16 Nisan 2015
Selam sevgili günlük! Bugün sabah kahvaltımı yaptıktan sonra Chanyeol'ün söylediği gibi doktora gittim, doktor muayenemi yaptıktan sonra nezle olduğum teşhisini koydu ve ben de rapor aldıktan sonra ilaçlarımı alma amacıyla eczaneye gittim. Oradan iş yerine dönerken hava oldukça güzeldi, dolu burnuma rağmen hiç sorun yaşamadım.
Ofise geldiğimde Chanyeol odadaydı ve bana çok mutlu olmamı sağlayacak bir teklif sundu.
''Akşam yemeğe gitmek ister misin?'' dedi, ben çevrilecek dosyaları ondan alırken.
Garip bir şekilde utanarak gülümsedim, ona ne zaman baksam böyle oluyorum! Ve kalbim çok hızlı atıyor, kendime engel olamıyorum.
Neden bu kadar mükemmel? Keşke yüzüne bakabilme şansın olsaydı günlük... O kadar güzel ki, anlatamam sana. Yesen de asla doymayacağın bir yemek düşün. İşte Chanyeol öyle biri... Yüzüne her gün baktığım halde ona doymuyorum, daha fazlasını istiyorum. Küçük kirpiklerinden, uzun ve ince parmaklarına kadar mükemmel biri.
''T-Tabi,'' dedim masaya oturduğumda. Gözlerimi yine ondan kaçırdım çünkü bakamıyorum. İnsanlarla göz teması kurmaktan nefret ettiğimden bahsetmiştim sanırım ama Chanyeol için öyle değil bu. Utanıyorum... Cidden (*゚ー゚)ゞ
Her neyse, o akşam birlikte yemeğe gitmek için bir arabaya bindiğimizde ikimizde konuştuk. Bana samimi bir şekilde kendi ailesinden bahsetti, bir ablası ve küçük bir erkek kardeşi varmış. Üstelik anne babası hala çok genç ve erkek kardeşi henüz 6 yaşında. Ablası ise ondan 5-6 yaş kadar büyükmüş. Dediğine göre, tüm öğrenim hayatı boyunca hep en iyi öğrenci olmuş, zaten bu şu andaki konumundan belli.
Beni getirdiği yer oldukça şık ve güzel bir restorandı, ikimiz beraber içeri girerken birkaç kez bana gülümsedi. Onun gülümsemesini gördükçe kafamın içinde güneşlerin parıldadığını hissediyorum, o kadar harika gülümsüyor ki bunu sözcüklere dökmek benim için çok zor...
Masaya oturduğumuzda,
''Ne yemek istersin?'' diye sordu.
Böyle bir anda ne yiyeceğimi nasıl düşünebilirdim acaba...? Menüde ilk gördüğüm şeyi seçmek ise aptallık olurdu, o yüzden yalnızca bir dakika içerisinde ne yemek istediğimi seçtim.
Yemek ayrıntısına çok girmek istemiyorum, o sırada romantik şeyler yaşanmadı, genel olarak benim eğitim hayatımdan konuştuk. Tabii ki de romantik şeyler beklemiyordum günlükçük, neden romantik şeyler bekleyeyim ki zaten?! Dün hiç romantik şeyler yaşamadık sanki benim evimde! Tanrım! o(-'д'- 。)
Yemekten sonra beni evime bırakmak istedi, ne kadar da nazik. Yol boyunca bana hep gülümsedi ve ben o gülümsemeyi hatırladıkça, tekrardan içime kelebekler doluşuyor.
Onu seviyorum, cidden... Chanyeol'ü çok seviyorum. Şu anda yanımda olsaydı, emin ol ona sarılırdım ve onu öperdim. Dudaklarının üstüne küçük küçük bıraktığım öpücükler belki onu mutlu ederdi, kim bilir. Benimle ilgili neler düşündüğünü merak ediyorum.
Evimin önüne geldiğimde inmek için kapıya doğru döndüm ancak kolumda hissettiğim bir el beni durdurdu. Kolumu tutan kişi elbette ki Chanyeol'dü, dokunduğu yerin o kadar çok ısındığını hissettim ki, bir bombaya dönüşüp patlayabilirdim.
Kafamı çevirip ona baktığımda,
''İyi geceler,'' dedi tekrardan. Gülümsüyordu. Yine.
Orada öylece durup yüzünü incelemek ve sonsuza dek ona bakmak istedim ancak yapamazdım...
''İ-İyi geceler,'' dedim ben de. Normalde hiç kekelemem ancak Chanyeol kekelememe sebep oluyor... Tanrım.
Ne yapacağım ben?
Arabadan çıkıp eve girdiğimde kızaran yüzümü soğuk suyla yıkadım ve sakinleşmek için bir duş aldım. Ardından kıyafetlerimi giydim ve bir kitap okumaya karar verdim.
''Hangi yıldızlardan düşüp de birbirimizi bulduk biz?''
İşte okuduğum kitap olan Nietzsche Ağladığında isimli kitaptan bir söz. Belki de Chanyeol benim yıldızımdır ha, yada ben onun yıldızıyımdır. Kim bilir~
Bugünün şarkısı Zhoumi'den Rewind!
Stop, rewind, play!
Baekhyun~