjin ve Seungmin oturuyordu.
Uyandığımı gördüklerinde hepsi hızlıca kalkmış ve yanıma gelmişti.Kızarmış gözlerle bana bakıyor nolduğunu bilmedikleri için meraktan çatlıyorlardı.En sonunda sessizliği Hyunjin bozmaya karar verdi.
"Jisung nasıl hissediyorsun?Su getiriyim mi?Hani birşeyin yoktu salak.Ölüyordun nerdeyse.Noldu sana kim yaptı bun-"
Sanki hızlı konuşmasa anlamıcakmışım gibi davranan Hyunjin'i Changbin hyung susturdu.
"Hyun bir dur amq çocuk yeni uyandı bi kendine gelsin susta."
Ardından endişeli gözlerini bana çevirmiş ve kızıyormuş gibi yapan sesiyle konuşmuştu.
"Bunu kim yaptıysa söyle gırtlağını sökeyim Jisung"
Kendimi hafifçe kaldırmaya çalıştığımda ikisi kolumu tutmuş diğerleride yastığımı düzeltmiş ve dikleşmeme yardım etmişlerdi.Ardındanda gösterdiğim suyu elime vermiş içmemi beklemişlerdi.
Birkaç yudum alıp kuru boğazımı sulandırdıktan sonra cevap verdim.
"Açıkcası bilmiyorum"
"Ne?!Hatırlamıyor musun yani"
Söylediklerine hemen kafamı sağa sola salladım
"Hayır hayır yani kim yaptı anlamadım.Biranda sırtıma çok fazla acı girdi ve lavaboya gittiğim zamanda sırtıma baktım hatta Felix'e göndereyim derken bir tane daha kesik oluştu.Nasıl olduğunu sormayın bende bilmiyorum.Sonrada sanırım kan kaybından halsiz düşüp bayıldım..."
"Ve lavaboya gelen bende seni orda gördüm" diye tamamladı Changbin hyung
"Seni revire götürmüştüm ardındanda bizimkileri çağırdım.Üçümüz yanına geldiğinde dolabından aldıüımız telefonunu Felix çaldırdı.Biz açtık ve o da seni anlattığımız zaman buraya getirin dedi..."
Biraz duraksadı ve ardından diğer üçlüye bir bakış atıp onaylarını aldıktan sonra devam etti.
"Senin Ji-jisung b-biz buraya getirdiğimizde yani şey oldu şey-" çekinen konuşma şeklini bitirip nolduğunu anlatmasını beklerken Felix sözü devralmış ve korktuğum o şeyi söylemişti...
"Sen dönüştün Jisung ve onlarda gördüler üzgünüm eğer bura getirtmemiş olsaydım okuldakiler öğrenebilirdi ve bu hiç iyi olmazdı...Tırnaklarının uzayıp sivreldiğini saçının uçlarının kırmızı oluşunu ve kuyruğunla kulaklarını gördüler..."
Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı.
"N-nolur hık beğnden kor-kmayın."
Bir hıçkırık daha...
"B-ben çok üz..üzgünüm" dedim giderek artan ağlamamla.
=========================================
Sonraki bölüm tam olarak neden böyle olduğunu filan öğrenmiş olcaksınız sonunda Minho ve Chan geliyooor uyy yerim.AĞAĞAĞAAĞAĞA YARIN KALBİM DURACAK BEN ARTIK STRAYKİDS DİNLEMEYİ BIRAKCAM.ÇÜNKÜ MEZARDAN ŞARKI DİNLEYEBİLCEĞİMİ ZANNETMİYORUM.
Ve OREKA yiyemediğim için çoooook huysuzum.Oreka verin bana
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M.L -Minsung
FanfictionM.L elime aldığım kağıtta bir sürü bu iki harften yazıyordu.Devamını okumadan önce gözlerimi açık dolabımda duran peluş oyuncağa çevirdim. "Sincap artık bu oyuncağa bağlı,ona zarar vermek güzel olucak..." Ne!? #şiddet var #argo var